4.1-Şarkı Söyle-

1.7K 130 77
                                    

Ormandaki Avcı'nın kırk birinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

"Sana çok kızacak biliyorsun değil mi?" dedi Matthew. Umursamadan Gloria'nın verdiği bez parçasını elime sardım. Derin bir yara açmıştım. Bir an önce uyanması için bir bardak dolusu kan çıkmıştı vücudumdan.

"İyi misin?" diye sordu Gloria. Başımı salladım. Bir anda kan kaybettiğim için başım dönüyordu ama iyiydim.

"Salver?" diye fısıldadım yüzüne düşen siyah saçlarını geriye atarken. Anlamadığım birşey mırıldandı. Ve yavaşça gözlerini açtı.

"Çok şükür uyandı!" dedi Matthew heyecanla. Salver kaşlarını çatıp bana baktı. Elini kaldırıp yanağıma koydu.
"Senin tenin niye solgun?" Birşey diyecektim ki bakışları elime kaydı. Hızla olduğu yerde doğruldu.

"Biz gidelim bence Gloria." diyerek Matthew ve Gloria yanımızdan ayrılıp bizi yalnız bıraktı.

"Buraya ne oldu?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. "Büyük birşey değil." diyebildim ama inanacak mıydı? Kesinlikle hayır.

Etrafı süzdü. Dibinde birkaç damla kan olan bardağı gördü. Sonrasında Matthew'in kanlı kılıcını gördü.

"Yapmamış ol Veronica."
"Senin uyanman için yaptım." Ofladı. "Ben saçının teline zarar gelmesini istemezken sen benim için elini kestin değil mi?" Kaşlarımı çattım. "Sana iyilik yaptım Salver! Neden bana kızıyorsun?" diye bağırdım.

"Özür dilerim ama lütfen bir daha yapma. Fazla aksın diye sen bayağı derin de kesmişsindir şimdi." Ellerimi göğsümde birleştirip mağaranın duvarına yaslandım. Salver dışında her yere bakmaya başladım.
"İyi bir daha yardım etmem sana." dedim çıkabilecek en sert sesimle.
"Veronica?"
"Öl, geber Salver!"
"Sana ölüyorum zaten yetmez mi?" diyerek başını dizime koydu. Gözlerini kapatıp uyku numarası yaptı.
"Ne yapıyorsun Salver?"
"Ne yapıyor gibi görünüyorum?" dedi hala gözleri kapalıyken. Gülümsedim.
"Uyuyor gibi gözüküyorsun."
"Zaten uyuyorum."

Gülerek saçlarını okşamaya başladım. Siyah saçları her zaman her koşulda kusursuz olmak zorunda mıydı?

Ellerim yüzünde gezinmeye başladı. Önce gözlerine dokundum. Uzun kirpikleri parmaklarımı gıdıklamıştı. Gülümseyerek dizimdeki şahesere baktım. İnce, şekilli burnunun ucuna dokundum. Gülümsedi.

Baş parmağım ile yanağını okşadım. Saraylardaki kusursuz heykellere benziyordu. Sanki en ufak darbede parçalara ayrılacak gibiydi. Salver Honaker. Enkaz altındaki yaralı bir kızı iyileştiren adam. Savunmasız beni koruyup kollayan adam. Ruhumun ilacı, kalbimin sesi olan adam.

Parmaklarımın uçlarıyla dudağının kenarına dokundum. Başını hafifçe yana yatırıp işaret parmağıma küçük ve nahif bir öpücük kondurdu. Kalbim hızlı atarken Salver güldü. "Seni heyecanlandırıyor muyum?"

Kıkırdadım.

Gözlerini açıp olduğu yerde doğruldu. Üzerime doğru eğildi.
"Cevap vermedin?" Somurttum. En son Salver'a trip atıyordum ben.

"Cevap vermek zorunda mıyım?" Güldü. "Trip mi atıyorsun?" Cevap vermedin. İri, kemikli parmaklarını çenemin altında hissettim. Küçük dokunuşlarla tekrardan kalbimi hızlandırdı. "Trip yiyecek adam mıyım ben ya?" Omuz silktim. "Hak ettin Salver." Gülerek çeneme küçük bir öpücük kondurdu. Başını yana yatırıp saçımla oynamaya başladı.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin