9

23 3 6
                                    

Hastaneden sinirle çıktım. Otobüs durağına yürürken yine sinirliydim. Çünkü daha çalışmadan kovulmuştum!

Tam bi' kadının yanından geçip gidecekken bir anda kolumu tutup çığlık atmaya başlamıştı.

"Hanım efendi, iyi misiniz?" dedim telaşla. Kadın koluma daha çok sıkıp bağırmıştı.

"Hamileyim! Düşük riskim var!" dedi kadın dişlerini acıyla birbirine bastırıp bağırırken.

"Yardım edin! Birisi ambulans çağırsın!" diye bağırdım. Zaten herkes etrafımıza toplanmıştı. Beş dakika sonra hastaneden sedye geldiğinde kadını sedyeye almışlardı ama kadın kolumu bırakmıyordu. Ben de onunla gitmiştim bu yüzden.

Acile girdiğimizde kadın kolumu bırakmak zorunda kalmıştı. Ben de bekleme alanında beklemeye başladım. Umarım kadına bir şey olmazdı.

Ben beklerken birisi yanıma gelmişti. Kadınla alakalı bi' kaç soru sorup gitti.

Bir 10-15 dakika sonra önümde beliren gölgeyle kafamı kaldırıp yukarı bıraktım.

Fatih Rolas?

"Eşime o zor anında yardımcı olmuşsunuz. Teşekkür etmeye gelmiştim." dedi kesin bir dille. Şaşkınlıkla ayağa kalkıp elini sıktığımda Fatih Bey devam etmişti. "Size tahmin edemeyeceğiniz kadar minnettarım. Borçlandık size. Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?"

"Şey... Biliyorum pek yeri değil. Eşinizi görmeden önce zaten bu hastaneden çıkmıştım. İş görüşmesi için gelmiştim ve işe alındıktan sonra kovuldum sebepsiz yere..." Bahsetmek çok saçmaydı. Ama benim geleceğim bu hastaneye bağlıydı. "Doğu Rolas tarafından." Fatih Bey'in anında kaşları çatılırken daha dikkatli bakmıştı bana.

"Sen... O kız mısın?"

Eyvah! Ağzını eşek arıları soksun Çilde.

"Hangi kız?" dedim bilmezlikten gelerek. Gerçekten sıçtın sıvıyorsun Çilde.

"Benim İnstagram'a attığım postların altındaki sapık." Heh! İlk günden sapık damgasını da yemiştik. İlk gün bile sayılmazdı ya neyse.

"Şey... Tam olarak öyle değil. Ben sizin cerrahlığınıza hayranım." Fatih Bey düşünceli gözlerle bana bakıyordu. Sanırım gitsem daha iyi olacaktı. "Eşiniz umarım iyidir, iyi günler."

Arkamı dönüp acilin çıkış kapısına yürümeye başladım. Kapıdan çıkarken yanımdan geçen Doğu Rolas'la bir süre dikişmiştik. Uyuz.

💞🦋

"Oy ben seni yerim yerim." Kedimin ön patilerinden tutup sarıldığım sırada kapı çalmıştı. Annemse anahtarla açardı. Abimse gıcıklığına basmıştır ve yine anahtarla açar. Yabancı biriyse eğer anahtarı olmadığı için açamazdı ve ben kapıyı açtığım anda beni öldürürdü.

En iyisi Yoğurt'la oynamaya devam etmekti.

Zil ısrarla çalamaya devam ederken telefonuma da bildirim gelip duruyordu. En sonunda bildirimlere baktığımda Bitiren Şahıs'dan geldiğini gördüm.

Bitiren Şahıs2: Açsana kızım kapıyı.

Bitiren Şahıs2: Ağaç olduk.

Ben sanırım aklımı oynatıyordum.

Çilde İpar: Neden açayım kapıyı?

Bitiren Şahıs2: Kapıda bekliyorum çünkü gerizekalı.

Bitiren Şahıs2: Bu kapıyı beş saniye de açtın açtın. Açmazsan işi unut.

İş.

Kilit kelime.

Yoğurt'u yatağa fırlatıp odadan hızla çıktığımda ayak serçe parmağımı koridorda ki masaya çarpmıştım.

"Amına koyayım!"

"Yavaş gel!" diye bağıran Doğu Rolas'ın sesini duydum kapının dışından. Beş saniyen var diyen annemdi zaten.

Sürüne sürüne gidip kapıya açtığımda elinde çiçek ve çikolata tutan bir Doğu Rolas beklemediğim kesindi.

Ciddi miydi bu ya?

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Şey... Bunlar ne?" dedim elimle ağzımı kapatırken. Güldüm güleceğim yeminle.

"Abimin işleri! Al şu çiçeği." diyerek kucağıma çiçeği fırlatırcasına bıraktı ve telefonunu çıkarıp fotoğrafımı çekti.

"Hayırdır? Fotoğraf ne?"

"Abim çiçek aldığıma dair kanıt istedi."

Doğu Rolas kapıma kadar gelmişti.

"İçeri gel istersen." dedim kibarlıktan. Evet Çilde kibarlıktan. Kesinlikle iş kaçar diye değil!

"Yok. Hemen elime tutuşturulan kağıttaki fermanı okuyup gideceğim." dedi cebinden bir kağıt çıkarırken. "Sizden özür dilerim Çilde Hanım." Hanım'ı bastırarak söylemişti. "Size profesyonel bir şekilde yaklaşmadığım ve gününüz benim yüzümden harcandığı için. Eğer siz de isterseniz, benim yaptığım eşeklik yüzünden çoktan başlamış olacağınız ama başlayamadığınız işinize geri dönmenizi rica ediyoruz."

"Hmm," dedim. Kendimi ağırdan satabilirdim. "Çok yalvardın, kabul edeyim bari." Dememle Doğu'nun elinde tuttuğu kağıdı buruşturup kafama atması bir olmuştu.

"Kendini bir şey sanma. Fatih abimin sana minnetti olmasa ne beni senin kapına gönderirdi, ne de yaptığın sapıklığı unuturdu."

ABSANS AŞK | Yarı Texting Where stories live. Discover now