-TEKLİF-

115 16 141
                                    

Başlamadan önce bolll boll yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayııınnn, seviliyorsunuzzz. 💗💫

-------------------------------------------------------------
Bâzen en tecrübeli doktorların bile hastaları ölebilir, bâzen en iyi avukatlar dava kaybedebilir, en iyi hâkimler yanlış kararlar verebilir, bir katilin ufacık dikkatsizliğinin sonucu acemice bir duruma düşmesi gibi. Tıpkı benim düştüğüm şu anki durum gibi.
Bu durumlar ya öyle olmak zorundadır ya da duygu denilen tümör mantık dediğimiz ödülü kaplar. Sonuç ne mi olur? Kaybedersiniz.

Çocukları, yurdu, Deniz'i unutmam gerekiyordu. Vicdanımı değil vicdansızlığımı dinlemem gerekiyor. Tümörü değil, ödülümü kabul etmem gerekiyor. Kazanmam gerekiyor. Gerçi ben hiç kaybetmedim...

Beremin üzerinden enseme gelen hafif, ruhuma binen ağır soğukluk arkamdaki adamın tuttuğu silahın namlusundan başka bir şey değildi. Bu durumla ilk defa karşı karşıya gelmemiştim acemiliğim dışında tabii...

Uzun bir sessizliğin ardından ikimizinde konuşmayacağı bârizdi. Ya beni vuracak ya ben onu doğrayacam. Bu durumdan sıkıldığımı iliklerime kadar hissettiğimde bacağımı çevik bir hareketle arkamda duran çikolata kokulu embesilin bacağına dolayıp afallamasını sağladım. Kendine gelmesine izin vermeden iki bacağının arasına daha sonra göğüs kafesine tekmeler savurdum. Yere düşmesini ve kafasının kaldırım benzeri yere vurmasını sağladığımda akan kanla birlikte bayılmak üzere olduğunu anladım. Silahı tutan eline ayağımla basarak silahı elinden aldım. Bir dakika bile düşünmeden tetiğe baskı uyguladım. Karşılık vermeye kalktı ama bacak arasına attığım tekmeler onu mahvetmişti. Ayrıca baygındı da tetiğe iyice bastırdığımda kurşunun beynini delmesini bekledim.

Tık.
Silah boş, kahretsin...

Adamın baygın olduğu bârizdi ama uyanması an meselesiydi üzerindeki tek silahın bu olmadığına yemin edebilirdim her an zarar verebilirdi hatta numara bile yapıyor olabilirdi. Evde tek olmama ihtimâlinden feneri açmamıştım yüzünü tam algılayamıyordum. Ayrıca onu burada öylece bırakırsam beni buraya kadar takip eden belki de zaten buraya geleceğimi bilen birine yapılmasının mantıklı olduğu son şeydi. Ayağımın ucuyla adamın iki bacak arasını itekledim, tepki yok. Yaklaşabilirim.
Ellerimi karşımdaki iri adamın üzerindeki her yere dokunmaya and içmişçesine vücudunda silah koyabileceği her yere baktım. Susturucu, ve bir kelebek dışında bir şey çıkmadı. Kelebeği aldım ve güzel kokulu beye veda etmeye yaraşır bir şekilde şah damarına kesik atarak akan kanın yüzüme fışkırmasını sağlayarak bahçeden çıkmaya yeltendim.

Şak.

Şak.

Şak.

Alkış sesi mi o? Evet, biliyorum, farkındayım işimi çok iyi yapıyorum ama bu alkış neyin nesi? Daha da önemlisi; Sahibi kim?

"Çelimsizsin," kalın hırıltılı bir ses tonu... Kilom gayet iyi, neden herkes bunu söylüyordu ki?

"Ama yinede bu denli çelimsiz bir erkeğe göre en iyi adamımı öldürdün. Hemde bir sadist gibi. Üzerinde ki kan seni rahatsız etmiyor mu ya? Kokusu falan?"

Bu ne saçmalıyordu ulan! Beremi sertçe kavrayarak yere attım. Arkamı döndüm belimde ki silahın ve adamdan aldığım daha doğrudu birnevi çaldığım kelbeğin yerlerini zihnime iyice kazıdım.

"Şaka mısınız oğlum siz? Ne erkeği ne rahatsız olması, o alkış ne? Bak bana, bak yüzüme! Sakal görüyor musun? Ben cevap vereyim mi? Hayır, erkek değilim uzaylı zeki. Her iyi katil erkek olmuyor! Ayrıca adamına da iyi oldu her halta maydonoz olmaması gerektiğini cehennemin dibinde zebaninler anlatsın." Saçlarım dağılmış yüzümün yarısı kan ve terle karışık bir durumdaydı ama bu umurumda değildi sonuçta kan bana ait değildi.

GÖLGENİN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin