🍷

25 4 17
                                    

-merhaba

Elindeki viski bardağıyla o kadar süredir oynuyordu ki, içindeki kocaman buzun eridiğini yeni fark etmişti. Bardağı kafasına dikip barmene geri uzattı. O söylemeden istediği anlaşılacak kadar uzun süredir buradaydı.

Uzun zamanın aksine iyiydi. Mutluydu. İşleri her zamankinden düzgün gidiyordu. Hatta yeni terfi almıştı. Bu haberi çok yakın arkadaşlarıyla verdiği küçük bir partiyle kutlamıştı. Sevgilisi de oradaydı.

Sevgilisiyle birinci yılları dolmak üzereydi. Hayatı boyunca tanıştığı en iyi adamın o olduğunu düşündü. Bir ilişkiden beklediği her şeye sahipti. Bir erkekten beklediği her şeye sahipti.

Chaerin mutluydu.

Yine de içinden bir ses ona bu akşam buraya gelmesini söylemişti.

Canı çekmemişti. Chaerinin canı beyaz şarap dışında bir şey çekmezdi. İçki konusunda pek zevki yoktu. Sevgilisinin gurmeliğine kanıp arada sırada yeni şeyler deniyor, hiçbirini beyaz şarabı sevdiği kadar sevemiyordu.

Beyaz şarap sevdasına rağmen saatlerdir içtiği viskinin sebebi ise sadece birkaç sandalye yanında oturuyordu.

Barmen ve ikisi dışında mekan boş denilebilirdi. Oturdukları barın üstünden çıkan loş sarı ışık, kahverengi ile donatılmış ve kalan bütün ışıkları kapatılmış mekanda dikkat çeken tek şeydi.

En azından herhangi biri için.

Çünkü çocuğun dikkatini parlayan ışık değil, Chaerinin saçları çekmişti.

Onunla geçirdiği zamanlar belinden ayrılmayan gür saçları, şimdi çene hizasına kadar kısaltılmıştı. Ne zamandır böyle diye düşündü Jeno ona bakmamaya çalışarak.

Makyajı da değişmişti. Eskiden yaptığı gibi ufak dokunuşların aksine gözle görülür, ağır bir makyaj vardı yüzünde.

O, çok değişmişti. Jeno, artık onun gibi birinin Chaerin için hiçbir anlam ifade etmediğini biliyordu.

Eninde sonunda onu unuturum diye düşündü. Başkasıyla tanışırdı. Tanışsa bile bir anlam ifade etmeyeceğini biliyordu.

Jeno biliyordu, o kadar da iyi bir insan değildi. Fazla düşünmezdi. Chaerinle beraberken de iyilermiş gibi yaparlardı. Onların aşk dedikleri şey buydu.

Jeno, onu silecekti. Çünkü Chaerinle göz göze bile gelse ona tutunacağını biliyordu. Numarasını silecekti, kendini kandırarak yapacaktı bunu.

Olamazlardı. Böyle bir ilişki olmamalıydı.

-hoşça kal

Chaerin, önüne yeni konan viskiyi eline aldı. Bardağın dibini incelerken hafifçe sallıyor, bu hareket artık uyumuş beynini iyice mayıştırıyordu. Bardağı biraz yanına bırakıp kafasını tezgaha dayadı. Gözlerini kapattı.

Olan biten bütün güzel şeylere rağmen kapkaranlık zihninin içinde beliren tek şey Jeno olmuştu. Ondan her gün her gün aynı bahaneleri duymanın getirdiği bıkkınlık hissi vücudunu yeniden sarmıştı.

Zamanla birbirlerine karşı fazlaca umursamaz olmuşlardı. Ve Chaerin biliyordu ki artık onun gibi biri Jeno için hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Chaerin, aslında Jenonun nasıl biri olduğunu çok iyi biliyordu. Onu yalanları ardından görebilecek kadar fazla kalmıştı yanında. Masum görüntüsüne nazaran onun arkasından çevirdiği her şeyden haberi vardı.

Jeno, düşündü. Evlenmeye yakın bile değillerdi. Neyin aşkından bahsediyordu ki? Chaerinin onun için sadece, hayatına girmiş diğer bütün kadınlar gibi, bir oyuncak olduğunu düşündü.

Bütün gece içmişti. Sabahına içindeki her şeyi kusacağını biliyordu. Viskisi, anıları, hala kenarda köşede, bir ihtimal sakladığı fotoğrafları...

Zaten Chaerin eninde sonunda başkasını sevecekti.

-elveda

Jeno, biten bardağını hafif bir gülümseme ile barmene uzattı. Hesabını, ve anlık içgüdü ile Chaerinin de hesabını ödedikten sonra bardan ayrıldı.

Ellerini siyah kabanının içine sokup sola dönerek karanlık sokakta yürümeye başladı. Normalin aksine sokak lambaları yanmıyordu.

Eskiden buraya ne çok gelirlerdi diye düşündü. O zamanlar kaban giyeceği söylense kahkahalarla gülerdi. Deri ceketini bırakması gerekecek kadar büyüyebileceğini hiç düşünmemişti.

Ne kadar çocuk olduğunu hatırlayıp güldü kendi kendine. Arkasına dönüp baktığında hatadan başka bir şey göremiyordu. Mutlu olduğunu hissettiği tek şeyi de kendi elleriyle parçalamıştı.

Bu onu büyütmüştü. Chaerin onu büyütmüştü. Gözlerini açmıştı, fark ettirmişti. Hayatta hiçbir şey toz pembe değildi. Ya da kalıcı.

Biraz daha düşününce, bir şeyler kalıcı olabilir dedi kendi kendine. Chaerin gitmişti. Yoktu. Kalmamıştı. Birkaç dakika önce sadece birkaç adım ötesine oturan da Chaerin değildi.

O artık saçları kısalmış, makyajı değişmiş, yine de fazla içtiğinde bastıran uykusuna engel olamayan bir kadındı. İçinde Jenonun Cherrysinden tek bir parça kalmadığına emindi.

Chaerin, kafasına dokunan barmen sayesinde açtı gözlerini. Kapattıklarını öğrendiğinde özür dileyip cüzdanına uzandı. Hesabın ödendiğini öğrendiğinde ise anlamak için birkaç dakika düşünmesi gerekti.

Bardan ayrılıp sağa döndü. Omuzlarındaki şala sıkıca sarılmıştı. Tam o anda Jenonun orada olduğunu hatırlayıp gözlerini açtı.

Chaerin, bunu eskiden de çok yapardı. Havayı adla tahmin edemez, gün sonunda eve Jenonun deri ceketiyle dönerdi. Gülümsedi.

Canından çok sevdiği ceketini bir tek Chaerin giyebilirdi. Onun kokusu dışında bir koku karışmasına asla izin vermezdi.

Chaerin düşündü. Jeno iğrenç biriydi. Ama az önce birkaç adım yanında oturan Jeno nasıldı? Hala yaptıklarının sonucunu fark edemeyen küçük bir erkek çocuğu muydu? Yoksa düşünebilecek kadar büyümüş müydü?

Chaerin, hep olmaktan korktuğu konumdaydı. Jenonun geleceği olamamıştı, önünü açmıştı. Onu kendine getirmişti ve her zaman hayırlayacağı bir hayat dersi olmuştu.

Aklına gelmektense yanında olmak daha iyi olurdu diye düşündü gözünden bir damla yaş düşerken. Buna rağmen gülümsüyordu.

Onu neden özleyip durduğunu anlayamadı. Kendine daha sıkı sarılıp yürümeye devam etti.

Seneler önce bu barda beyaz şarap sipariş ettiği için onunla dalga geçen ve onu viskiye alıştırmaya başlayan çocuk, seneler sonra aynı bardan ondan birkaç dakika önce çıkan bir adamdan ibaretti artık.

Sonuçta ikisi de karşısındaki için hiçbir anlam ifade etmediğini biliyordu.

...

Bu şarkıyı dinledikçe sürekli kafamda senaryolar kuruyordum, anlamını öğrendikten sonra bu daha da fazlalaştı ve ben bu şarkıyı favori ikilime armağan etmek istedim,,
luvuall<3

Erase / Lee JenoWhere stories live. Discover now