9- nerden geldiğin

147 19 0
                                    

evet arkadaşlar BURADAN İTİBAREN hiç beta read yok çünkü okurken cringeden gebermeden bu hikayeyi size ulaştırabilmemin tek yolu buydu....

bu benim E N nefret ettiğim bölüm yani niye bilmiyorum gerçek olmayan uyduruk ailelerini karıştırdığım için mi en sondaki ultra cringe süper hüper tüy ürpertici sahne yüzünden mi ama i just cant read this.... yine de tabiki siz okuyup seversiniz umarım😔😔

yorum yapın! (yavaş yapın bölümdeki cringe yerleri okuyup cringeden bayılmıyım nolur)

-
cengiz gidince çağlar'ın hayatı neredeyse eskisine döndü. her sabah mick tarafından uyandırılmaya devam etti, o bir haftalık kaçamak yemeklerinin öcünü alır gibi tüm öğünleri daha bitkisel ve sağlıklı yemeklere döndü (mick'in bunu bilerek yaptığına neredeyse emindi). akşam, bazen vakit bulduklarında ve ikisi de uygun olduğunda cengiz'le görüntülü konuşuyordu çağlar. birbirlerine günlerinin nasıl geçtiğini, tatil planlarını, yarın neler yapacaklarını anlatıyor ve arayı kapatmaya çalışıyorlardı. konuşmalarının yarısından fazlası çoğunlukla sızlanmalarla geçiyordu çünkü her ne kadar bunun onlar için bir engel olmadığını bilseler de, telefonla konuşmak daha yeni bir araya gelmiş bir çift için zor bir şeydi. yüz yüze iletişim herkesin hayatında büyük bir yer kaplıyordu özellikle bir çift için fazlasıyla önemliydi, ama onlar için yoktu. sonrasında birbirlerini özlediklerine ve tekrar görüştüklerinde nasıl sarılacaklarına falan dair mick'i öğürten (mick konuşmalar sırasında genelde çağlar'ın yanında oluyordu) şeyler söylüyor ve birbirlerine veda ederek konuşmayı bitiriyorlardı.

lig bitmek üzereydi, çağlar'ın takımı şampiyonluk yarışında yoktu, ilk on sıranın altlarında bir yerdeydiler ama çağlar buradaki ilk sezonunu değerlendirdiğinde güzel anıların çoğunlukta olduğunu görüyordu. sene boyunca iyi iş çıkarmışlardı, tabiki gelişmeleri gereken çok şey vardı ama değişim bir anda oluvermiyordu, elbet olacaktı. henüz bir senelik daha sözleşmesi vardı burada ama çağlar'ın kulağına avrupa'nın dört bir yanından oldukça güzel söylentiler geliyordu. eğer seneye de böyle oynamaya devam ederse, premiere ligde veya la ligada kendine yer bulabilirdi belki, kim bilirdi?

yine de o kadar ileriyi düşünmemek en iyi fikirdi sanki. şimdilik hayatında heyecanla beklediği tek şey, yazdı. cengiz'le ve mick'le zibilyon tane aşırı iyi plan yapmışlardı. yani, günün sonunda planladıkları binbir tane eğlenceli aktiviteyi yapabilirler miydi bilmiyordu ama sadece havuz başında üzerine çok da uğraşmadıkları gazlı kokteyllerini içerek güneşlenseler bile ona uyardı. ihtiyacı olan üç şey vardı: su, güneş ve cengiz. eğer bir dördüncü şey sayacak olsaydı bu mick olurdu ama bunu mick'e söylemeyin.

sezonun hem çağlar hem de cengiz için son günleri yavaş yavaş gelirken (çağlar'ın bir, cengiz'in iki maçı kalmıştı) herkes için uygun bir zaman diliminde mick ve sevgilisi william'la da dahil herkesin katılabileceği bir tatil planlamaya çalıştılar. tatilin başlangıcında mick birkaç haftalığına william'ın yanına, ingiltere'ye gidecekti; bu sırada çağlar ve cengiz de izmir'e, ailelerinin yanına dönmeyi kararlaştırdılar. temmuz'un sonuna doğru da cengiz'in italya'ya taşınma işleri falan olacaktı yani hepsine birden kalan tüm zaman o aradaki üç buçuk dört haftaydı, ki yeterdi de artardı bile.

sonuç olarak, güzel bir yaz olacaktı ve çağlar için bu arzu ettiğinden bile fazlasıydı.

izmir'e inmeden önce telefonda, aralarındaki durumu ailelerine söylememe kararı aldılar. sonsuza kadar saklanıp kaçacaklar mıydı, yani evet, eğer yapabiliyorlarsa öyle yapacaklardı çünkü iki tarafın ailesinin de bunu bilmesine gerek yoktu. hayatlarında hiçbir zaman ailelerine çok da düşkün insanlar olmadılar, yani tabiki anneleri ve babaları ikisi için de çok önemli insanlardandı ama düştüklerinde ilk aradıkları kişi onlar değildi, veya izmirli olmalarına rağmen bir sevgilileri olduğunda veya birinden hoşlandıklarında ilk açıldıkları kişiler aileleri değildi. genelde birbirleri oluyordu zaten (cengiz'in son istisnası hariç) ve şimdiki durumda da böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. ayrıca kimseyi garip bir pozisyona sokmak istemiyorlardı, zaten buraya havai fişeklerle ve gökkuşaklarıyla bir açıklama yapmaya değil; aile evlerinde, aileleriyle hasret gidermeye gelmişlerdi. söylemenin hiçbir mantığı yoktu.

nothing beats coming home to you | çağlar x cengizDonde viven las historias. Descúbrelo ahora