I.

61 11 14
                                    

Hoşgeldiniz. Kitabı okumadan önce, sizlere bahsetmek istediğim bir takım şeyler var.

Öncelikle kitap bir takım hassas içerik barındırıyor. Yaş farkı, cinsellik, kendine zarar verme, intihar güzellemesi, şiddet ve bunun gibi ögeler barındırıyor. 18 yaşından küçükseniz ve/ya kitap içeriğinden etkileneceğinizi düşünüyorsanız kitabı okumanızı tavsiye etmiyorum.

Ek olarak belirtmek istediğim bir takım düşüncelerim daha var. Bu kitap tamamiyle hayal ürünüdür, rica ediyorum gerçek hayattan veyahut kişiliğimden bir çıkarım yapmayın. Çalışmalarımda kendi kişiliğimden bir şeyler katmamaya özen gösteriyorum. Bir karakter çok merhametli diye bunun benim bir özelliğim olduğunu veya bir karakter şiddete meyilli diye bu özelliği taşıdığımı söylemek çok yanlış olur.

Elbette nadiren kendimden bir-iki özelliği pek çok yazarın yaptığı gibi farkında olmadan koymuş olabiliyorum. Yine de bu kitabın beni veya düşüncelerimi yansıttığı anlamına gelmiyor.

Kitapta kimseyi bir şeye özendirmek veyahut bir takım kötü durumları güzellemek gibi bir amacım asla yok ve olmayacak. Aksine, amacım okuyucuları biraz olsun bu tarz durumlara karşı bilinçlendirmek.

Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Görüşleriniz ve fikirleriniz benim için çok değerli, bu sebepten sizden ricam düşüncelerinizi belirtmeniz... :)

Keyifli okumalar dilerim.

Günlerden perşembe, saat sabah 7 sularıydı. Salondaki koltuğumda yerimi almış, koltuğu bir ileri bir geri sallayarak farkında olmadan düşüncelerimin dibine doğru dalıyordum. Dedemin siması gözümün önüne geliyor, 3 ay kadar önce atlattım diyerek belki de kendimi kandırdığım, 6 ay kadar önce vefat eden dedemi özlüyordum ─ en önemlisi, benim için çok önemli olan dedemin sesini bu sabah hatırlayamadığımı fark etmiştim.

Dedemi her zaman önemserdim. Annem henüz beni doğurmadan önce, akciğer kanserinden genç yaşta vefat eden hiç görmediğim babamın görevini zorunda olmadığı halde üstlenmiş, 19 sene bana bakmıştı dedem. Sonra ise aniden vefat etmiş, tıpkı babaanneme yaptığı gibi beni de ortada bırakmıştı. Sanırım artık yetişkin olduğumu, ayrıca merhametli olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden bir gece ansızın gözü arkada kalmadan gitmiş olmalıydı.

"Mahpeyker, kızım neredesin?" İçeriden gelen adım sesleri salonun kapısının önüne gelen babaannem ile kesildi. "Kahvaltıya gelmiyor musun? Bak, sevdiğin omletten de yaptım. Sosisli baharatlı, arasına da kaşar peyniri koydum." Kah ileri kah geri giden koltuğu durdurdum, yavaşça derin bir nefes vererek koltuktan kalktım. Sanırım nefesimle beraber düşüncelerimi de kafamdan atabileceğime inanmıştım ancak kafamdaki ağırlık halen duruyordu. "Ne oldu kuzum?" dedi babaannem. "Niye keyfin kaçtı?"

"İş güç babaanneciğim... Sıkıntılı değilim, düşünüyordum sadece." Dedemden bahsederek babaannemin keyfini kaçırmak istememiştim.

Babaannemi, kocasını yatakta ölü bulduğunda ya da çok sevgili eşinin cenazesinde bir damla göz yaşı dökerken görmemiştim. Gerçi, annemin evindeydim ve babaannemin dedemi o halde gördüğünde ne yaptığını bilmiyordum. O gece yarısı babaannemden aldığım telefonla dünyam ansızın başıma yıkılmışken, hakimiyetimi ve kontrolümü kaybederken onun sakin sesini kulaklarım duymayı veya beynimde bir süzgeçten geçirip anlam çıkartmayı reddetmişti ancak o sakin ses tonu kafama işlemişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Peyker Ankara.Where stories live. Discover now