14

404 67 66
                                    

"evet, geldim işte."

gruptaki konuşmalardan sonra yuuji'yi kıramayıp odasına gelmişti megumi. yatağında uzanmış telefonuna hararetli hararetli bir şeyler yazan çocuk kapıya dönüp onu gördüğünde eliyle 'bir saniye' der gibi bir hareket yaptı, sonra da yazmayı bitirip telefonu kapattı. megumi de sakince odanın ortasındaki sandalyeye oturmuştu ki bu diğer oğlanı çok sinir etti çünkü yanına oturmasını istemişti.

"yuuji, iyi misin? daldın." kaşlarını da çatmıştı, artık gojo'nun attığı kediye benzeyen o sanki, diye düşündü.

"iyiyim, aşk böyle yapıyor işte insanı. sen bilmezsin." dedi ironik bir sesle yuuji.

"şimdi de aşk mı oldu?"

"lafın gelişi dedim." deyip omuz silkti yuuji, sonra yatağında yatar pozisyona geçmiş ve peluşuna sarılmıştı. bu beyaz köpeği megumi'den çalmıştı ki siyah saçlı oğlan peluşları konusunda, itiraf etmese de gojo aldığından, fazla korumacıydı. yuuji onun için bir istisnaydı, her konuda olduğu gibi. gerçi kendisi bunun pek farkında olmayabilirdi.

megumi daha çok küçükken geceleri uyumakta zorluk çeken bir çocuktu. küçük bir çocuk için alışıldığın dışı olan bu durum satoru'yu endişelendirdiğinden çocuğu pedagoglara da götürmüştü ancak bir süre sonra megumi'nin ilgi eksikliği çektiğini fark etti. kendisine hâlâ bir yabancı gibi temkinli yaklaşan küçük çocuğa gece onunla uyumayı teklif edip yanlışlıkla onu kendisinden iyice uzaklaştırmak istemiyordu beyaz saçlı adam. kendi kendine ona oyuncak almak gibi bir çözüm buldu, gittiği pedagogların da etkisiyle çocuğun problemi yavaş yavaş geçmişti ve o oyuncaklar dünyada en sevdiği şeyler olmuştu.

bir gün dedesi ölünce yurda gelen bu yeni çocuk megumi için her şeyi değiştirmişti. satoru, onu gördüğü anda nasıl ışıl ışıl bir çocuk olduğunu anladığından iki gencin odasının yan yana olmasını sağlamıştı. megumi'nin hayatında o ve daha sonra şehir dışından okumaya gelen genç kız gibi insanların olması satoru'yu rahatlatmıştı. genç çocuk her ne kadar belli etmese de bu ikiliyi çok sevmiş, hemen kabuğunu kırmaya başlamıştı. kısa süre sonra yuuji, en büyük zaafı hâline gelmiş ve oyuncaklarını almasına bile izin vermişti.

"neden gülümsüyorsun?" yuuji, bir süre sessiz kalıp yüzünde bir tebessümle onu seyreden çocuğun bunu sorduğu anda gülümsemeyi keseceğini bilse de kalbi daha fazla dayanmadığından sormak zorunda kalmıştı. beklediği gibi de oldu, siyah saçlı çocuğun yüzündeki tebessüm ışık hızıyla silindi. birazdan gülümsediğini inkar edeceğini de bilen çocuk kendi kendine güldü.

"şirin gözüktün gözüme."

"ney?" yuuji bağırmıştı, sonra neden böyle sözler söylemediğini bir kez daha hatırladı megumi.

"neden bağırıyorsun?"

"çünkü bana güzel bir şey dedin?" dedi hâlâ yüksek perdeden konuşan yuuji. sandalyeyle birlikte yatağın başına gitmiş olan megumi, eliyle çocuğun ağzını kapattı. bunu yaparken üstüne doğru eğildiğinden yüzleri birbirine yaklaşmıştı. insanı içine çeken koyu renk gözlerini de karşısındakilere diktiğinde diğer oğlanda nasıl bir etki yarattığını fark etmemiş gibiydi.

"bağırmana gerek yok. bağırırsan bir daha demem." megumi bir bebekle konuşur gibi heceleyerek söylemişti bunu. kocaman açtığı gözlerini ona diken çocuktan bir tepki gelmediğinde endişelendi ve elini çekti hemen. kulaklarına kadar kıpkırmızı olmuş bir yüzle karşılaşmayı beklemiyordu. onun yüzündeki şaşkınlığı fark eden yuuji, bu hâlini gizlemek için hızla ayağa fırladı.

"ben acıktım, sen acıkmadın mı? ne yesek ki?"

"bilmem, ne yiyelim? var mı aklında bir şey?" megumi'nin sorusu üstüne yavaşça ona döndü yuuji.

"var." deme gafletine düştü ona bakarken yuuji, daha sonra siyah saçlı çocuğun cevap beklediğini fark edince toparlamak zorunda kaldı. "kfc'ye mi gitsek?"

"olur."

satoru
çocuklarımmmm
nerdesinizzzzzz

megumi
yemeğe gidiyoruz

satoru
nobara?

megumi
o zenin-san
pardon maki-sanla

satoru
nereye gidiyorsunuzzz
MEGUMI BEN BAYILDIM BENLE NİYE İLGİKENMEDİN

megumi
numara yaptığını biliyorum çünkü

yuuji
HOJOMM
SİZ DE GELİN MÜSAİTSENİZ

satoru
müsaitim canım nereye gidiyorsunuz

yuuji
kfc

satoru
müsait değilim

yuuji
nasıl ya

satoru
işim çıktı
siz de gitmeyin bence gerek yok sağlıksız
ben yemek gönderirim size

yuuji
ama canım çekttiiiiiiiiii

satoru
iyi ne diyim 🥲

megumi
sözünü tutacaksın dimi

satoru
tutarım BABACIM

megumi
offf

yuuji
ya ama hojom hile yapmayın ya
ben de derim baba nolmuş

satoru
olmaz sen ilk nanamiye dedin sayılmaz

yuuji
😭😭😭
of

megumi, telefondan başını kaldırıp yanında yürüyen çocuğa döndü. konuşmaya başlamadan önce telefonunu arka cebine koydu. bakışları üstünde hisseden çocuk da ona dönmüştü, zaten uzun zamandır ilk defa bu kadar sessiz duruyordu. megumi'nin bir şey diyeceğini anladığından sessizce beklemeye başlamıştı.

"tamam gojo'ya sormayacağım ama anlamadığım bir şey var; benim bir sonuca ulaşamayacağımı düşünüyorsun, ona sormama izin vermiyorsun ve kendin açıklamak niyetinde de değilsin. ben bu durumda ne yapabilirim?" sorusunun üstüne şaşırılacak bir şekilde sessiz kaldı yanındaki oğlan.

"bilmiyorum, haklısın sanırım." diyebildi sonunda. "ben de ne yapacağımı çok bilmiyorum."

"bak, duygular hakkında konuşmak ve anlamak benim için hep zor oldu. bu yüzden seni sinirlendirdiğim için özür dilerim. anlamak için elimden geleni yaparım çünkü sana değer veriyorum. belki diğer herkesten daha çok..." sona doğru sesi kısıklaştırmıştı siyah saçlı oğlanın. öteki, ona dönüp şaşkınlıkla karışık yumuşamış bakışlarla bakmaya başladığında iyice utanıp bakışlarını kaçırdı.

"ben de aşırı tepki verdiğim için özür dilerim. sen de benim için en değerli insansın. bu yüzden bir şeyleri mahvetmekten korkuyorum. normalde öyle değilim ama korkakça davranıyorum sanırım, değil mi?" hafifçe güldü çocuk. "tamam, geziden sonra koşullar ne olursa olsun sana her şeyi söyleyeceğim. söz."

sanki caddeyi aydınlatan sokak lambası değil de onun gülüşüymüş gibi hissetti megumi.

aklımda bu evrenden tamamen bağımsız bir inuokko kurgusu var, nihilist bitince yayımlamayı düşünüyorum sever misinizz

sapphire stones | itafushiWhere stories live. Discover now