Ölüm Sessizliği

3 0 0
                                    

İkindi civarıydı ama ev olmaması gerektiği kadar karanlık ve korkunçtu. Bütün aile toplanmış ama babası dışarıdaydı. Büyük bir kaos var gibiydi. Bütün her şeyi görmesine rağmen algılayamıyor, onların onu görmesini sağlayamıyordu. Sesleri, annesinin haykırışlarını duyuyor ama anlamıyordu. Ev çok soğuktu. Olan biteni izliyor onu görsünler diye çabalıyordu ama nafile. Bir ses duydu. Kafasını eğip eline baktı. Elleri kan içindeydi. Kan ellerinden aşağıya ayaklarının üzerine damlıyordu. Pıt. Pıt. Pıt... Şiddetli bir kan kokusu vardı. Beynini ele geçirmişti. 

Kan ter içinde irkilerek gözlerini açtı. Nerede olduğunu algılaması bir kaç saniyesini aldı. Ellerine baktı. Bir şey yoktu, kan kokmuyordu. " Oh be rüyaymış" dedi. 

Son zamanlarda ürkütücü rüyalar görüyordu bundan dolayı pek takılmadı buna. Su içip tekrar uyudu.

Odadan içeriye süzülen güneş ışığının etkisiyle gözlerini açtı. Gece perdesini kapattığını hatırladı açık olduğuna göre "babam gelmiş" dedi haykırarak. Evde olduğu her gün erkenden uyanır Zeynep'in odasına girer perdesini açıp gün ışığının odaya dolmasını sağlardı. 

Hızla yataktan kalktı hemen saate baktı. 

"Hmm saat 10 olmak üzere" telefonu bırakıp "babam çoktan kahvaltı yapmış bahçeye çıkmış olmalı." dedi ve bahçeye koştu.

Tahmin ettiği gibi babası kahvaltı yapmıştı. Kitabını almış verandaya geçmişti.

"Kimler gelmiş, hoş gelmiş" kollarını açarak babasına doğru koştu

Babası kafasını kitaptan kaldırıp kollarını açtı " bakıyorum da prensesim uyanmış".

Uzunca bir süre sarıldılar. Zeynep babasının yanına oturdu. Sohbet etmeye başladılar.

"Aşkım, sana bir sürprizim var çok sevineceksin. Bekle hemen alıp geliyorum." Babası içeri doğru yürümeye başladı. Bir kaç dakika içerisinde elinde küçük bir hediye kutusuyla döndü.

" Al bakalım." Zeynep'e uzattı. 

" Teşekkür ederim babacığım." babasının yanağına bir öpücük kondurup hediye paketini açmaya koyuldu. Hediye paketi en sevdiği renk olan sarıydı. Özenle seçmişti babası, paketin renginden belliydi.

Zeynep şok olmuş bir şekilde babasına baktı. Bir süre bakakaldı ardından babasına sarıldı. " Sen bunun nerden biliyorsun?" dedi hala şoktaydı.

"Tatlım ben senin babanım. Unutma babalar her şeyi bilir." gülümsedi.

Zeynep "Ama bunu İpek dışında kimse bilmezdi ki" yutkundu, gözleri dolu dolu oldu. Gözlerinden yaş akmaması için kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Derin bir nefes çekti. "bir de o" duraksadı "Mirza"

Babası ortamın havasını dağıtmak istedi ama ne diyeceğini bilemiyordu. Neyse ki Zeynep toparlandı hemen. Artık alıştı diye düşündü babası.

Zeynep'e sarılmıştı. Kafasını göğsüne bastırıp "Geçen gece saat 3 civarı uyku tutmamış uyuyamamıştım. Senin kitaplarından birini almaya gelmiştim odana okumak için. Masada açık bıraktığın test kitabında vardı bu sembol. Sen boşuna çizmezsin. Çizip, yazdığın her şeyin mutlaka bir anlamı olur. Araştırmaya karar verdim. Ve işte sonuç bu. Psikolojinin sembolü olduğunu öğrendim ve bunu sana özel olarak kolye yaptırmak istedim."

"6. sınıfa gittiğimden beridir yani bir 7 yıldır psikiyatr olmak istiyorum baba ama başarabilecek miyim bilmiyorum."

"Ben sana inanıyorum, senin isteyip de yapamayacağın hiç bir şey yok."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Geçmişten GeleceğeWhere stories live. Discover now