BÖLÜM 15

12 2 0
                                    

''Her şeyi zamana bıraktık. Zamanımız var mı bilmeden.''

-Özdemir Asaf

(Ertesi Sabah)

Gözlerimi açtığımda sabah olduğunu fark ettim. Barkın beni rahatsız etmemek için sandalyeye oturmuştu.

Onun sandalyede uyuya kaldığını gördüğümde yavaşça ayağa kalkıp lavaboya girdim.

Yüzüme su tutup bir süre öylece bekledim.

Yüzümü kurulayıp tuvaletten çıktığımda Barkın'ın uyandığını gördüm.

''Günaydın.'' Dedim gülümseyerek.

''Günaydın,'' dedi o da aynı şekilde gülümseyerek.

''Ben aşağıya iniyorum.'' Dedi ve hızlı adımlarla aşağı indi.

Bende üzerimi değiştirmek için dolabı açtım: Siyah boğazlı bir crop ve beyaz mini etek giyindim. Saçımı da yukarıdan topladıktan sonra telefonumu cebime atıp aşağı indim.

Herkesin kahvaltı masasında oturduğunu görünce bende oturdum.

Yağmur bana günaydın dediğinde karşılık verdim ve tabağımdan birkaç şey yemeye çalıştım.

Tam bir peynir ağzıma atacakken telefonum çaldı.

Arayanın eğitmenim olduğunu gördüğümde telefonu açıp kulağıma tuttum.

''Efendim patron?''

''Hemen buraya geliyorsun.'' Elimde tuttuğum çatal bir anda durdu. Kaşlarımı çattım.

''Ne?''

''Şimdi ben bile seni kurtaramayacağım gibi görünüyor.'' Cümlelerine anlam veremeyerek ayağa kalktım. Toprak ve Barkın bana döndüğünde onlardan birkaç dakikalığına izin isteyip dışarı çıktım.

Kapının önünde durdum ve konuştum.

''Ne saçmalıyorsunuz ne oluyor?''

''Patron senin her şeyini öğrendi.'' Gözlerim kocaman açıldı.

''Ne?''

''Evet. Nasıl öğrendi bilmiyorum. Bugün seni almaya gelecekler.''

''Sen delirdin mi! Beni onların eline mi bırakacaksın?!''

''Yapacağım hiçbir şey yok, kendi mezarını kendin kazdın.''

''Kahretsin! Daha dört yıl önce beni onların elinden zorla kaçıran sendin!'' dedim bağırarak.

''Karaca. O benimde patronum, anladın mı?''

''Anlamıyorum! Ben şu an hiçbir şey anlayamıyorum.''

''Dinle, saat 13.00'de seni almaya gelecekler. Üzgünüm ama onlar bu duruma benim sana gösterdiğim şefkatli tavır ile yaklaşmayacak gibiler.'' Sinirden hiçbir şey duymuyordum.

Telefon yüzüme kapandığında çığlık attım ve ayağıma gelen yaprakları havaya savurdum.

Sinirli bir şekilde evin içine girip üst kata çıktım. Hiçbir şey umurumda değildi.

Ne yapacağımı düşünürken adım seslerini duydum. Gelen kişiyi tahmin ettiğimde, kapıyı açmasını bekledim. Barkın kapıyı açıp yanıma geldi.

''Bir sorun mu var?'' dedi eliyle önüme gelen perçemimi kulağımın arkasına atarken.

''Hayır,'' dedim ve gülümsedim.

EN DERİN OKYANUSWo Geschichten leben. Entdecke jetzt