İnsan haddini ve duracağı yeri bilmeli.

173 18 2
                                    

Oktay odadan çıkınca gözü komidinin üzerindeki bardağa kaydı. Sonra üzerindeki kıyafetler geldi aklına. Değişmişlerdi. Kendini bir şeyler hatırlamak için zorladığında Nevin'in sözlerini anımsadı. "Az kaldı birazdan bitiyor.” İşte o zaman bazı şeyler yerine oturmaya başlamıştı. En azından öyle olmasını umut ediyordu. Halâ üşüyordu. Üstünü örttü ve ateşkes istiyorum diyen sözleri düşündü. Gerçekten bunu yapabileceklerinden emin değildi. Ne karar vereceği hakkında da hiçbir fikri yoktu. Başından beri hayata tutunmasının önceliği oğluydu. İlk önce sağlığını, sonra güvenliğini en sonunda da yanında olmasını sağlaması gerekiyordu. Minik bedeni gözünün önüne geldiğinde kokusunu içine çekip sarılmak istedi. Bunu yapabilmesi için de o kalpsizin insafa gelmesini bekleyemez di. Gözleri doldu burnunun direği sızladı. Aynı çatı altında yavrusunun özlemini çekiyordu. Öfkeyle su dolu bardağa baktı. Uzandı ve kapıya doğru attı. Acınacak haldeydi. Adamı parçalamak isterken bir bardağı kırmaktan acizdi. Uzun bir süre boş boş duvarı izledi. 

Bir karar vermesi gerekiyordu. Mantığı kaçmanın çözüm olmadığını söylüyordu. Gördüğü kabusta mantığıyla aynı fikirde olmalı ki elinin kolunun bağlı olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Ama o canavarın etrafında olmasına da tahammül edemiyordu. Nefreti okadar büyüktü ki her an katili olma yolunda ilerliyordu. Fırsatını bulsaydı şimdiye kadar belkide olacaktı. 

Şu saatten sonra mantığının mı yoksa aklının mı daha ağır bastığının  bir önemli yoktu. Önemli olan bir çıkış yol bulmasıydı. Bunu da zamanla bulacağına inanıyordu. Umudunun kendisini yarı yolda bırakmasına izin vermeyecekti. Bir süre üç maymunu oynamak gerekiyorsa oynayacaktı.

Bir karara vardığın da  yorgun bedeni daha fazla dayanamayıp uyuya kaldı. Gördüğü kabuslardan bir kaç kez uykusu bölünsede hemen geri dalıyordu.   

Her şeyin bir sonu vardı. Güneş aralık olan perdeden yüzüne vurmuş uyanmasına neden olmuştu. Kulağına gelen kuş sesleri belkide burayı yaşanılır kılan tek gerçekti. İstemeye istemeye yataktan kalktığında başının ağrısı gözlerine ve midesine vurmuştu. Koltuğun üzerine bırakılan hırkayı giydi. Nevin'e bunun için teşekkür etmesi gerekiyordu. Biraz fazla üzerine gittiğinin farkındaydı. Sonuçta oda emir kuluydu. Patronunun gazabından korkması hiç de şaşılacak bir durum değildi.

Oğlunu görmek istiyordu, bunun için de celladının teklifini kabul etmekten başka şansı yoktu. Elini yüzünü yıkadı ve kapıyı açtığında duvar gibi duran bir adamla burun buruna geldi. ”Birşey mi istiyorsunuz." diyen adama patronla konuşmak istiyorum." cevabını verip kapıyı kapattı. 

Beş dakika sonra odadan çıktığında ayakları isyan eder gibi titriyor boğazında bir el varmış ta nefes almasına engel oluyormuş gibi hissetti. Başka bir şansı yoktu ve bunu sürekli kendisine hatırlatma gereği hissediyordu. 

Salonda hoşnut olmayan bir ifadeyle genç adamın karşısındaydı. Gözü duvardaki saate kaydı. Öğle olmuştu. Bu kadar zaman uyuduğuna inanamıyordu. Yemek masasında sırtını sandalyeye dayayıp "Beni görmek istemişsin." diyen adama 'Şeytan görsün yüzünü.' demek istedi ama diline hakim olması gerektiğini söyleyen iç sesine kulak verip "Konuşmamız gerekiyor." diye belirtti.

Geç kalkan birtek Beyza değildi. Oktay'da uyanalı daha bir birkaç saat olmuştu. Canı bir şey yemek istemediği için önce ormanda biraz yürüyüş yaptı. Temiz hava zihnine ve uyuşmuş bedenini toparlamakta yardımcı olmuştu. Genç kadının için aynı şeyleri söyleyemeyecekti. Yüzüne baktığında gözlerinin altındaki şişlik dikkatini çekti. Tenide kül gibiydi. Bir süredir doğru düzgün yemekte yemiyordu.Geçirdiği hastalık bir kaç günde bedeninde belirgin bir şekilde yorgun bırakmıştı. Bunda payı oldukça fazlaydı. İstemsizce gözleri dudaklarında takılı kaldı. Bu da oturduğu yerde huzursuzca gerilmesine neden oldu. Aklından o geceyi çıkarması gerekiyordu. Karşısında kanlı canlı dururken bunu nasıl yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.  

EN ÇOK KİM YANDI?  2 (Acı Aşk.)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang