2

207 54 56
                                    

Sınavlarım yüzünden bölümü bi tık geç tamamladım kusura bakmayın, iyi okumalar🤍

Elimdeki karttan gözümü alamıyordum. Tüm sosyal medya hesaplarından tutun telefon numarasına kadar olan kart bir an önce intikam almam gerektiğini bas bas bağırıyor gibiydi.

Soobin bana kızarken ben sıkıntıyla elimdeki kartı çeviriyor ve bana söz hakkı tanınmasını bekliyordum. "Adın ya tacizciye çıksaydı Taehyun, seni bu boktan nasıl kurtarabilirdim o zaman, ha?"

"Ama çıkmadı. Anlamıyorsun Soobin. Çocuk psikopattı." Bu dediğim Soobin'i daha çok kızdırmış gibiydi çünkü birden oturduğu yerden doğrulmuş, dirseklerini masaya yaslayıp parmaklarıyla burun kemerini sıkmaya başlamıştı. "Taehyun," sustu ve bu beni daha çok korkuttu.

"Bu bir bahane değil. Bu 'çocuk' neden sana bulaşacak olsun?"

"Bu bir bahane değil zaten aptal. Sırf elimden kaçmak için gördüğü güvenliğe yalan söyledi çünkü yanlış bir pozisyondaydık. Kim olsa ona inanırdı." Dediğimde bi tık ürktüğüm için Beomgyu'nun kim olduğunu sonra söylemeyi planlıyordum.

Beomgyu, Choi Beomgyu. Bir an önce elime telefonu alıp onu araştırmamak için zor tutuyordum kendimi.

'hmm' diye mırıldandı Soobin, şuan daha çok benimle dalga geçiyor gibiydi. "Neden yanlış pozisyondaydınız peki?" Derken benim sonra söylemeyi planladığım şeyi şimdi istiyor gibiydi.

"Yere düştük."

"Neden?"

"Kolunu ısırdım."

"Neden?"

"Saçımı çekti."

"Neden Taehyun, Neden!?"

Birden bağırmasıyla yerimden sıçradım.  "Kamerası vardı." Dedim. Soobin'in kirpikleri art arda kırpışmıştı, normalde pamuk gibi olan çocuk karşımda aslan kesilmişti çünkü ucunda onun da işi vardı benim de işim vardı. "Taksit taksit söylediğin için daha çok sinirleniyorum biliyorsun değil mi?"

"Sen yanımdan ayrıldıktan sonra içtim işte." Durdum. "baya içtim."

"Yanıma birisi geldi, ne yaptığının veya ne yaptığımın farkında değildim. Piste çıktık. Fazla yakınlaşmadan onu gördüm işte. Elinde kamerayla beni çekiyordu. Beni çektiğinden de emindim çünkü bana bakıp pis pis güldü. Peşinden gittim. Kamerayı vermekte direndi, kavgaya tutuştuk. Yere düştükten sonra olanları da biliyorsun işte."

Lafımı bitirir bitirmez Soobin'e baktığımda eli dudağında gözleri ise masadaydı. "Seni yalnız bırakmamalıydım." Diye mırıldandığını duydum. "çocuk değilim ben." Dedim hemen ardından.

"Onun için 2 yaşındaki çocuklar gibi kavga ettiniz değil mi? İlkokul çocukları bile daha ağır kavgalar ediyor artık. Elinden basit bir kamerayı bile alamamışsın. Onu da geçtim hemen bana haber vermeliydin.'' dediğinde haklı olduğunu biliyordum ama yine de kendimi ezdiremezdim çünkü benim de kendimce haklı sebeplerim vardı. "Ona vursam ağlardı. Çok narindi." Dedim. Ayrıca kıyılacak gibi birisi de değildi.

Soobin tekrar içimden geçmeden lafımın devamını getirdim. "Gazeteci değil, kameraman." Dedim ve elimdeki kartı masaya koyup Soobin'e doğru ittirdim. Soobin anında kartı almış ve kafasını anlıyormuş gibi sallamaya başlamıştı hafif hafif. "Eğer yaysaydı fotoğrafları çoktan haberimiz olurdu. Bir şeyi bekliyor olmalı."

"Aklında ne var?" Dedi Soobin. Beni hemen anlamıştı, anlamaması garip olurdu çünkü Soobin ile aramdaki ilişki menajer-idol ilişkisi değildi. Soobin benim çocukluğumdu, dostumdu, ailemdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Camera / taegyuWhere stories live. Discover now