Bölüm 28

28 3 0
                                    

Utku Kıran Anlatımından

Ameliyathane kapısının önünde çaresizce beklemeyeli uzun vakit olmuştu. Yıllar önce en değerlilerimi yine bu kapının önünde çaresizce beklerken, küçücük umut ışığına tutunmuş o küçük çocuktum. Şimdi ise yine en değerlisini bekliyordum. Yine aynı sonucu alma korkusu bütün tüylerimi ürpertiyordu. O gün o haberi aldıktan sonra küçük kız kardeşim bana emanet edilmişti. Ama ben emanetime sahip çıkamamıştım. Koruyamamıştım onu bu Dünya'nın kirli tarafından. Şimdi hiç bir şey olmamış gibi gelmiş hayatıma dahil olmuştu. Eskiyi unutmamı istiyordu. Ama bu mümkün değildi. Bana yaşattığı o soğuk ve kara geceleri aklımdan silemezdim.

Sare, hayattan hiç bir beklentim olmadığı zaman gelmişti bana. Kendi halimde bir adamdım. Sadece elimde para olması için çalışıyordum. Yağız'dan başka arkadaşım yoktu, iş yerinde konuştuğum bir kaç kişi hariç. Sare geldiğinde kısacık zamanda herkesim ve her şeyim olmuştu.

Sareyle karşılaştığım gün, yani ilk hastaneye geldiği gün onun farklı aurasını hemen hissetmiştim. Onu çeken gazeteciler ve etrafında şaşkın bakan gözlere dayanamamış ayağa kalkmaya çalışmıştı. Ama tabi ki düşmüştü. Bunu gördüğümde kalbimin ortasına bir yumru oturmuş ve hemen yardım etmeye gitmiştim. Yüzüne baktığımda benden utanmış yüzüme bile bakmamıştı. Ama ben onun o güzel yüzüne bakmaktan kendimi alı koyamamıştım. Onun kokusunu soluduğum o gün, o kadının vazgeçilmezim olacağından habersizdim. Gelmiş ve kısacık zamanda gönlümde taht kurmuştu. Güçlüydü, hayatında hiç yara almamış bir kadın olarak bunca şeyi kaldırabilecek kadar güçlüydü. Onun o yaralı kalbini gördüğümde onu sarıp sarmalamak istemiştim. Kalbimin en derinliklerine gömmek. Bir daha kimse ona zarar vermesin, zaten paramparça olan kalbini kırmasın istedim. Ama şu an da kalbimde taht kurmuş o kadını koruyamamış, ona zarar verilmesine izin vermiştim.

Bunları düşünürken dirseklerimi dizlerime yaslamış, yüzümü de ellerim arasına almıştım. Ameliyathane kapısı sürekli açılıp kapanıyor, meslektaşlarım sürekli telaşlı bir şekilde içeri girip çıkıyordu. Bu daha da endişelenmemi sağlarken artık yerimde duramıyordum. Gözümden düşen bir damla yaşı gözümden silerek, ayağa kalkıp koridorda volta atmaya başlamıştım.

Ameliyathane kapısı bir kere daha açıldığında gözümü oraya çevirmiştim. Yorgun gözlerle maskesini çıkartan doktoru gördüğümde adımlarımı oraya yönlendirmiştim.

"Sare hanımın yakını siz misiniz?" Diye sordu.

"Evet benim. Durumu nasıl." Diye sordum telaşlı bir şekilde.

"Sare hanımın durumu şu an da iyi. Ama kalbinin sol tarafına aldığı yaradan dolayı kılpayı kurtulmuş. Kan takviyesi yapıldı. Şu an ki 24 saati kritik, eğer iyi atlatırsa bir gün daha hastanede yattıktan sonra taburcu olabilir. Tekrardan geçmiş olsun." Dedi ve ağır adımlarla yanımdan uzaklaştı. Ardından çıkan hemşireyi gördüğümde hızla yanına doğru ilerledim.

"Hemşire Hanım. Ben Sare Alaca'nın yakınıyım. Acaba onu görebilme şansım var mı?" Dedim.

"Enfeksiyon açısından bu riskli olabilir beyefendi."

"Bakın bende hemşireyim. O yüzden prosedürleri biliyorum. Bence az bir süre görmemde sakınca yoktur diye düşünüyorum."

"Peki, nasıl isterseniz. O zaman ben size eşlik edeyim buyurun." Dedi ve eliyle kapıyı işaret etti. Kapı açıldığında uzun bir koridor bizi karşılamıştı. Sağ koridordan girdiğimizde yoğun bakım yazan kapıya doğru ilerledik. Hemşire şifreyi girdikten sonra kapı açılmıştı.

Muhtemel AşkWhere stories live. Discover now