1 ◇ Birleşen hayatlar

313 35 43
                                    


Keyifli okumalar...

Bazı günler vardır.

İnsanı hayattan soğutan korkunç bir sabahla başlar.

Gözlerinizi açtığınızda uyanma vaktiniz çoktan geçmiştir fakat etraf yeterince aydınlanmamıştır. Karanlık ve kasvetli bir hava gökyüzüne hakimdir. Her zamankinden daha yorgun uyanır, yataktan çıkmak istemezsiniz. Güne bir sıfır geriden başlar, somurtkan ve keyifsiz yüz ifadenizi ne kadar çabalarsanız çabalayın değiştiremezsiniz. Yüzünüz gözünüz arı istilasına uğramış gibi şiş görünür. Soğuk suyu teninize çarptığınızda dahi uykunuz açılmaz. O gün boyuca da güneş yeterince aydınlatmaz dünyayı. Saatler geçmez. Çok iş yapsanız dahi hiçbir şey yapmamışsınızdır fakat tonla iş yapmış kadar yorulmuşsunuzdur.

Böyle korkunç bir sabaha açmıştı gözlerini Seulgi.

Eşi yanında değildi. Belki de kendisinden daha erken bir vakitte uyanmış ve bugün işe erkenden gitmişti. Keyfinin kaçma sebeplerininden biri de buydu ancak gününün kötü geçeceğine dair inancı yüzünü yıkamak için lavaboya doğru adımlar atarken dahi fazlasıyla yüksekti.

Bugün berbat bir gün olacak.

Her adımında tekrarladığı cümle buydu. Belki de haksızdı ve bugün kötü bir gün olmayacaktı fakat bunu o kadar fazla tekrarlamıştı ki kendi gününe olumsuzlukları bir mıknatıs gibi çekmişti.

Ne zaman böylesine karamsar davransa işleri tamamıyla ters gider, bütün uğursuzluklar onu bulurdu. Öyle de olmuştu. Lavaboda zorla açık tuttuğu gözleri sebebiyle dengesini kaybedip düşmüş, diş fırçası elinden kayarak yeri boylamış, giymek istediği kıyafeti kirli sepetinde görmüş, birkaç aydır yaptığı diyet sebebiyle yediği mısır gevreğine ekleyeceği süt bitmiş, bineceği otobüsü kaçırmıs, iş yerine geç kalmış ve üst üste hatalar yaparak ortalığı karıştırmıştı.

Tam da sinir krizleri geçirmelik bir gündü.

Bunca yıldır yaşadığı zamanı düşünüp en kötü günlerini sıralasa bu günün kesinlikle başları çekeceğine emindi. Sabahından akşamına kadar gerçekten de tüm terslikler kendisini bulmuştu. Bu da yetmezmiş gibi karmakarışık duyguları altüst edeceği şeyler öğrenmişti.

Ancak bu sefer duygularına hakim olup sakinliğini korumak zorundaydı.

"Öfkeli görünüyordun. Bana kızacağını sanıyordum," diye utanarak konuşmuştu genç kız. Esmer tenine rağmen yanakları kızarmış, başı eğik bir vaziyetteydi. Oturuşu ise özgüvensizdi. Kucağında duran elleri yumruk halini almış, pileli eteğinin uçlarını avuçları içerisine sıkıştırmıştı. İşlediği kabahatin farkında olan azılı bir suçlu gibiydi. Seulgi'nin tepkilerini kontrol etmek için dikkatli davranmasının en büyük sebebi de büyük ölçüde sergilediği bu ürkek duruştu.

"Tabii ki kızdım," diye doğruları itiraf etti yine de. Zaten geçirdiği gün sebebiyle asabı oldukça bozuktu ancak net çıkan sesine karşılık yakın arkadaşına olan davranışları şefkat doluydu. Elini nazikçe uzattı ve tepkisine göre ağlayacak durumda olan kızın omzunu hafifçe sıktı. Açık olmak gerekirse böyle nazik davranmak için kendisini epey zorluyordu.

"Daha çok küçüksün ve... o adamdan hamile kalman beni çok korkuttu Haeri," dediğinde başını kaldırmıştı Haeri adlı esmer kız.

"Biliyorsun... O soğuk nevaleye asla güvenmiyorum,"

"Hayır hayır, lütfen böyle düşünme Seulgi. O iyi biri. Beni çok mutlu ediyor ve beni çok seviyor. Bana değer veriyor,"

Seulgi sıklıkla duyduğu bu cümlelere karşılık gözlerini devirdi. Her ne söylerse söylesin o adama güvenmiyordu ancak yapacak bir şeyi de yoktu. Kız kardeşi gibi gördüğü ve kendisinden dört yaş küçük olan can yoldaşı ve tek arkadaşı hamileydi. İlgilenmesi gereken tek konu buydu.

Laboratory Rat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin