The Missing

17 4 5
                                    

Bugün ayın 13'ü, yani Jaemin'in doğum günü... İlk defa onunla dışarı çıkacağım ve birlikte gezeceğiz. Tabii bu plandan onun haberi yok. Hızlıca hazırlanıp kapıya yöneldim ve ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum.

"Ellerim titriyor, ölecekmiş gibi hissediyorum."

Annem bu halime gülüp, sırtımı sıvazladı. Doğrulup ona baktım ve gülümsediğini gördüm.

"Renjun sakin ol, sadece arkadaşınla gezeceksin. Neden bu kadar streslisin ki?"

Derin bir iç çekişin ardından, gerçekten stresli miyim diye düşündüm.

"Bilemiyorum, ilk defa onunla böyle bir şey yapacağız ve onun bundan haberi yok. Bugün doğum günü ve mutlu olmasını, gülümsemesini istiyorum. O aptal ailesine boyun eğdiği sürece hiçbir zaman mutlu olamayacakmış gibi hissediyorum."

Konuşurken istemeden başımı eğmiştim. Annem ellerimi tutup, kendine çekti ve bana sıcak bi kucaklama verdi.

"Renjun sen çok iyi kalpli bir insansın. Senin gibi bir oğlum olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. İnsanları böyle önemsemen çok hoş. Emin ol, arkadaşın da bu davranışını beğenecektir. Sadece sakin ol ve iyi eğlen onunla, tamam mı?"

Hızlıca annemi onayladım ve artık Jaemin ile buluşmaya hazırdım. Kapıyı açmamla birlikte soğuk rüzgarın yüzüme çarpması bir oldu. Aldırış etmeden evden ayrıldım, evin önünden uzaklaşırken anneme el salladım ve Jaemin'in evine doğru yola koyuldum.

"İlk defa onun evine gidiyorum ve ilk defa birlikte takılacağız... Bugün benim en mutlu günüm."

Gülümseyerek yürümeye devam ettim. Jaemin ile evlerimiz yakındı. Her bir sokaktan geçince, acaba bu sokak mıydı, diye duraksayıp düşünüyordum. Sonunda doğru sokağı bulmuştum ve sevinçle koşa koşa evlerinin önüne varmıştım. Kapıyı 2-3 kere çalmama rağmen kimse açmamıştı. Yanlış mı geldim diye bakındım ama doğru geldiğimden emindim. Cebimden telefonu çıkartıp Jaemin'i aradım. Telefon çalıyordu, evin içinde sesi duyabiliyordum ama cevap vermiyordu. Kapının önünden ayrılıp evin etrafını gezdim ve açık bir pencere ya da kapı aradım. Ne açık bir kapı, ne de bir pencere vardı. Daha tuhafı ise tüm perdeler örtülüydü.

"Saat sabahın 10'u, nerede bu çocuk?"

Etrafa bakınmaya devam ederken bir teyze yanıma geldi ve beni bu sokakta ilk defa gördüğünü ve kim olduğumu sordu. Soruları cevapladıktan sonra teyze etrafa bakındı sonra beni bir köşeye çekti.

"Az önce bir genç adam geldi, senin boylarındaydı, aynı okuldanmışsınız. Soğuk bir tipti ve Jaemin'in arkadaşı olduğunu söyledi. İşte o adam her kimse Jaemin'i götürdü. Nereye gittiler göremedim. Tek diyebileceklerim bunlar."

Teyzeye teşekkür edip, genç adamın kim olduğunu düşünmeye başladım. Benim boylarımda, aynı okuldayız ve Jaemin'in arkadaşı?

"Jaemin'in benden başka arkadaşı yok... Bu nasıl olabilir? Madem arkadaşıyla gitti, neden telefonunu yanına almadı? Ayrıca o dışarı çıkmaz ve dışarı çıkmayı da sevmez. Neden biriyle... Dışarı çıksın?"

Düşüncelerimle boğuşurken telefonumun çalmasıyla birlikte bir anlığına kendime gelmiştim. Arayan bizim okulun serserisi ve okulun sırığı Sungchan'dı. Sungchan okulun basket takımındaydı. Kız kardeşi var ve aralarında 1 yaş var yine de birbirlerini sevdiği çok söylenemezdi. Telefon çalmaya devam ediyorken açmayı unuttuğumu fark ettim ve hızlıca cevapladım.

"Genco kaç saattir arıyoruz niye açmıyorsun?"

"Dalmışım öylesine, fark etmedim bile. Üzgünüm, ne için aramıştın?"

"Neredesin diye soracaktım. Çok sıkıldım, dışarı çıkıp takılalım mı? Ama özürlü kardeşim olmadan, erkek erkeğe takılalım."

"Benden başka arkadaşın yok değil mi? Neyse... Ben... Ben zaten dışarıdaydım, istersen gezebiliriz, sorun değil."

"Ha? Bu saatte dışarıda ne yapıyorsun ki? Acil bir işin mi vardı?"

"Aslında bugün Jaemin'in doğum günü diye onunla gezmeyi planlamıştım ama evde değilmiş, bende ne yapsam diye düşünüyordum. Şansıma sen aradın."

"Jaemin evde mi değilmiş? Hee o bizim dengesizle dışarıdaydı. Sabah gördüm."

"Sabah kaç gibi gördün ve bizim dengesiz derken?"

"Bizim yan sınıfa yeni gelen dengesiz soğuk eleman var ya, ismi Jeno muydu? Heh işte onunla 1 saat önce falan geziniyorlardı. Neyse salla konum atıyorum oraya gel gezelim."

"Anlıyorum, konumu at sen. Geliyorum birazdan oraya."

Telefonu kapatıp boş bir yer aradım. Gözüme ilk ilişen banka oturdum ve sadece anlamaya çalıştım. 3 yıllık arkadaşım benimle bile dışarı hiç çıkmazken, o çocukla nasıl olurda hiç konuşmamalarına rağmen takılabilir? Bu yeni elemanla aralarında ne var? Daha önce hiç konuştuklarını dahi görmedim... Ne işler çeviriyorlar bu ikisi?

"Hey, Renjun! Ne işin var burada?"

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdiğimde karşımda Jaemin'i görmeyi ummuyordum. İlk defa bana ismimle sesleniyor, ilk defa gülümsüyor ve ilk defa dışarıda karşılaşmıştık.

"Sen... Ne? O..."

Anlamsız gözlerle bakınıp duruyordum... Bu Jaemin, benim tanıdığım Jaemin değildi. Bu Jaemin benim sevdiğim Jaemin değildi... Tüm ilkleri birlikte yaşamayı umarken... Sana ne oldu Na Jaemin?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 24, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Turn The Weak | NominWhere stories live. Discover now