16

1.1K 34 11
                                    

Gözlerimi açtığımda başıma saplanan ağrı öylesine şiddetliydi ki gözlerimi yeniden kapatmak zorunda kaldım. Yüzüm istemsizce buruşurken elimi başıma doğru götürerek karışmış saçlarımın daha da karışmasına neden oldum ovalamaya çalışırken. Şakaklarımdan enseme doğru yayılan ağrı aynı zamanda başımın içinde zil çalıyorlarmış hissi uyandırıyordu. Ve sanki benim kafam bir yumurtaydı ve biri o yumurtayı sallıyordu.

Birkaç saniye daha gözlerim kapalı durduysam da aklıma yavaş yavaş dolan düşünceler sebebiyle gözlerim aniden fal taşı gibi açıldı.

"Hassiktir..." diye mırıldanmama engel olamadım.

Ben dün ne yapmıştım?

Doğrusu dün geceyle ilgili öyle fazlaca bir şey hatırlayamıyordum. Moralim aşırı bozulmuştu, canım öyle sıkkındı ki elime aldığım tekilayla Buçe'nin kapısına dayanmıştım. O da bu halimi görüp acımış olacak ki hemen bir masa hazırlamıştı. Ben kendimi kaptırmış bir vaziyette en başından beri hızlı hızlı götürmüştüm tekilayı. Buçe, beni her ne kadar uyarsa da canım sıkkın olduğu için onu dinlememiştim bile.

Canımın neden sıkkın olduğu da belliydi aslında.

Dün okuldan eve geldiğimde annemle Yeşim Teyze'nin konuşmasına şahit olmuştum. Yeşim Teyze, "Alelacele olmasını hiç istemezdim. Önce bir haberimiz olsaydı sevgilisi olduğundan, sonradan ciddi olduğunu ve evlenmek istediğini söyleseydi canıma minnetti. Böyle hem iki ayağımı bir pabuca sokuyor, hem de daha o kızı bile tanımıyoruz. Bekir Bey'in de biraz canı sıkkın ama belli etmiyor. Eh, ben seviyorum niyetim ciddi dedikten sonra bize ne söylemek düşsün..."

Ben seviyorum, niyetim ciddi.

Bu cümle beynimde öyle bir yankılanıp durmuştu ki, bu kelimelerin kurduğu kombinasyonlar hariç başka seslere tıkanmıştı algılarım. Kulaklarım uğuldamış, odama bile çıkmadan dışarı atmıştım kendimi ve marketten aldığım tekilayla Buçe'nin yolunu tutmuştum.

Sonrası ise malumdu.

Kendimi kaptırmış, içtikçe içmiştim. En son uno oynarken Yalım'a mesaj attığımı, Yalım'ın eve gelişini hatırlıyordum. Ama ne mesaj attığım bile silik silikti.

Hemen yanda duran sehpadan telefona uzandığımda elim bir süre asılı kaldı.

Çünkü Yalım'ın evindeydim.

"Hay ben böyle gecenin..."

Aniden fırladığımda başıma bir ağrı saplansa da önemsemedim ve oturur pozisyona geldim. Üstüme bir battaniye atılmıştı fakat ben uyurken bacaklarıma kadar indirmiştim üstümden.

Kaşlarım çatılı bir vaziyette üstüme baktığımda bunun Buçe'nin pijamaları olduğu ve dün gece giyindiğimi hayal meyal hatırlayabildim. Daha doğrusu bu atleti Yalım'ın giydirdiğini ve beni öldürecekmiş gibi baktığını hatırlıyordum. Şortu da Buçe giydirmiş olmalıydı. En azından aklımda kalan oydu.

Ancak buraya nasıl geldiğimi gerçekten bilmiyordum.

Dirseğimi diz kapağıma yaslayıp bağdaş kurdum ve şarjımın az kaldığı telefonumu elime aldığımda Yalım'dan iki mesaj olduğunu gördüm.

Yalım: İşe gidiyorum. Yalnızsın. Eve gitmeden bir duş al.

Yalım: Malum içkiyle yıkanmış gibi kokuyorsun.

Kaşlarım çatıldı. İstemsizce kendimi kokladığımda gerçekten berbat bir içki kokusu aldım ve yüzümü buruşturmama engel olamadım.

Yalım'a cevap vermek yerine üste çıktığımda gördüğüm mesajlarla gözlerim adeta fal taşı gibi açıldığında dudaklarım da eşzamanlı aralandı.

KASIRGA AĞIDI +18 (YARI TEXTİNG)Where stories live. Discover now