Tesadüf, İnanmayanların Kadere Taktıkları İsimdir.

7.6K 235 84
                                    

Medya = Güneş

Zil çalmıştı. Ateş Hoca gözlerini benden çekip masanın üstündeki kagıtları toplamaya başladı. Arada bana bakıyordu ama ben arkadaşımla konuşmuşluk yapıyordum. Hoca bana son kez baktıktan sonra kapıya dogru yöneldi. Bende onun çıkmasını bekliyordum.
Çıktıktan sonra Beren'e dönüp kısa bir bakış attım. O dayanamayıp güldü. "Ne gülüyorsun sürtük. " dedim. Hala gülmeye devam ediyordu. Kolunu cimcikledim. Kısa , sessiz bir çıglık attıktan sonra hunharca gülümsemesini, gülümsemeye çevirmişti. "Yalnız kızım varya bu Hoca seninle ugraşıcak. Demedi deme. "
"Bende ondan korkuyorum işte. "Dedim. Gerçekten de başıma büyük bir dert almıştım. Ya nolacak ama degil mi ? Niye korkuyorum ki ? Yani ögretmen oldugunu bilmiyordum. Bilseydim tabi ki de yapmazdım o sabah ki şeyleri. Her neyse.
Aşagı , kantine inmeye karar verdik. Biz merdivenlerden inerken, bir tane çocuk koluma çok sert bir şekilde çarptı. "Önüne baksana" diye bagırdım. Kâfir. Gülüp gitti. "Şerefsiz" diye
mırıldandım. Beren'de kıkırdayıp koluma girdi. "Ay benim aşkıma mı çarpmışlar? Ay ben kıyamam. Bir daha çarpan olursa dalarız beraber kuzum merak etme. " Ahan yine başladı diye iç geçirdim. "Hıhı tamam canım dalarız. "Dedim alayla. "Sarı sürtük." İkimizde kahkaha attık. "Mavi öcü."dedi. Bu dedigine gözlerimi devirdim. "Mavi öcü ne be ? " diye bagırdım. Sadece Beren'in duymasını isterdim de bir kaç çift göz bize baktı. Gülüp kantine girdik. Beren'e parayı uzatıp," Sarı sürtük kantinde sıralar elini yüzünü öper."dedim gülerek. "Ver Allah'ın belası, ver."dedi. Bu haline gülümsedim. Etrafa bakıp tanıdık yüz aradım. Sıçtım. Bana önceki sene beni sevip, tan tamına 10 kere çıkma teklifi edip , her seferinde de hayır cevabı alan Emre. Kısaca Hıyar Emre. Çok kısa degil mi ?

Yine bana bakıyordu. Çocuk Taş. Yukarıda Allah var ama tipim degil. Yeşil göz sevmem ki ben. Yani kızlarda çok severim o ayrı. Anneme bazen, "Neden yeşil gözlü degilim ? "Diye bagırmıştım. En son odamda buldum işte kendimi. Anladınız.
Sonra sarı saçlı işte Emre. Kas fazla yok. Romantik, romantik bakıyor. Öyle biri. Çok zıtız. Ben mesela Kırmızıyı çok severim . Kırmızı benim rengim. Ama o lacivert der. Anladınız.
"Ölümüne Galatasaray'lıyız Biz. Yayaya şaşaşa...
"Lan mal mısın kızım , napıyorsun ?. Münafık. Ne güzel içimden marşımızı söyleyecektim. Marş demişken eve gidip Marş yazmayı düşünüyorum. Sonra bunu internete atıp, izlenme rekoru kırmayı planlıyorum. Çok zekiyim.Şş.
"Ya ama marşın en güzel bölümünde dürttün beni. ".
"Dürtmeseydim Emre'ye bakmaya, çocugu kesmeye ve daha sonra çocugun sana tekrar teklif etmesini isterdin."
"Allah razı olsun Bacım. " dedim gülerek. Sesini kalınlaştırıp , elini gögsünün üstüne koyup, "Eyvallah."dedi. Kahkaha attık. Biz böyleydik işte Beren'le. Bazen erkek olabiliyorduk. Benim manevi kardeşimdi o. Yemekleri yiyip, zil sesini duyduk. Valla bak bu zil sesini benim istedigim müzik yapsınlar, isteyerek sınıfa girecem. Valla bak müdüre saç çıkartıcı alacam. Ama şimdi benim istedigim müzik yaparlarsa aşk acısı çekenler dayanamayıp aglar ve beni öldürürler. Neyse sınıfa girip yerime oturdum.
..

Son ders zili çaldıgında, Sarı sürtük beni koluyla hayvan gibi dürtüp uyanmamı sagladı. Başımı sıradan kaldırıp çantamı topladım. "Olum sen Kafir misin ya ..! İnsanlık yok mu sende ? Bir insan böyle mi uyandırılır ? "İnsan olsaydın böyle uyandırmazdım tabi ki. " Bizim sürtük laf soktu. Pislik. Aslında lafta beni kimse yenemez ama , "Dua et yeni uyandım." Dedim. Güldü. "Hadi , hadi ." "Tamam niye çekiştiriyorsun Yavrucugum. " dedim. Okul çıkışına geldik. "Kuzum benim işim var bugünlük sen tek git."diyip göz kırptı. Ben bilirim o işleri.. Yok ya , nereden bilecem , sapık mıyım ben. Tövbe tövbe.
"Defol." Diye mırıldandım. Oflayarak önüme döndüm. Arkadan bir ses Güneş diye bagırdı. Arkama baktıgımda gördügüm kişiyle hızlı bir hareketle önüme döndüm. İçimden "Sakin Güneş, sakin. Okuldayız birşey yapamaz zaten. " diye kendimi sakinleştirmeye çalıştım. İlham perilerim yüksek. Yanıma hızlı adımlarla geldiginde yanımda durdu. Hafif bir tebessüm ederek "Adın Güneş"miş demek."dedi.
"Evet Hocam" diye karşılık verdim. Hocam kelimesine baskı yaptım.
Ne acı birşey degil mi ? Sabah kavga ettigin bir adamla artık hergün karşılaşacaksın . İki normal biri gibi de degil. Ögretmen, ögrenci olarak. Ne büyük bir tesadüf degil mi ?
"Bak Güneş sabah ki terbiyesizligini hatırlatmayacagım sana." Ee hatırlattın zaten hoca. "Özür dilerim ögretmen oldugunuzu bilmiyordum." Dedim.
"Ögretmen demek ; hadi ögretmeni geçtik sabah ki davranışın insanlıga sıgmazdı."diye lafı yapıştırdı gıcık hoca. Özür diledim. " dedim. "Bir daha olmazsa sevinirim. Ki olacagını sanmıyorum zaten." O sırada okulun çıkışına dogru yürüyorduk. "Ne büyük bir tesadüf degil mi ?" Dedim. "Çok " diye karşılık verdi. "Tesadüflere inanmazdım." Dedim. Evet ben tesadüflere inanmazdım. Hiç benlik birşey degildi. Ne rastladım ne de başşa birşey.
"Tesadüf; "diye başladı Ateş Hoca.Dikkatle onu dinliyordum. Merak etmiştim ne diyecegini.Tekrar devam etti.
" Tesadüf ; İnanmayanların kadere taktıkları bir isimdir." Dedi. Dikkatle ona baktım.
"Neyse işin iyi tarafından bakalım. Daha sık görüşecegiz." Dedi gülümseyerek. Alaycı bir gülünsemeyle karşılık verdim. "Evet, ögretmen ve ögrenci olarak." O da pür dikkat bana baktı. Kahverengi. Gökyüzü gibi bakıyor. Mavi görse kıskanır. O bakışı, o rengi.. O kadar derin ki. O kadar anlamlı ki. Onun gözleri Gökkuşagının en güzel tonu.

Ama banane bundan. Bakışlarımı hemen geri çevirdim. Anlamış olacak ki gülümsedi.
"Gözlerin güzel ama içindeki anlamsız bakıyor." Dedi.
"O ne demek ? " dedim. Ne demek istemişti ki ? İçindekiler anlamsız.. Tekrar gözlerime baktı. Yine derin derin..
" Gökyüzü rengi gözlerin mavi. İnsan Gökyüzüne bile bakınca rahatlatyor ama seninkiler içe kapanık, gizli. Yani içimi karartıyorsun bakma öyle. " dedi. İlk defa biri böyle begenmemişlikten geldi. Normalde gözlerim çok begenilirdi. Tam bu öküzün aksine herkes gözlerimde huzur buluyordu. Sinirlenmiştim. "Size iyi günler, Hocam. " dedim. Sinirlendigimi anladıgı gülümsemesinden belli oluyordu. Onun cevabını beklemeden hızlı adımlarla önüne geçtim. Biraz yürüdükten sonra tam çantamdan kulaklıgımı çıkartacaktım ki kolumda bir el durmama neden oldu.

ÖGRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin