8. Bölüm - Tahmin Etmek

89 70 66
                                    

Bazen sadece kaybolduğunuz düşünürsünüz. Yolunuzdan sapmış bir vaziyette oradan oraya sürüklenir durursunuz. Sonra kaybolduğunuz yerde bir bir ışıklar yanmaya başlar. O ışıkları takip etmeye başlarsınız. Sizi bir yere götüreceğini düşünürsünüz. Öyle de olur zaten. Hayatınızın en mutlu dönemine, en güzel anlarınıza, en tatlı duygularınıza götürür sizi o ışıklı yol. Genellikle sonuç hep 1 kişi de olur. Bende durum böyle miydi pek çözemiyordum. Işıklar beni bir yere götürmüştü. Orada mutluydum. Hislerimi, duygularımı yaşıyordum. Sonra ise ışıklar söndü. Sahne ışığı tek bir kişiyi aydınlatır oldu. Onun yanına gitmek istedim. O da bana gelmek istedi. Sonra ise ışıklar tamamen gitti. Onu göremez oldum, hiçbir şeyi göremez oldum. Korku ve panikle aramaya başladım. Neyi aradığımı bilmiyordum bile. Işıklar asla geri gelmedi. O ışık asla geri gelmedi. Ben ise karanlıkta hapsoldum. Bir boşluğun içinde düştüm, düştüm ve yere çakıldım.

"Hava çok güzel dışarı çıkmak ister misin?"

"Fark etmez."

"Aynı cümleyi kurup durma, sabahtan beri aynı şeyleri tekrarlıyorsun."

"Fark etmez."

"Benimle dalga mı geçiyorsun?"

Burnuma gelen minik darbeyle kafamı çevirdim. Kuzenim olacak bu insan rahat nedir bilmez biri olup beni bunaltıyordu. Sabahtan beri sustuğu anların saniyelerini toplasak 60 saniyeyi geçemezdi bile.

"Selin kendini bu odaya kapatırsan çürüyüp gidersin hadi ya!"

"Odama kapalı değilim kendi içimde kapalı kaldım, çıkamıyorum."

"Bugün okula gitmemiştim ama işe bak felsefe hocası kuzenimin odasında beliriverdi. Kızım hadi kalk ya bak senin için buradayım gel bir şeyler yapalım."

"Gizem abla ama yorgunum."

"Başlarım yorgunluğuna sabahtan beri fark etmez deyip duruyorsun ondan yorulmuşsundur hadi kalk ayağa. Sanki yatalaksın."

Oflayıp puflayarak yataktan indiğimde koluma giren ablama sıkıca sarıldım. Düşmek istemiyordum.

"Abim evde mi?"

"Ne yapacaksın Sinan'ı?"

"Merdivenlerden o indirsin diyecektim."

"Dur çağırayım."

Beni yavaşça koltuğa oturtup odadan çıktığında terliğinin sesini duymak komik gelmişti. Kendi kendime gülerken içeriden duyduğum çığlıkla koltuğun kenarlarını sıkıca sarıldım. Ne olmuştu?

"Allah senin belanı vermesin bu ne yaa!!"

"Gizem onu ürkütüyorsun çekil şuradan."

"Sen bu hayvanı evin içinde nasıl salarsın, evde Selin var farkındasın değil mi?"

"Farkındayım ama bir şey olmaz. Selini görürse kaçar."

"Kaplumbağanın kaçma hızını artır o zaman. Ya da en iyi seçenek kaplumbağayı odadan çıkartmaman."

"Bağırmayı keser misin lütfen?"

"Tamam sustum."

"Ne oldu, niye Selin'in yanında değilsin?"

"Aşağıya ineceğiz merdivenleri senin indirmeni istedi."

"Geliyorum bekleyin."

"Tamam ama ellerini yıka o şeyin pisliğini bilemeyiz."

"Öncelikle Gizem vahşi doğada değiliz ki üzerinde hastalıklı bir şey olsun ikinci olarak o şey değil onun bir ismi var."

"Öyle mi neymiş ismi?"

TRİBÜN 1 - Ve GolWhere stories live. Discover now