7. BÖLÜM

217 31 20
                                    

maçın ilk yarısı bitmek üzereydi ve minho'nun takımı fazlasıyla gerideydi. takım koçu yeonjun derin bir nefes alıp el kol hareketleri ile köşelere konumlanmış dörtlüyü yanına çağırmıştı.

"ısının! oyuna giriyorsunuz."

"hocam bu saatten sonra üç büyük uygarlık dua etse kazanamayız."

minho umudunu yitiren hyunjin'i kendine getirmek için ensesine bi' tane vurmuştu.

"öyle bir döndürürüz ki bülent ersoy 'tüh ben nasıl böyle dönemedim' der."

"o kim?"

"konumuz bu mu sence jisung?"

seungmin, merakla kenarda konuşan takıma baktığında dikkati dağılmış ve onun yüzünden sunoo gol atmıştı.

"ben attım! bey yaptım! gördün mü lan?!"

sunoo karşı takımın kalecesi jungwon'a doğru bağırarak konuşmuştu.

"kaleciyim gerizekalı! görmemem mümkün mü?!"

sunoo olmayan saçlarını savurup tekrar pozisyon almıştı.

bu sırada ilk yarı bitmiş ve chan ile takımı da kenara geçmişti.

minho bir yandan ısınırken diğer yandan da nefes nefese kalmış seungmin'i izliyordu. bir insan terliyken bile nasıl bu kadar güzel görünebilirdi?

incelemeye devam eden minho'nun hiç beklemediği bir şey oldu ve seungmin yüzünü kurulamak için formasının uçlarını kullanırken neredeyse tüm üst bedeni gözler önüne serildi. bu vücudu o da beklemiyordu. utançla başını çevirdiğinde hyunjin konuşmuştu.

"etkilendin!"

"hayır, saçmalama!"

"taze oturbir patlatmış erkek. nasıl etkilensin?"

"saçmalıyorsunuz ikiniz de! sadece bakıyordum."

"chan hyungun jisung'a baktığı gibi mi bakıyordun?"

jeongin'in söylediği şeyle diğer üçlü de chan'e dönmüştü. chan hiç çekinmeden jisung'u izliyordu.

"bana bakıyor."

"pek emin olamadım bana da bakıyor olabilir."

"chan şaşı olabilir mi? bana da bakıyormuş gibi hissediyorum."

jeongin büyüklerine göz devirip konuşmuştu.

"acaba cidden açılacak mı jisung'a?"

jisung seri bir hareketle jeongin'e dönüp yüksek sesle konuşmuştu.

"evet açılacak. benden hoşlandığını söyledi. neden inanmıyorsunuz?!"

"evet ondan hoşlandığımı söyledim. neden inanmıyorsunuz?"

tüm saha chan'e bakarken o hiç de çekiniyora benzemiyordu. minho'nun bakışları ise bir anlığına arkasında gülümseyen seungmin'e kaymıştı. herkes gülüyordu ama onun gülümseme nedeni seungmin'den başkası değildi.

düdük sesiyle herkes o tarafa dönmüştü.

"ara bitti! yerlerinize geçin!"

gelen uyarıyla on oyuncu sahada yerini almıştı. herkes aşırı heyecanlıydı. hem uzun bir süreden sonra minho'ya karşı oynayan chan hem de tüm sene çalışmış olan minho ve takımı.

minho 7-1 skorla geride olan takımına bir bakmıştı ama skor kimsenin umrunda değil gibiydi.

herkes aşırı motiveyken maç başlamıştı.

ilk gol hyunjin'den gelmişti. sonrasında topu alan felix sahada rahat bir şekilde hareket ediyordu çünkü changbin onu tüm gücüyle koruyordu.

takım felix'in golünü yediğinde skor 8-2 olmuştu.

ardı ardına atılan paslar ve gollerin ardından 11-13 skoruna ulaşıldığında son 6 dakika kala minho ve takımı öne geçmişti.

seungmin berabere kalma umuduyla varını yoğunu ortaya koyuyordu son dakikalarda. aldığı pasın ardından tüm gücüyle koşarken topu almaya çalışan minho'nun ayağına takılıp yere düşmüştü.

yüz üstü yerde yatan seungmin'in yanına çökmüştü minho hemen.

"seungmin! iyi misin?"

diğer oyuncular da o tarafa geldiğinde seungmin kendini çevirip uzanmıştı. minho gördüğü manzarayla içinde bir şeylerin koptuğunu hissetmişti. burnu kanayan seungmin iken onun neden canı yanıyordu?

yeonjun ve beomgyu da sahaya gelince seungmin oturmaya çalışıyordu. minho sırtına destek verirken seungmin ondan tarafa bakmamaya çalışıyordu.

"özür dilerim."

beomgyu öğrencisinin çenesinden tutup yüzünü kontrol etmişti.

"minho oyun dışına çık. karşı takımdan biri de penaltı kullanacak."

normal bir oyun olsaydı minho ardı ardına itirazlar dile getirip tartışma çıkarırdı ama şu an oyun pek umrunda değildi.

seungmin de oynayacak durumda olmadığı için ayağa kalkmaya yeltenmişti ama ayak bileğinde hissettiği yoğun ağrı buna engel olmuştu. sanırım minho'nun ayağına takıldığı sıra incitmişti.

minho zaten oyundan çıkacağı için seungmin'i kolundan tutup kaldırmıştı. belinden destek verip ilerletirken chan yanına gelmişti.

"zaten maçın bitmesine az kaldı. minho lütfen onunla ilgilen. seungmin sen de uslu dur!"

seungmin uslu bir çocuk gibi başını sallamış ve istemeden ağırlığını minho'ya vermişti.

minho belinden tuttuğu çocuğu soyunma odasına götürüp oturtmuştu.

yan odadan aldığı sargı bezi ile geri dönen minho seungmin'in ayaklarının dibine oturmuştu. seungmin hiç konuşmadan her hareketini büyük bir dikkatle yapan minho'yu incelemişti. yüz hatlarını incelerken biçimli dudaklarında takılı kalmıştı. minho konuşana kadar.

"özür dilerim tekrardan."

"önemli değil. acımıyor."

minho işini bitirmiş olacak ki kalkmıştı. dolabına yönelip ıslak mendil paketinden iki mendil çıkarmıştı. diğer mendillerle dışarıya firar eden diğer birkaçını geri pakete sıkıştırıp dolabı kapatmıştı.

minho oturan seungmin'e yaklaşmış ve çenesinden tutarak onu kendine çevirmişti. aklından milyon tane senaryo geçiren seungmin burnunun etrafına hafif baskılar uygulayan mendille tuttuğu nefesini bırakmıştı. minho sadece kurumuş kanı silmeye çalışıyordu.

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

[tam bir ay sonra bölüm attım .✊]
[chanseung 2min'den daha çok sardı.]

☄hazel

top toplayıcı / seungmin x minho / minmin / 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin