İtiraf.

561 23 11
                                    

Multimedia: HümKar

İyi Okumalar.

Hüma tebessüm etti ve Kara'nın göğsünde huzurla gözlerini kapattı.

Kara uyuduğunu düşündüğü Hüma'dan gözlerini ayırdı ve tavana kitledi bakışlarını gözlerini kapatıp derin bir iç çekti:

"Ah be güzelim! Ölü adama aşık olunur mu hiç? " dedi.

Bir yandan göğsünde uyuduğunu sandığı genç kadının saçlarını okşuyordu.

Hüma'nın uyumadığını fark etmemişti. Hüma Kara'nın söyledikleri ile doğruldu. Dirseğini genç adamın az önce uzandığı göğsüne yerleştirdi yüzüne çok yakındı. Kara duruşunu bozmadı sadece Hüma'nın gözlerine bakıyordu. Genç kadın hesap sorar gibiydi.

-Ne demek o, dedi

Kara sadece sevdiği kadını seyretti. Yüzünün her bir ayrıntısını hafızasına kazımak, ölünce bile hatırlamak istiyordu. Hüma'yı duymuyor gibiydi.Hüma tekrarladı.

-Sana bir soru sordum Kara. Bilmece gibi konuşma.

-Ben ölüyorum.

~Ne? N-nasıl ölüyorsun? Ne yapacaksın? Kendini mi öldürteceksin?

Kara gülümsedi acının tatlı tebessümüydü bu.

-Hiç fena fikir değilmiş bu.

-Kara delirtme adamı!

-Tamam tamam kızma. Kendimi öldürtmüyorum.

Derin bir nefes çekti ve ciddiyetle konuştu.

-Şimdi onları affettim ama hiç düşündün mü? Köksüz Kara ateş kuşlarından neden intikam almak istedi diye?

-Seni terk ettiler çünkü, evet biliyorum.

Kara gözlerini Hüma'dan ayırdı ve uzaklara gider gibi bir noktaya kitledi.

-Beni sadece terk etmediler güzelim beni ölümün kucağına attılar. Beni çaldıklarında artık tamamen köksüz bir çocuktum. Beni adeta bir saraya götürdüler. Hayatımda önünden bile geçmediğim büyüklükteydi. Menderes para karşılığı böbreğimi o sarayın veliyahtına sattı. Daha tam iyileşmeden elimi ayağımı bağladılar hatta bir köpek gibi bahçeye zincirlediler. Böbreğimi çalan şerefsizin oğlunun yeni böbreği şerefine verdiği kutlamayı izledim kahkahalarını, kadeh tokuşturmalarını...

Hüma'nın Kara'nın anlattıkları karşısında gözleri dolmuştu.

-Bir böbreğin daha var. Kaçtın oradan değil mi? Dedi onay bekleyen bir sesle.

Kara Hüma'ya çevirdi bakışlarını, yanağından süzülen yaşı baş parmağıyla sildi. Yanağını okşayıp tek eliyle yüzünü avuçladı. Yutkundu.

-Dayağa dayanamadı. Zayıf çıktı şerefsiz.

Kara elini yanağından çekti.Hüma 'hayır'anlamında başını salladı.

-Hayır. Ölemezsin, hayır.

Hüma elleriyle sevdiği adamın yüzünü avuçladı. Yüzünü yüzüne daha fazla yakınlaştırdı. Tamamen Kara'nın üstüne çıkmıştı. Kara sadece onu izliyordu hiç görmediği kadar yakındı sevdiği kadına. Nişanlılarken sadece intikam peşindeymiş gibi görünse de bu anların hayalini kurmuştu: Hüma'nın kendi rızasıyla ona yakınlaşmasını, onu sevdiğini... Hüma sevdiği adama mümkünmüş gibi daha fazla yakınlaştı ve parmağını dudaklarında gezdirmeye başladı. " Bu dudakları benden ayıramazsın." dedi ve  öpmeye başladı. Kara sanki bu anı bekliyormuşcasına bir elini saçlarına daldırıp, diğer elini ise kızın beline yerleştirerek kendisine bastırdı. Genç kız ilk öpücüğünü çoktan vermenin getirdiği cesaretle masum bir öpücükten çok tutku doluydu. Çok daha tutkulu: sanki hiç bırakmak istemiyormuş gibi, dudakları tüm bedenine dokunmak istiyor gibiydi. Kesik kesikti öpüşmeleri, ikisi de nefes nefese kalıp ayrılmak istemiyordu. Gözlerini bir an açmadılar dinlene dinlene öpüşlerini ezberlercesine hareket ettiler. Hüma Kara'nın yüzünden fazla uzaklaşmadan ilk ayrılan taraf oldu, yavaşça gözlerini açtı. Sevdiği adamda gözlerini açmıştı, Hüma fısıldayarak:

-İzin vermiyorum. Ölemezsin, ölmeyeceksin. Anladın mı beni? Beni bırakıp hiçbir yere gidemezsin, dedi.

Kara tek elini Hüma'nın boynunda gezdirdi saçlarını arkasına attı ve sevdiği kadını ensesinden tutup tekrar kendisine bastırdı. Önce dudaklarını öptü sonra boynuna yöneldi. Ve boynundaki farklı noktalara küçük buseler kondurmaya başladı. Dokunuşu o kadar naifti ki sanki öpmüyor sadece dudaklarını gezdiriyordu. Hüma şu an Kara onun yüzünü görmediği için şükür ediyordu çünkü Kara'nın dudakları bedenine her dokunduğunda Hüma resmen kendinden geçiyordu ve bunu belli etmemeye çalışıyordu. Boynu onun zayıf noktasıydı ve bunu kimse bilmiyordu. Hüma ağzından bir inleme kaçmaması için dudağını ısırdı. Kara daha ileri gitmek için erken olduğunu düşünüyordu ve sevdiği kadını tedirgin etmek istemiyordu. Yüzünü Hüma'ya çevirip tekrar gözlerine baktı.Hüma ise kendini hiç kasmamış az önceki andan hiç etkilenmemiş gibi davranmaya çalışıyordu. Yutkundu. Kara Hüma'nın dudaklarına bakıyordu fakat öpmek için olmadiğı barizdi anlamaya çalışır gibiydi.

-Dudağına noldu güzelim?

-Ne olmuş?

-Kanıyor.

Hüma hemen telaşla elini dudağına götürdü parmağındaki kanı görünce utançtan yerin dibine girmişti. Kara anlamıştı üstelik çapkınca gülümsüyordu. Ve o soruyu sordu:

-Dudağını mı ısırdın sen? Demek senin hassas noktan boynun... harika bir şey keşfettim senin hakkında şu an bebeğim artık sık sık tekrarlarım bunu.

Hüma utançtan ne yapacağını şaşırmıştı. Karanın omzuna vurdu. Kara'nın ağzından bir kahkaha fırlamıştı. Hüma vurmaya devam etti.

-Hepsi senin suçun! Bir de gülüyor şuna bak ya! Dedi.

Kara bir yandan gülerken bir yandan Hüma'nın yumruklarını havada yakalamaya çalısıyordu. Gülmemeye çalışarak:

-Tamam. Tamam! Gülmüyorum!

Fakat Hüma durmadı. Buna karşılık Kara ani bir hareketle onu altına aldı ve üstüne çıktı. Artık gülmüyordu. Bir eli sevdiği kadının saçındayken diğer eli yüzünü sevmeye başladı. Hüma'da utanmasını unutmuş gibiydi, sevdiği adamın sıcacık eli yanağında gezerken o ise gözlerine aşkla bakıyordu. Sessizliği bozan Kara oldu.

-Seni seviyorum, dedi.

Hüma aniden söylemesine şaşırmıştı. Çünkü kendisi Kara'ya onu sevdiğini söylediğinde inanmamıştı ve itirafla karşılık vermemişti. Hüma gülümsedi ve anlamıştı sevdiği adam artık aşkına ikna olmuştu.

-Kara...

Kara onu öpücüğüyle susturmuştu. Kanayan alt dudağını emdi, çekiştirdi,öptü. Hüma kendini Kara'ya bırakmış gibiydi. Sadece öpüşünü izledi. Öpücükten sonra konuşan yine Kara oldu:

-Bir şey söylemene gerek yok, dedi. Ve ekledi.

-Yanımda kal. Burada ve son nefesime kadar.

Hüma son söylediğinden hoşlanmamıştı. Öfkeyle Kara'nın hala yanağında olan elini itti. Kara afalladı.

-Sakın bir daha o kelimeyi kullanma! Tamam mı? Sakın!

Kara onu gözleriyle onayladı. Dudaklarını sevdiği kadının alnına yerleştirip öptü. Bu öpücüğü Hüma'ya sakinleştirici gibi gelmişti. Dinmişti. Kara dudaklarını alnından ayırmadan:

-Tamam, söz. Dedi.

Bölüm sonu.

Beğendiysen sol alt köşedeki yıldız işaretine tıklayarak oy vermeyi unutma.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Kupa Kızı ve Sinek ValesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin