Bölüm-1

191 9 1
                                    

Arkadaşlar kitabı pek ciddiye almayın aldan fici kalmadığı için kendime yazmıştım arada okurum diye. Yani umarım beğenirsiniz ne diyim akdhwkdh. Şarkıyla okuyun bu arada her şey daha anlamlı olucak inanın.

İyi okumalarrr

Ben Alican Sabunsoy. Türkiye'nin en ünlü restoranlarından birinin sahibiyim. Hayatım tam olarak mükemmel ilerliyor. 2 yıllık bir kız arkadaşım var bu gidişle evlenicez gibi duruyor, ailemle de aram iyi bu arada. Her şey mükemmel olduğuna göre hayatımın içine sıçıcak kişi artık ortaya çıkabilir. Zaten her şey böyle ilerlerken ilerde bir şeylerin bunu mahvedeceğini bildiğim için arada kendime hatırlatıyorum "Oğlum Alican çok heveslenme bak kursağında kalır." diye. Neyse çok boş yaptım gelin size her şeyi en başından anlatıyım.

Yine mükemmel bir güne gözümü açtığımı sanıyordum. Duş aldım, kahvemi içtim, kız arkadaşımın üstünü örtüp yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra iş için otoparka doğru ilerledim. Arabada tam olarak moodu yakalamak için Arctic Monkeys'ten R U Mine' ı da açtım. Söyleye söyleye restoranın önüne geldim.

Hah işte her bok burda başladı. Restoranın karşısında uzun zamandır bir inşaat vardı ne olduğunu bir türlü öğrenememiştim ama çokta umrumda değildi açıkçası sonuçta bir İtalyan köylüsü gelip tam karşıma restoran açmayacaktı ya.

Şom ağzımı sikiyim.

Tamam bir şeyler kötü gidicekti biliyordum da bu kadarını beklemiyordum, her seferinde daha kötü ne olabilir ki diyorum her seferinde de daha kötüsü oluyor. Artık kötü lafını hayatımdan çıkarıp bir daha kullanmamaya yemin falan mı etsem acaba. Çünkü yok yani bu gidişle her mutlu olduğumda "Allah'ım lütfen bu sefer cok kötü olmasın belam" diye dua edip ağlamam falan gerekiyor. (Nasıl bu kadar boş yapmayı becerip insanları deli edebiliyorum acaba)

Gördüğüm binayla -bina demeye bin şahit bu arada- şok olup arabayı yıllardır sanki orda yokmuş gibi restoranımın önündeki elinde tavuk tutan karpuzlu don giymiş göbekli dayı heykeline çarpmam bir oldu. Geçirdiğim şoku 1-2 dakika atlatamadım. En az benimki kadar büyük bir binanın -evet hala bina demeye bin şahit- üstündeki kocaman harflerle yazılmış Danilo Zanna yazısıyla bir süre bakıştık galiba aramızda bir çekim olmuştu nasıl anlatsam böyle onu ordan çıkarıp harflerin her birini tek tek klozete sokup, üstünde zıplayıp, üzerinden binlerce kez arabamla geçtikten sonra taş firınıma atıp, ateşe verip o ateşle de bir güzel kavurmalı kaşarlı pide yapıp yemek istiyordum. Evet evet aramızda tam olarak böyle bir çekim vardı.

Ben hala hayatımın aşkı olan Danilo Zanna yazısıyla bakışırken (Yazardan: Bu arada gençler burda danilo Zanna yazısına hayatımın aşkı diyor daniloya aşık falan değil. Tassak geçmek için öyle diyor) kapının önündeki güvenlikler benim tarafıma koşmasıyla birazcık olsa da kendime geldim ve çıkardığım rezilliğe bakmak için arabadan indim. Güvenliklerin de ödü kopmuştu sanki 1 metre bir heykele çarpmamışım da mekana bodozlama girmişim gibi davranıyorlardı. İçlerinden birisi bana kesin aşık o yüzdendi çıkardıkları bu hengâme. Bir şeyimin olmadığına inandırmak için 4 meleğe kadar yemin ettikten sonra arabama baktım çok da bir şey olmamıştı ama asıl kalbimdeki bu acı o mükemmel heykelimin paramparça olmuş olmasıydı. Ah ah neler yaşadık seninle karpuz donlu Ercüment. Oysa karpuzlu donunu kendi ellerimel çizip boyamıştım. Demek ki herkes öldürür sevdiğini. Affet lütfen beni, söz yarın sana güzel bir mezar kazıcam.

Ben içeriye girdim ve hala her şeyin bana yapılmış mükemmel bir şaka olduğunu düşünüyordum. Güzel teorimi kanıtlamak için direkt müdürün odasına gittim -bunu da hiç sevmiyorum bu arada işime yarıyor o yüzden kovmuyorum- kapıyı çalmadan beni aldatan karımı yakalamışım gibi bir hışımla içeri girdim. Tırsak Cenk'in ödü bokuna karışmıştı hemen oturduğu yerden kalkmış içinde bin bir türlü porno izlediğini bildiğim bilgisayarını da kapatmayı ihmal etmemişti.

"Bu karşıdaki bina bozuntusu bana yaptığınız bir şaka değil mi canım?" Dedim. Salak kekelemeye bile başlamıştı ne cesur çalışanlarım vardı ama değil mi? Kapıyı çalmadan birazcık (🤏) hızlı açtım diye altına işemediği kalmıştı.

"Alican Bey ben de size onun haberini vericektim ama sabah 5 kez aramama rağmen açmadığınız için gelince görürsünüz diye düşündüm"

"Haa sen sabah o yüzden beni o kadar aradın bende beni çok düşündüğün için alarm niyetine beni uyandırmak amacıyla arıyorsun sandım." Dedim ve birden bağırdım "NE KARŞIDAKİ MEKAN BANA BİR ŞAKA DEĞİL MİYDİ? GERÇEK Mİ? CİDDEN O SAÇMA SALAK İÇİNDE BİN BİR TÜRLÜ TORPİLİN DÖNDÜĞÜ PROGRAMDA JÜRİ OLAN SIRF TİPİ BİRAZ DÜZGÜN VE TÜRKÇEYİ KATLETMESİYLE ÜNLENEN DANİLO ZANNA SANKİ ÜLKE DE BAŞKA ŞEHİR YA DA KOSKOCA ISTANBUL'DA BAŞKA YER KALMAMIŞ GİBİ BENİM MEKANIMIN KARŞISINA MEKAN MI AÇTI? VE BU BANA YAPTIĞINIZ BİR ŞAKA DEĞİL Mİ? Dedim.

"Alican Bey ben özür dilerim yani bizde neden restoran açmak için burayı seçtiğini bilmiyoruz. Siz isterseniz odanıza geçin ben Aysel'e size bir kahve yapmasını söylerim biraz sakinleştikten sonra ne yapacağımıza karar veririz." Demişti hah işte bu halini seviyordum Cenk'in. Götü tutuşunca hızlı düşünüp mantıklı yollar bulabiliyordu.

" Kahve varsa tamam."

"Söyle o yanık platin saçlı Nike pro tayta biraz çabuk olsun tahammül seviyem her geçen saniye azalıyor." Dedim ve odama çıkmak için asansörün önüne geldim. Baş aşçım kendimden sonra hayatımdaki en sevdiğim kişi olan mükemmel arkadaşım Cemre de asansör için yanımda durdu.

" Alican arka taraftan geldin değil mi bugün?" Dedi e tabi o ananaslı pizzanın karşımda mekan açtığını görüp böyle sakin olmama şaşırmıştı. Ama işin ucunda kahve vardı şuan sadece onu düşünüyordum o yuzdendi bu sakinliğim.

"Gördüm Cemre gördüm merak etme kahve içicem o yüzden sakinim. Kahvem bitsin beraber yakmaya gideriz karşıdaki bina bozuntusunu." Dedim ve gülmeye başlamasıyla asansörün gelmesi bir oldu. Gerçekten beynim sadece içiceğim kahvedeydi.

Asklarim bu bölüm bu kadar yeter ilk bölüm için adam olana çok bile. Hadi iyi çıldırmalar çünkü bir ay sonra yb gelicek. Hepinizi öptüm.

Bu arada kısa çizgi (-) varsa Alican konuşuyor. Parantez [()] varsa ben konuşuyorum hadi öptüm tekrar.

I Told The Stars About YouOnde as histórias ganham vida. Descobre agora