29

272 21 8
                                    

Mert'ten

Arabayı binanın önüne park etti. Gelmiştik fakat koltuğa çivilenmiştim sanki. Melih elini elimin üzerime koydu. " güzelim bu kadar gerilme. "

"Söylemesi kolay tabi. İnsan ister istemez stres oluyor. "
"Bak ben yanındayım. Gerilmene gerek yok. Gidicez tanışıcaksınız, yemek yiyicez sonrada seni odaya kaçırıcam zaten. "

Derin bir nefes alarak
"Tamam" dedim. "Hadi gidelim. "
Güler yanağımı öptü ve kapıyı açıp çıktı. Bende arkasından çıktım.

Melih yanıma gelerek elimi tuttu.
"Ne yapıyorsun? Ailen görücek. "
Omuz silkerek "görsünler, sevgilim değilmisin? " dedi.

"Uygun olmaz" bu dediğime sadece omuz silkti. Ellerimi ellerinden ne kadar ayırmaya çalışsamda ayıramadım.

Melih kapıyı çaldı. Biraz sonra adım sesleri geldi ve kapı açıldı. Karşımda melih'in annesi olduğunu düşündüğüm kadın sıcak bir gülümsemeyle bize bakıyordu. Kısa kahverengi saçları ve ela gözleriyle yaşını hiç göstermeyen güzel alımlı bir kadındı.

Eliyle içeriyi göstererek bizi içeriye buyur etti. Ayakkabılarımızı çıkarmak için melih ile ellerimiz bir süreliğine ayrılmıştı. Bir süreliğine diyorum çünkü içeriye geçer geçmez tekrardan elimi tuttu.

"Mutfağa geçin çocuklar karnımızı doyuralım ilk" melih annesinin dediği üzerine kendiyle beraber benide mutfağa yönlendirdi.

Mutfağa girince ister istemez etrafı inceledim. Mutfağa en çok beyaz renk hakimdi. Dolaplardan tutun yemek masasına hatta halıya kadar her şey beyazdı. Bence mutfakta beyaz ve açık renk çok kullanılmamalı. Yemek yaparken illaki bir yer kirlenir sonuçta.

Etrafa bakmaya devam ederken yeni farkettiğim masanın en başında oturmuş, kaşları çatılı bir şekilde ellerimize bakan adam ile ister istemez gerildim. Sanırım sadece annesi güzel karşılamıştı.

Melih babasına yakın olan tarafa benide yanına oturttu. Anneside melih'in karşısına geçti.
"Hadi çocuklar neyi bekliyorsunuz yiyin yemeğinizi. "

Kaşığımı alarak mercimek çorbasından bir kaşık aldım. Çok şükür ki sıcak değildi. Sıcak olsaydı ağzımı açarak çorbayı soğutmaya çalışırdım ki sanıyorum melih'in ve ailesinin görmek isteyeceği bir görüntü olmazdı.

"Mertcim ne seversin bilemedim o yüzden melih'in sevdiklerinden yaptım. " sofraya baktığıma mercimek çorbasının yanında kurufasulye ve pilav olduğunu gördüm. Bunları bende çok severdim.

"Bende bu yemekleri çok severim. Ayrıca el lezzetiniz bir harika" yalakalık yaptığımı düşünmeyin kadının cidden el lezzeti bir harikaydı.

Karşımdaki kadın içten bir tebessüm sunarak teşekkür etti. Bundan sonra hiç konuşmamıştık. Yemeklerimizi yedikten sonra melih ve babası salona geçmiş bende annesine sofrayı toplamada yardım etmiştim.

Son bulaşığıda durulayıp bezin üstüne koyduktan sonra masayı silen kadına baktım. Masayı silmeyi bitirdikten sonra bezi yıkadı ve bana mahçup bir ifadeyle baktı.
"Ben hallederdim oğlum boşuna yordun kendini. "

"Olurmu hiç öyle şey? Siz o kadar şey hazırlamışsınız yardım etmesem içim rahat etmezdi benim. Hem fena mı oldu işte hemencecik bitirdik. "

Dediğime gülerek yanaklarımı sıktı.
"Bizim keratayı bırakıp seni mi oğlum olarak alsam acaba? Hem tatlı dilli hem yardımsever." bu dediği ile utanarak başımı eğdim. Utandığımı anlayan kadın gülerek bir kez daha sıktı yanaklarımı.

"Bizim keratada yoktur öyle huylar. Anca belaya bulaşsın o. " sinirli söylenmesine gülerek "ben onu beladan uzak tutarım merak etmeyin siz"

"Bizim oğlanı anca sen adam edersin gibi zaten. Birde sizli bizli konuşmayalım. Sevda teyze de sen bana. "

MAHALLE ABİSİWhere stories live. Discover now