30-Kahinler

28 4 6
                                    

       

     - Akira neler oluyor? Yine mi tehlike var? Wangji, Wuxian ya sizde durum nedir? Heey nereye daldınız böyle? Biri bir şey söylesin. Mark onlara neler oluyor? Üçü de garip davranıyor.

                    ~~~~~~

      - Xingchen sakin olun. Onlar şu anda bizimle değiller. Beklememiz gerekiyor. Kutlamayı da yarın yaparız. Şimdi herkes ayrılıp dinlensin.

     - Biz burada kalalım. Nasıl olsa yatacak yer bol. Sırayla nöbet tutarız.

     - Zi Xuan çok iyi bir noktayı söyledi. Burada nöbet tutmalıyız. Nöbeti ilk ben ve Xuan tutarız. Sırayla devam ederiz.

     - Hah Xue'siz de adım atmaz Xing. O halde hepimiz eşlerimizle nöbet tutalım. Ne olur olmaz. Ters bir durum da iki kişi gerekebilir. Yani bir yerde haklı Xing.

     - Peki çocuklar. Burayı Sam ve size bırakıp ayrılıyoruz. Biz de dışarıyı gözleyelim. Cheng beni de şüpheye düşürdü.

     - Ama onları böyle mi bırakacağız? Yatağa yatırsaydık.

     - Bakın bakın. Üçü de elele tutuşuyor şimdi hareket ediyorlar. Bu ne böyle?

     - Anladım galiba. Üçü kendi aralarında bağlantıda. Yere oturacaklar. Evet işte oturdular. Bir nevi bize de mesaj veriyorlar.

     - Doğru Zewu Jun. Bize dokunmayın demek bu. O halde ayrılıyoruz. Burası sizde artık. Sonra görüşürüz.

     - Mark sis bulutunu ne zaman kaldıracaksın...

     Üç ses aynı anda konuştu bu soru üstüne.

     - Sis bulutuna dokunmayın.

     Ortalık yine sessizleşti. Mark eliyle gidiyorum diye işaret verdi ve kayboldu gözden. Diğerleri de öteki odaya geçerek sessizce nöbet çizelgesi hazırladı. Xingchen ve Xue Yang odaya geri dönüp ilk nöbeti başlattı. Bu ne kadar sürecek kimse bilmiyordu. Xing ve Xue nasıl uyuya kaldıklarını anlayamadılar. Bir an içleri geçmiş gibiydi. Herkes derin uykudaydı. Nöbet değişimi olmamıştı. Xing bir süre sonra gözlerini açtı. Nerede olduğunu idrak edemedi önce. Hatırladığında aceleyle toparlandı. Xue hala yan koltukta uyuyordu. Saate baktı. Gözleri irileşti birden. Tüm nöbet saatleri çoktan geride kalmıştı. Zaman sabaha yakındı. Yerde oturan üç kişiye çevrildi gözleri bir daha şaşkınlıkla açıldı. Üçü de bir kağıda bir şeyler çiziyordu. Yanlarına yaklaşıp bakmak istediğin de çarpıldı. Canı yandığı için bağırdı. Xue anında yerinden fırladı. Silahı elinde sağa sola bakıyordu. Yerde kıvranan Xing'i gördü. Aklı çıkmıştı. O çığlık herkesi uyandırmıştı. Anında diğer odaya koştular. Xing yerde kıvranıyordu. Xue ona doğru koşup kucağına çekti.

     - Xing ne oldu aşkım? Canını kim yaktı? Düşman mı var?

     - Xing iyi misin? Ne oldu sana? Neden bağırdın?

     - Off iyiyim şimdi kaldırın beni yerden. Fena çarpıldım. Hiç sormayın onlara bakın. Uyuya kalmışız hepimiz ya da uyutulduk bilemiyorum. Gözümü açtığım da saatin sabaha yakın olduğunu görünce onlara çevirdim gözlerimi. Bakın sizde.

     - Ne? Nasıl? Bir şey mi çiziyorlar, bir şey mi yazıyorlar?

     - Sakın Ming Ju. Sakın onlara yaklaşmayın. Bir bariyer kurmuşlar. Yaklaştığında çarpıyor. Ben o nedenle bağırdım. Merak etmiştim bakayım diyordum. Gördüm Dünya kaç bucak.

     - O halde gizli yaptıkları. Sam sen görüşünle bakamaz mısın?

     - Çocuklar sabırlı olmalıyız. Okumamız istenseydi Xing çarpılmazdı. Bekleyeceğiz. Şimdi hepiniz evlerinize gidip duş alın üstünüzü değişin. Rahatlasın herkes. Ben buradayım. Siz gelince ben de bir duş alıp değişirim.

New World & New Life ~ Yizhan ~ Wangxian ~ Yeni Dünya & Yeni HayatWhere stories live. Discover now