Haftasonunun İlk Günü

14 4 0
                                    

Çalar saatin sesiyle uyandım. Güneş penceremden doğru yüzüme
vuruyordu ve bu durum oldukça rahatsızlık vericiydi. Her gün
olduğu gibi, yatağımdan kalktım, lenslerimi taktım ve pijamamı üstümden çıkardım. Daha sonra ise yüzümü yıkayıp aşağıya in-   
dim. Genelde kahvaltımı yalnız yapıyordum çünkü, annem ve babam işlerindenden dolayı bayağı yoğunlardı. Zaten onları nere-
deyse sadece pazar günleri görüyordum. Bazen de işten erken geliyorlardı

Kendime küçük bir sandviç yaptım ve televizyonun karşısına geç-
tim. Cumartesi olduğu için okula gitmem gerekmiyordu, aslına
bakacak olursak bu oldukça üzücü bir durumdu çünkü okulu se-
viyordum. Bir çoğunun aksine evet, ben okulu seviyordum. Çünkü
okulda beni seven öğretmenlerim ve arkadaşlarım vardı. Burada
ise ikiside yoktu çünkü mahallemde benim yaşıtım hiç çocuk yok-
tu. Bu yüzden genelde kitap okuyorum, kitaplarımı seviyorum.
Bana arkadaşlık yapıyorlar. Televizyon da bir bilim kurgu filmi
vardı, konusu pek ilgi çekici değildi doğrusu. Bu yüzden ben de
biraz sabah yürüyüşü yapmaya karar verdim. Erkenden biraz
açık hava iyi gelirdi bana.

Üstüme kırmızı bir ceket aldım, cekedin kapüşonunu taktım ve
sokağa çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ben de bu yüzden
sadece amansız bir şekilde yürümeye karar verdim. Yürüyüşüm
sırasında ilk gördüğüm kişi Bayan Peeves oldu. 

- Günaydın Bayan Peeves!

- Günaydın Dan, seni görmem iyi oldu. Senden bir iyilik rica ede-
bilir miyim?

İnsanları mutlu etmeyi severim. Ben de bu yüzden düşünmeden
kabul ettim.

- Tabii olur Bayan Peeves, nasıl yardımcı olabilirim?

Bayan Peeves benden bir kaç koli taşımamı istedi. Dikkatli olma-
mı içindeki şeylerin kırılabilir şeyler olduğunu söylemeyi de unut-
madı.

- Bayan Peeves, özür dilerim ama bunların içinde tam olarak ne
var?

- Onların içinde kişisel eşyalarım var Dan. Kolombiya'ya, oğlumun
yanına kısa bir süreliğine gidiceğim. O sırada burayı başka birile-
rine kiraladım. Bakarsın sana arkadaş çıkar ha?

Aslında bundan pek ümitli değildim ama Bayan Peeves'in tebe-
ssümüne karşılık bende gülümsedim. Koliler bittiğinde izin iste-
dim ve ayrıldım. Biraz daha yürüyüş yapmaya karar verdim.
Yürürken fark ettim ki yol kenarındaki çalılıklardan biri tuhaf bir
şekilde hareket ediyor. İçimden bir ses çalılığa bakmamı söyledi
ben de sesi onayladım. Çalılığa doğru sessizce ilerlemeye başladım, sessizce çünkü içinde ne olduğunu bilmiyorum. Çalılığa
biraz daha yaklaştım ve yavaşça arkasına baktım. Orada kayda
değer hiç bir şey yoktu. Galiba hayal görmüştüm. Tam gidicekken
bir ses duydum. Arkama dönüp baktığımda ise çalılığın içinden
küçük siyah ve oldukça cılız bir yavru kedi bana doğru geliyordu.
Aslında kedi cılız olmasına karşı oldukça hoş bir yüzü vardı. Biraz
hasta gibiydi sanki, ama bu onun tatlı olmadığını göstermiyor. Bi-
raz onu sevdim. Sevdikçe mırıl mırıl ediyordu. Biraz da orada
oyalandıktan sonra eve doğru yürümeye karar verdim.

Eve vardığımda saat 10:00 civarı bir şeydi. Bayan Peeves'in evinin
önünde nakliyat araçları vardı. Bayan Peeves'i özleyecektim çün-
kü bana karşı hep nazikti ve beni öz torunu yerine koyardı. En az-
ından söylediğine bakılırsa sadece kısa bir süreliğine yoktu. Bah-
çe de onu göremedim. Ben de doğruca eve  yürüdüm. Evde yine
yalnızdım. Yapacak bir şey yoktu ve bende çok sıkılıyordum. Her
zamanki gibi kitaplarımla baş başa kalmıştık. Bir tane kitap al-
dım. Kitap, Avrupa'nın Tarihi Şehirleri adında ansiklopediye ben-
zeyen kalın bir kitaptı. Oturma odasındaki koltuklardan birine
oturdum ve okumaya başladım. Okumaktan zevk alıyordum.
Annem ve babam da benim bu hobimden memnun gibiydiler. Be-
nim kitap sevgimden akrabalara hep övünerek bahsediyorlar. As-
lında başarımı takdir etmeleri benim de hoşuma gidiyor. Biraz
kitap okuduktan sonra kitabı aldığım yere bıraktım. Biraz
televizyon izlemek istedim ve televizyonu açtım. Televizyondan
küçüklüğümden beri severek izlediğim bir çizgi film vardı. Hala
çizgi film mi izliyorsun derler ya. Evet izliyorum, kaliteli çizgi film
her zaman izlenir. Çizgi filmimi izledim, ondan sonra da güzelce
bir kestirmeye karar verdim. Başımı yastığın altına koydum ve
oraya öylece uzandım...

                                                       ***

Uyandığımda saat 12:00 gibiydi. Uyanır uyanmaz açlığı hemen
hissetmiştim. Mutfağa yönelip kendime fıstık ezmeli sandviç yap-
acaktım. Mutfağa gittiğimde ise gördüğüm şey fıstık ezmesi in bit-
miş olmasıydı. Tamam, artık aç değilim. Bahçeye gittim ve çimen-
lerin üstüne oturdum. Güneş tepede pırıl pırıldı ve bu bana huzur
veriyordu. Bahçede kendime ait küçük bir sebzelik vardı. Biraz
bakımsız kalmışlardı, onlarla ilgilendim. Yarım saat kadar sonra
ise kapı çaldı. Açıkçası misafir beklediğim söylenemezdi. Ben de
bu yüzden olabildiğince yavaş gitmeye çalıştım. Belki kapıdaki
kişi giderdi de bende yeniden bahçeme dönebilirdim. Kapıya ul-
aştım ve kapıyı açtım. Kapıdaki kişi kapıyı açar açmaz boynuma
o kadar sıkı sarıldı ki. O an öleceğimi hissettim. Boynuma sarılan
kişi, benim annemdi.

- Merhaba Anne!

Boynumu sıkmaya devam ederek selam verdi.

- Merhaba benim küçük Dan'im

Annem sürekli bana böyle küçükmüşüm gibi davranırdı. Ama as-
lına bakacak olursak, annemden 2-3 cm uzundum. Ama görmeyeli
galiba annem biraz kas yapmıştı. Fitnesse gidip gitmediğini mer-
ak ettim. Annem içeri geçti, ben de yeniden oturma odasına. Nor-
malde annem bu kadar erken gelmezdi. Genelde annemle babam
akşama doğru evde olurlardı ama annem sorduğumda benimle
vakit geçirmek için işinden izin aldığını söyledi. Bu durum yüz-
ümde bir gülümseme ifadesine yol açtı. Annem ne yapmak istedi-
ğimi sordu, ben de birlikte neden masa oyunu oynamıyoruz de-
dim. Masa oyunu olarak satranç oynadık. Annem küçükken eya-
lette satranç şampiyonu olduğunu söyledi. Bana kalırsa yalan söy-
lüyordu çünkü iki defa bana atın hangi yönde gideceğini sordu.
Ama yine de eğlenceliydi. Satranç oynadıktan sonra annemle be-
ber mutfağa gittik. Kurabiye yapmak ister miyim diye sordu. Ben
de kabul ettim. Galiba mutfağı biraz kirletmemiz gerekecekti. Bu
eğlenceli olacağa benziyordu.  Annem kurabiye şekillerini istedi-
ğimiz şekilde yapabileceğimizi söyledi. Ben yarasa şeklinde yap-
maya çalıştım. Eh, olduğu kadar işte. Ondan sonra üstüne çikolata
parçaları attık ve fırına verdik. Annem gerçekten eğlenmeyi bili-
yordu. Ama sadece bunu bana daha erken gösterebilirdi. Kurabi-
yeler pişene kadar, annemle beraber bir film izledik. Kurabiyeler
piştiğinde ise afiyetle yedik. O günün öğleden sonrasında bahçe-
deki bitkilerle ilgilendik, yenilerini de ektik. Annemin gözdesi ol-
an gül bahçesi güneş batarken mükemmel görünüyordu. Bu anı
ölümsüzleştirmek için annemin telefonundan fotoğraf çektik. Saat
18:00 gibi babam geldi. Onu annem kapıda karşıladı. Akşam ye-
meğimizi yedik. Ondan sonra küçük el radyosunu alıp bahçeye
çıktık. Yanımıza bir kaç da meyve almıştık. Ailece hem geceyi izle-
dik, hem meyve yedik, hem de müzik dinledik...


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Benim Tatlı Komşum Where stories live. Discover now