Boşluk

16 0 0
                                    


...

Eve girdiğimiz sırada Arda'nın yanındaki o adam telefonla konuşuyordu. Arda beni koltuğa oturttuğunda bir kulağım o telefon konuşmasındaydı. Tam net duyamıyordum her konuşmayı ama duyduğum kadarıyla birinden bahsediyorlardı.
Onca dediği şeyden anladığım tek şey " Onu oradan almamız gerek Akın. " oldu.
" O kanı da yerden temizlememiz gerek." dedi ardından ve o an anladım neyden bahsettiğini. Cesetten bahsediyordu...

( Arda'nın anlatımıyla. )

Mutfaktan Bade'ye bir bardak su getirdiğim sırada Bade birden ağlamaya başladı. Sessiz sedasız ağlıyordu. Bade'nin yanına oturup yüzüne baktım. O bana bakmıyordu.

" Bade. " Ses vermedi, yüzüme bile bakmadı. Elimi omzuna koyup " Neden ağlıyorsun? İyi misin? " dedim. Sonra usulca yüzüme baktı. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı, şişmişti. Çok yorgun bakan gözlerinde ilk defa bir şeyler görmüştüm. Büyük kapanmayan bir yara ve acı. Gözlerindeki acı çok tanıdıktı. Sarılmak istedim o an ona ama yapamadım. Yapamazdım...

" İyi değilim Arda. Hiç iyi değilim. Şu an bu evde bir katille aynı odada duruyorum ve her an bana da bir zarar verecek korkusu tüm vücudumu ele geçirdi. " Konuşurken sesi titriyordu. Korkuyor muydu gerçekten bizden? Peki ya benden?

" Bade, bak seni anlıyorum. Ama seni daha iyi anlamam için bana olan biteni anlatman gerek. " dediğim sırada Rüzgar geldi yanımıza, elinde fincanda kahvelerle. Kahveleri bize uzatırken " Alın için, içiniz ısınsın hava soğuk. " dedi.

Bade kahvesinden bir yudum aldı ve önüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına attı. Bade kahvesini içerken ben de şu an Rüzgar'ın ve benim öğrenmek istediğimiz soruyu sordum. " Bade neler oldu anlat hadi bize? Sen buraya nasıl geldin? O adam seni nasıl buldu? Anlat bize her şeyi. " Bade kısa bir süre sustu. Gözleri dolmuştu.

Başını öne eğdi ve konuşmaya başladı.
" Sen öyle kalkıp gidince arkandan bende çıktım. Sana defalarca seslendim ama duymadın. " Duymuştum Bade...
" Sonra senin arkandan taksi geldi hemen. Bende taksiye bindim ve seni takip etmesini söyledim. Hiçbir şey demeden dediğimi yaptı ve beni sana getirdi. Eve geldiğin zaman taksiyle uzaktan izliyorduk. Taksiyi durdurmuştu. Sonra hiçbir şey demeden taksiyi çalıştırdı. Ona çalıştırmamasını senin fark edeceğini söyledim ama dinlemedi. Çalıştırdı ve evin ilerisine ağaçların sık olduğu yere sürdü arabayı. "

Kendimi tutamadım ve lafını kestim.

Sakin kalmaya çalışarak " Sana dokundu mu o herif? " dedim.

Sustu. Cevap vermedi, yüzüme bile bakmadı ve ağlamaya başladı.

" Bade sana bir şey sordum! Dokundu mu? " Hıçkırıklar arasında sessizce " Dokundu. " dedi. Gerçekten kafayı yemek üzereydim. Rüzgar benden daha sakindi. Soğukkanlılığını koruyordu. Benim aksime sakin kalarak Bade'nin yanına oturdu ve beni daha sa delirtecek bir soru sordu.
" Nasıl? Nerene dokundu? "

" Om- " derken ayağa kalktım ve lafını kestim. Sinirle bağırdım. " Sus artık! " Ben ayağa kalkıp bağırınca irkildi. Geriye çekildi ve ellerini kulaklarına götürdü.

Bade'ye bakarken gözleri gözlerimi buldu. Gözlerinde büyük bir korku ve acı vardı.
Korkmuştu. Bade'yi korkutmuştum.

Daha fazla bir şey dememek için evden çıktım ve bahçede kapımızın önünde yatan cesete baktım. O iğrenç herifin Bade'ye dokunmasını aklım almıyordu.

Benim hayatıma almaktan korktuğum kıza herifin biri dokunuyordu.

" Offf Arda ne diyorsun sen! Kim dokunursa dokunsun bırak şu kızı ne hali varsa görsün. "

GİZLİ NUMARA Where stories live. Discover now