10 • Merak

228 27 48
                                    

Anne bugün Yoldaşlık toplantısına gideceği için stresten uyuyamamış ve erkenden kalkmıştı. Dün okumaya başladığı kitabı bitirmiş ve şimdi de mutfağa inmişti. Bir haftadır burada kalıyordu ve ilk defa tek başına mutfaktaydı. 2 gün önce James ile beraber yaptığı pankeği tek başına yapmayı deneyecekti. Neredeyse 20 yıllık olan hayatında ilk defa tek başına yemek yapacaktı. Başarılı olcağına inanıyordu.

Kıyafetlerine bir şey bulaşmaması için önlük taktıktan sonra malzemeleri çıkartmaya başladı. Harcı hazırlamak için kabı önüne koyduktan sonra sırayla malzemeleri ekledi. Asası ile çırpıcının harcı karıştırmasını sağladı. Harç tamamen karıştığında aynı James'in yaptığına benzediği için gülümsedi Anne.

Üst kattan gelen sesler ile James'in uyandığını anlamıştı. James aşağıya inene kadar pankekleri pişirebilmek için tavayı ocağa koyup ocağı yaktı. Bir iki damla yağ damlatıp onu tüm tavaya yaydı. Çekmeceden kepçeyi alıp kepçe yardımıyla harcı tavaya döktü. Harç gözenek gözenek olduğunda çevirdi. Pankekin çevirdiği yüzünün güzelce kızardığını görünce mutlu olmuştu. Belki basit bir yemekti ama Anne'nin tek başına yaptığı ilk yemekti.

Diğer tarafı da piştiğinde pankeki alıp tabağa koydu. Aynı işlemi birkaç defa daha yaptı, son pankeğe geldiğinde James aşağıya inmişti. "İnanmıyorum." dedi James şaşkınlıkla pankek yapan Anne'ye bakarak.

"İnanmalısın." Anne gururla yaptığı pankeklere baktı. Çok lezzetli görünüyorlardı. "Sonuncuyu yakma." James kadının yanına gelip son pankeki çevirecekken Anne ona engel olmuştu. "Hepsini ben yapmış olmak istiyorum." Pankeği çevirdi Anne. "Pekala." dedi James ve rolleri değiştirecek şekilde her zaman Anne'nin oturduğu sandalyeye oturdu.

"Neden erken uyandın?" diye sordu James, kumral kadını izlerken. "Stres yaptım." Anne dürüstçe söyledi. Asa yardımıyla tabak, çatal, bıçak ve bardakları masaya yerleştirdi. Pankek piştiğinde ocağın altını kapatıp onu da tabağa aldı ve kendi masaya koydu.

Buzdolabından reçeli ve dün sıktıkları portakal suyunu da alıp masaya koydu. James kendi sandalyesine oturduğu için o da James'in sandalyesine oturdu. "Bence çok güzel oldular." dedi Anne tabağına pankeklerden birini almadan önce. James de onun gibi önüne bir tane pankek aldı. "Ona ben karar vereceğim. Umarım fare zehri koymamışsındır." James gülerek konuştuğunda Anne göz devirmişti. "Komik misin sen?" diye sordu somurtarak.

"Fazlasıyla komiğim." James gülümseyerek pankeğin kestiği parçasını ağzına attı. Anne, James'in az önce yaptığı komik olamayan şakayı unutarak merakla ona baktı. James bakışların farkında olduğu için beğenmesine rağmen yüzünü sanki beğenmemiş gibi yaptı. "Eh, idare eder." dediğinde Anne'nin yüzü düşmüştü. "Kötü mü?"

Anne bir parça ağzına attığında kaşlarını çattı, pankeği gayet güzeldi. James'in yaptığıyla aynı tattaydı. Anne "Güzel işte!" diye çemkirdiğinde, James güldü. "Kötüsün Potter."

"Çok güzel olmuş. Aferin." dedi James. Anne yine de ters ters bakmaya devam etti. Stresli olmasa belki James'in az önceki tavrını önemsemezdi ama stresliydi. James bunu fark ederek, "Pati ve benim gibi seni iyi bir şekilde karşılayacaklar." dedi emin bir şekilde. "Bilmiyorum, hem ben hâlâ sizin beni kabul etmenizin şokunu pek atlatabilmiş değilim. Kanlı bıçaklı gibiydik." Anne portakal suyundan bir yudum içip James'e baktı. "Neden beni bu kadar iyi bir şekilde karşıladınız?"

"Çünkü yardıma ihtiyacı olan birine yardım eli uzatmazsak savaştığımız kötülükten bir farkımız olmaz. Ayrıca geçmiş geçmişte kaldı, değiştik. Ne ben eski James'im ne de sen eski Anne'sin. Aynı şekilde diğerleri de eskisi gibi çocuk değiller, hepimiz belli bir olgunluğa geldik. Pati'yi bu sözlerimin dışında tutuyorum, o çok ayrı bir olay çünkü."

cynefin • james potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin