16

513 60 11
                                    

Bol bol yorum istiyorum...

....

Doğum gününe yarım saat vardı.

Kendisinden iki yaş büyük üvey ablası ve diğer üvey kız kardeşi yüzünden uyuyamamıştı.

Etrafta koşuşturup doğum günü için yapılan hazırlıklara bakılmış, küçük varis kendisine kaşlarını çatarak bakan yaşlı aşçılarına şirin bir gülümseme sunarak pastasının kremasına bakmayı ihmal etmemişti. Eh sonraysa kaçmak durumunda kalmıştı her ne kadar yaşlı aşçıları kendisine gülümsemiş olsa bile.

Ablası biraz daha sessiz olmasını istedi. Annesi ve babası uyuyordu, onları uyandırmak istedikleri en son şey bile değildi. Sonuçta onlara yakalanırlarsa sonları odalarına gitmek, uyumak olurdu. Oysa iki kız, varise ilk hediyelerini veren kişiler olmak istiyordu.

"Yarım saat kaldı," diye mırıldandı ablası büyük, ihtişamlı saatte gözlerini gezdirirken.

"Uykum var." Minho gözlerini ovuşturarak homurdandı. Onlara uymak istemiyordu ama eğlendiğini görmezden gelemezdi. Eğlenmek, uyumaktan daha güzeldi.

"Yarım saat daha dayanın." Varisin elini tuttu, yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi ve büyük kütüphanelerine doğru koşmaya başladı. Kimse oraya bakmazdı, bu yakalanmalarını ertelerdi.

Tabii kız kardeşinin dizlerinin üstüne düşüp derin derin nefesler alması ve karşılarına çıkan komutanın oğlu yüzünden durmak zorununda kalmışlardı.

"Jia," diyerek kız kardeşinin önünde diz çöktü varis. Hasta olan kız kardeşlerini bu kadar çok koşturmanın doğru olmayacağını söylemişti fakat dinleyen kimdi ki?

"İyi misin?"

Kafasını salladı küçük kız. Elini kalbinin üzerine koydu, derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. "Sadece kalbim.. ah lanet."

"Ne diye koşturup duruyorsunuz etrafta?" Sinir bozucu bir şekilde konuşan Jisung'un yanlarına gelmesi ile kafasını çevirip ona baktı Minho.

"Sadece eğleniyoruz Jisung, bizi şikayet etme."

Gözlerini kapatıp derin bir iç çekti Jisung, bu duruma düşmekten neftet ediyordu. Onlarla birlikte kendi başı yanıyordu sürekli ki bundan çokta pişman değildi.

"Seni şikayet etmeyeceğim." Gözlerini açtığı gibi konuşan Jisung'a karşılık gülmeden edemedi varisin ablası.

"Bizi şikayet ettiğinde onunda başı yanacak Jisung, biraz düşün. Gerçi senin gibiler düşünmekten değil, kavgadan anlar. Unutmuşum."

Senin gibiler... Aşağılıyordu onu, herkes farkındaydı bunun fakat kimse komutanın oğlunun tarafında olup onu savunmazdı.

Yumruklarını sıktı Jisung. "Burada ne yapıyorsunuz Minho?"

Ensesini kaşıdı varis. Ablası ile en yakın arkadaşının arasında olanlar onu geriyordu, kimi savunması gerektiğini şaşırıyordu.

"Jiho'nun kütüphanede bizi beklediğini söyledi, oraya gideceğiz. Gelmek ister misin Jisung?"

Ablasının homurdandığını duydu, Jisung'u sevmiyordu o. Jisung, Minjun'a kısa bir bakış attı; kendisini istemediği her halinden belli olan bu kızla hiçbir yere gitmezdi, sonunda varis olsa bile.

"Jia'yı odasına götüreceğim."

"Ne, hayır!" Kafasını iki yanına salladı küçük kız. "O zaman abimin doğum gününü ilk kutlayan olamam. Hediyesini kütüphaneye sakladım."

Twisty/ BangİnhoWhere stories live. Discover now