38. Bölüm: Benim Canım

3.3K 319 114
                                    

profilimde yeni yayınladığım 'her veda sarılmayı hak eder' kitabına bakabilirsinizzz.

ilk 12 bölümü yayında.

ilk 12 bölümü yayında

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Başımı nezarethanenin soğuk demirine yasladığımda içim içimi yiyordu. Başımı demirden kaldırmadan çevirip Umut'a baktım. Halinden hiç memnun değilmiş gibi durmazken oturacak yeri olmasına rağmen yere çökmüş başını da dizlerinin üzerine yaslamıştı.

Şu iki gün hem canımdan can gitmiş hem de sinirlerime bir türlü hakim olamamıştım. Bir gece yarısı Umut'un babasının fenalaştığının haberini almış ve evden hızlıca çıkmıştım. Çıkış o çıkış ki iki gündür ne oğlumu ne de kocamı görebilmiştim. Sadece birkaç kere telefonda konuşabilmiştik. Boran'ın işlerinin çok ve acil olması yüzünden Alpay'ı da yengemlere bırakmıştı. Okan ve Ayşe Betül yengenin oğluma çok iyi bakacağını bilsem de yine de merak ediyordum ve içim içimi yiyordu.

Bugün sonunda Umut'un evinden ayrılıp eve gidecekken kendimi saçmasapan bir kavganın ortasında bulmuş ve üstüne üstlük de çeneme iki üç kere yumruk yemiştim. Amına koduklarımı ayırmaya çalışırken ortada patlayan ben olmuştum yani. Sonrası polisler, karakol, nezarethane derken hızlı gelişmişti ama zaman bir türlü geçmiyordu.

Başım inanılmaz derecede ağrırken bir de çenemin ağrısı tutuğunda Umut'a sövmemek için kendimi zor tuttum. Morardığına emin olsam da burada yapabileceğim bir şey yoktu. Çocuk da babasını yeni toprağa verdiği için bir şey diyemiyordum.

Kaç saattir ayakta olmanın verdiği yorgunlukla kendimi yere bıraktığımda buradan çıktıktan sonra hasta olmazsam kendimi tebrik edecektim. Bizi burada bu salak yüzünden tutarlarken iyi ki üstümüzden bir şey çıkmamıştı çünkü karşı tarafın cepte ne ararsan vardı. Benim gördüğüm bir kelebek ve iki üç gram esrardan başkası olmasa da polisler çok sıkıntı yaratmış hızlıca ilk olarak onları almışlardı.

Boran'ın numarasını vermiştim gelip beni alması için ama bir saat geçmesine rağmen kimseden ses soluk yoktu. İyice meraklanırken Umut'un bana baktığını fark ettim. "Kusura bakma," dedi dalgınlıkla. "Senin de başını belaya soktum."

O kelebek götümüze girseydi de böyle konuşur muydu merak ediyordum. "Sen iyiysen sıkıntı yok," dedim kaşlarımı çatarak. "Ama kavgayla dövüşle bir yere varamazsın Umut. İki dakika yalnız bıraktım ortalığın amına koymuşsun be oğlum."

Serzenişime bir şey demeden durgunca başını eğdiğinde mahcup olduğunun farkında olarak üzerine çok gitmedim. "Bana bak, sakın eskiye dönmüyorsun duydun mu?"

"O ne demek," dedi sanki anlamamış gibi. Biz o işleri bırakalı çok olmuştu fakat Umut'un bu iki gün içinde dilinden düşmeyen tek şey kafa yapmaktı.

efgan | bxbWhere stories live. Discover now