2. BÖLÜM

11 0 0
                                    

medya- Eventually

keyifli okumalaaaar

Ölmüşken başka bir yere gitmek münkün müydü? İnsanlar öldüklerinde, bana olan gibi mı oluyordu? Yoksa ben insan bile değil miydim? Bu gibi bir sürü soru kafamda deli gibi dönüyordu. Sanırım Cehenneme gitmiştim. Cennete gideceğimi düşünmezdim, lâkin Cehennem de benim gibi iyimser biri için fazlaydı. Ben ortada kalan olmalıyım bence. Yok lan ben ne saçmalıyorum. Ama ne oldu?

Gözlerimi yavaşça araladım, yataktaydım. Yumuşacık bir yataktaydım. Eh en azından bir tık da olsa değerim bilinebilmiş diyerek kendimi avutabilirdim.

Usulca etrafıma baktım solumda duvar vardı lakin sağımda şömineye odun atan uzun saçlı bir kadın. Güzeldi gerçekten güzeldi.

Gözleri benimkiler kadar olmasa maviydi ve sarışındı. Eh benim saçlar kahverengi, ama olsun.

Odunları attıktan sonra, kafasını çevirip bana baktı. Hafifçe gülerek "uyanmışsın." Dedi. Gülümsemesi içimi ısıtırken yavaşça doğruldum, ya da doğrulmaya çalıştım fakat vücudumdaki acı yüzünden dudaklarımdan bir inilti kaçtı.

Kadının gülümsemesi hafifçe soldu "istersen şifacıyı çağırabilirim." Ağzımı açıp, konuşmak istedim. Lakin kurumuş dudaklarımı zor ayırdım.

Kadının sorusunu cevapsız bırakarak "S-su."

Dedim. Kadın etrafına baktı ve 2+1 olarak düşündüğüm bu evin bir odasına girdi, koşar adımlarla geri geldi, Elinde sürahiye benzettiğim şeyi tutuyordu. Bana doğru uzattı. Yavaş bir şekilde içtim.

Aman tanrım! Bana ne olmuştu? Sanki vücudumu 22 yıl kullanmamış gibiydim.

Bir dakika ne?

İçtiğim suyu geri püskürtüm. Kadın gözlerini açıp bana ne yapabileceğine bilmez bir ifade ile bakarken, ben sayıklamakla meşguldüm.

"Araba Alara Kaza!" başım ağrıyordu, bu üç kelimeden sonrası gelmiyordu. Kaza tabi ya! Kaza. Yoğun düşünceler altındayken, kadın seslendi. "Hey, hey sakin ol. Şimdi ne düşündüğünü bana şöyle ki sana yardım edebileyim." Demesiyle ona baktım

"Bana beni nasıl bulduğunu söyle." Dedim. Kadın, "meydan kısmında, çeşmenin önündeydin. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama yerde bayılmıştın. Kan içinde olduğun için, orda bırakmaya gönlüm el vermedi."

Bana yardımı dokunan kadına tebessüm ettim. Fakat aklımı dolduran fikirler vardı.

Eğer normal şartlarda olsak hastanede uyanmalıydım fakat burada, bu şekilde uyanmış olmam garipti. Yoksa, yoksa bize çarpan adam, suçu üzerine almamak için, meydana mı bıraktı? Ah doğru ya neden meydana bıraksın gizli bir yere koyar,

Tamam, O seçenek de elendi. Ee iyi de ne oldu o zaman bana? Neden buradayım? Daha önemlisi Alara neredeydi?

"Şey, istersen tanışabiliriz." Deyip ardından elini uzattı "Ben Belinda." Dedi. gülümsedim ve ardından "Daisy." Dedim. Elini tutacakken güçlü bir akım, ikimizi de bir yana savurdu.

Çektiğim acıyla yüzümü buruştururken, Belinda'nın da benden bir farkı yoktu. Yine de, benden hızlı davranıp kalktı, Yanıma geldiğinde ben de çoktan kalkmıştım. 

Belinda birden, "çok garip" dedi. Bakışlarımı ona çevirdiğimde ise, bir şeyi düşünür gibi bir hali vardı. "Ne çok garip?" Dedim. Eliyle beni işaret etti. "Sen." Dedi. "Normalde güneş ve ay gücüne sahip olan iki insan birbirine asla dokunamaz. Az önceki olan gibi " dedi.

"Eee" dedim. "Ben Güneş gücüne sahibim. Senin ise böyle bir uzaklaştırma için, Ay gücüne sahip olman gerek." Dedi ve devam etti.

"Ama şu ana kadar Ay güçlerinden birine  sahip olup beyaz giyinebilen, hadi onu geçtim gözleri mavi olan biri olamaz! bu imkansız bir şey." 

DaisyWhere stories live. Discover now