0.8

253 21 3
                                    

Sabaha karşı tepede uyandığımda, kocaman bir boşluk hissi vardı içimde. O gece olanları silik silik hatırlıyordum.

Resmen Cenk'e ilan-ı aşk etmiştim ve üstüne onun benden yararlandığını söylemiştim. O kadar boktan bir durumdaydım ki.

Sabaha kadar üstüm açık uyuduğum için üşütmüştüm. Her ne kadar yazın ortasında olsak bile, geceleri biraz serin oluyordu.

Burnumu çekerek evime doğru yol aldım. Mahalleye girip, Cenk'in evinin olduğu sokağa baktığımda onu fırına girerken görmüştüm.

Hiç durur muyum? Koşarak fırına gittim. Cenk alacaklarını seçiyordu.

"Cenk konuşalım mı?"

Beni duymazlıktan gelip istediği şeyleri görevli ablaya söyledi.

"Cenk lütfen. Ben bilmiyordum. Lütfen konuşalı-"

Cenk sözümü bitirmeme izin vermeden kasaya parayı ödeyip oradan çıktı. Ben de peşinden gidiyordum.

"Cenk ne olur! Lütfen izin ver konuşalım çok özür dileri-"

"Ben seninle konuşacağımı konuştum. O zaman böyle fevri tepkiler vermeseydin. Şu an seninle- Aman neyse ne!"

"Cenk çok haklısın. Ama lütfen son kez, bir şans daha ver bana."

"Anıl defol git. Sen demedin mi 'seni daha fazla görmek istemiyorum' diye? Gitsene buradan."

Kelimeleri her ne kadar kırıcı olsa da sesi o kadar sakindi ki. Biliyordum, Cenk şuan içinden gelenleri söylemiyordu.

"Cenk ya benimle konuşursun, ya da sen benimle konuşana kadar kapında yatarım!"

Konuşa konuşa kapısının önüne gelmiştik. Anahtarı deliğe sokup bana döndü.

"Anıl. Siktir git kafanı toparla, öyle gel. Şu an ne sen, ne de ben konuşacak durumdayız. Eğer şimdi konuşursak hem sen hem de ben daha çok inciniriz. Gözünü seveyim git buradan."

"Öyle olsun. Ama bu konu burada kapanmayacak Cenk. Geleceğim, kafamı toparlar toparlamaz buraya geleceğim."

Cenk son kez bana bakıp içeriye girdi ve kapıyı yüzüme kapattı. Kapının arkasında olduğunu biliyordum. Kapıya yaslanıp kafamı geriye yatırdım. Hissediyordum, o da benim gibiydi.

Ama benden daha iyiydi. Cenk bir şeyleri kafasında tartmadan konuşmazdı. Dün kafasında konuşacaklarımızı çoktan düşündüğü için konuşmak istemişti.

Ama ben Cenk kadar delikanlı değildim sanırım. Yaptıklarımı hatırlamama rağmen hala daha bok gibi hissediyordum. Ne yapıp ne edip önce kendimle barışmam gerekiyordu. Yoksa kafamı toparlayamazdım.

Ayağa kalktığımda kapının arkasından Cenk'in hıçkırık sesini duydum. Ağlıyordu. Benim yaptığım gibi o da kendini yiyip bitirmişti. Ağlak olanın ben olmama rağmen, Cenk'i de ağlatmıştım.

Apartmandan çıkıp evime doğru yürüdüm. Cebimden telefonumu çıkartıp Emir'i aradım.

"Alo Emir müsait misin kardeşim?"

"Babamın yanındayım kanka, ne oldu?"

"Hiç ya öyle arayıp sorayım dedim. İyiyseniz kapatıyorum ben. Selam söyle amcama. En kısa zamanda geleceğim ziyaretine."

"Tamam Anıl kendine iyi bak, görüşürüz kardeşim."

"Görüşürüz bro."

Emir babasının yanında olduğu için başka biriyle konuşmam gerekiyordu. Belki bir umut konuştuklarımızı Cenk'e iletir diye aklıma Tuğba geldi. Her ne kadar Cenk'i ondan kıskansam da severdim Tuğba'yı.

Rehberden adını bulup arama tuşuna bastım. Bir kaç çalış sonrası telefonu açtı.

"Alo Tuğba, Anıl ben, belki numaram kayıtlı değildir. Müsait misin acaba?"

"Salak mısın çocuğum? Numaran tabii ki kayıtlı Anılcığım. Müsaitim bugün noldu?"

"Seninle konuşmam gerek. İçimi dökeceğim biraz. Biriyle konuşmam gerekiyor çünkü."

"Tamamdır. Dinlerim seni tabii ki. Nerede buluşalım?"

"Bizim sokakta eski bir kafe var. Kahvesi çok güzel. Oraya gelir misin konum atsam?"

"Gelirim tabii. Sen konumu at, ben hazırlanıyorum hemen."

"Çok sağol Tuğba. Hadi kapattım."

Hızla eve gidip üstümdeki kirli kıyafetleri değiştirdim. Saçımı başımı düzeltip hemen evden çıktım. Kafeye doğru yürürken Tuğba'ya kafenin konumunu attım.

Kafeye vardığımda kafenin kokusunu içime çektim. Kaç senedir aynıydı. Cenk'le buraya ilk geldiğimizde ev arkadaşıydık. O zamandır burası favori mekanımız olmuştu.

Uzun süredir gelemesek de, Cenk'i buraya getirmeyi planlıyordum. Ama artık biraz zordu sanki. Ben kendi kendime buradaki anılarımıza dalarken, içeriye Tuğba girdi.

---

Sonraki bölümde Tuğba'yla Anıl'ı konuşturacağım ve Tuğba tabii ki ağzında bakla ıslatmayacak.

Onu da yazar atarım akşam üstüne doğru.

Sizleri seviyorum görüşürüzzz.

arguement | bxbWhere stories live. Discover now