3.8-Gece Ve Gündüz-

2.5K 164 143
                                    

Ormandaki Avcı'nın otuz sekizinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Güneş ışığı yüzüme vururken Salver'ın kokusu ile uyandım.

Gözlerimi açmamla ve hissettiğim şey ile gülümsedim.

Salver elimi tutmuş kalbinin üzerine koymuştu. Kalbi sanki ellerimin içindeydi. Kalp atışlarını hissederken onu uyandırmamaya dikkat ederek olduğum yerde dikkatle doğrulup yüzüne doğru eğildim.

Numara yapmıyordu. Uyuyordu. İlk defa onu gerçekten uyurken görüyordum. Normalde durduğu gibi sert görüntüsü yoktu. Sanki her an gülümseyecekmiş gibi bir görüntüsü vardı.

Jake ve Bloom'un yatakları boştu. Ayrıca mağaranın girişindeki kaya da kenara konulmuştu. Gezinmeye çıkmış olmalıydılar.

Geri kalan herkes uyuyordu.

Salver öylece uyurken onu izledim. Doyamıyordum ki izlemeye.

Sanki bir heykeldi. Bir kere görenlerin tekrar dönüp bakacağı bir heykel gibiydi. Etkileyici yüz hatları vardı. Kaşları kalındı. Çenesi uzun ve genişti. Bu onu daha erkeksi yapıyordu. Saçları her zamanki gibi formunda, parlaktı. Burnu kusursuzdu. Üst dudağı alt dudağına göre daha inceydi. Doğal bir şekilde kırmızı bir tonu vardı. Teni pürüzsüzdü. Kirpikleri uzundu.

Onu hiç bu kadar incelememiştim.

Bana bu zamana kadar söylediği her güzel şey aklıma gelince kendi kendime güldüm. İyiki girmişti hayatıma Salver. Başıma ne gelmiş olursa olsun bundan pişman değildim. İyiki o gün çiçek için ülkeden çıkmıştım. Yoksa hayatımda Salver diye bir adam olmazdı.

Ve beni anlayıp dinlemeden annemle yaşamaya devam ederdim.

Boğazımda bir yumru oluştu. Gözlerim dolarken geriye yaslandım. Sahi onlar acaba şuan ne yapıyordu? Annem beni silmişti ki hayatından. Eminim ki artık aklına bile gelmiyorumdur.

Gözlerim artık göremeyeceğim kadar yaşla dolunca burada daha fazla durursam ağlayacağımı ve herkesi uyandıracağımı düşündüm. Salver'a baktım. Hala aynı ifade ile uyuyordu.

Salver'ın eli gevşeyince yavaşça elimi çektim. Yavaşça ayağa kalktım. Yaram sızlamıştı ama dışarı çıkmak istiyordum.

Hızlı olmaya çalışarak kendimi dışarı attım. Durduğumuz yer çok güzeldi. Tamamen ağaçlar vardı. Ağaçların arasından güneş ışıkları giriyordu. Bu hoş görüntüye hayran kalmıştım.

Ağaçlardan destek alarak yürüdüm. Karnımı tutuyordum. Biraz acıyordu. Belki de birazı bile az kalırdı. Evet şuan dışarı çıkmam böyle gezmem yanlıştı ama orada durmamam gerekiyordu.

Daha fazla uzaklaşmamak için herhangi bir ağacın dibine oturdum.

Sırtımı ağaca yaslayıp bacaklarımı ileri doğru uzattım. Gözlerimi kapattım. Benim artık annem yoktu. Büyükannem yoktu. Bir tek Salver'ım vardı. Annem neden beni dinlememişti ki? Onun için bu kadar mı değersizdim? Belki de hep onların için fazlalık olmuştum. Çünkü ben altın elftim. Onlara ayak bağı olmuştum.

Yıllarca sırf farkedilmemem için annem eve bir kere bile misafir çağırmamıştı. Oysa ki annemin çok arkadaşı vardı. Yada genelde beni evde yalnız bırakmazlardı. Hem benim yüzümden ülkenin en ıssız yerinde yaşamışlardı. Ben onlara fazlalıktım. Onlara ayak bağı olmuştum. Bu yüzden kolay silmişlerdi beni.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin