Asansör

15.BÖLÜM

ASANSÖR BULUŞMALARI

-Nefes-

   Tamam, sakin olmalıyım. Sakin olmak zorundayım yoksa ağzımdan saçma sapan gerçekler çıkabilir! Sorun şu, Murat'a otelden ayrılmak istediğimi söylüyorum, kabul ediyor, on dakika sonra gelip bir hafta bedava tatil ve masaj kazandığımızı söylüyor. Yok yok, tam olarak öyle değil! Bir hafta bedava tatil ve Murat'ın deyişiyle, 'iliklerimize işleyecek mükemmel birer masaj seansı' kazanmışız. Vay canına! Ne harika, öyle değil mi? Hiç de değil! Aptal, aptal! Buradan defolup gitmek istediğimi söylememin ve bunu onaylamasının üstünden geçen on dakikada teklif edilen bedava tatil ve masaj, fikrini nasıl bu kadar kolay değiştirebilir aklım almıyor. Bu adam, evlenmeden önce bana sürekli sürprizler yapan, romantik, kibar, düşüncelerinde kararlı, kısacası her şeyiyle mükkemmel bir adamdı, şimdi en zor anımda halden anlayacağı yerde karşımda sırıtarak şansımızı müjdelemekle meşgul. 

   "Murat, aklından bile geçirme! Buradan gidiyoruz! Bana söz verdim. Ben burada çok sıkıldım ve karnım ağrıyor. Biliyorsun işte, regl günlerim. Tatilin keyfini çıkaramayacağım. O yüzden kesinlikle dönmeliyiz!" Ellerini omzuma yerleştirip yüzüme memnuniyetle baktı. Allah'ım lüften kolayca pes etsin, lütfen! 

   "Tatlım seni çok iyi anlıyorum." Bu kadar anlayışlı olmasına hafifçe tebessüm ederek karşılık verdim. Tanrı aşkına, yanlış anlamayın ama omzumda olan elleri yani omzumdaki elleri beni neden bu kadar rahatsız ediyor? Tamam, tamam. Sorun yok. Biz defalarca öpüştük. Şimdi omzuma ellerini koymasının beni rahatsız etmesi imkansız. Belki de dün geceden kaynaklıdır. Ah, o lanet olası adam sarhoşluğumdan faydalandığı için, ufak bir dokunuştan bu kadar tedirgin olmam gayet normal. Öyle değil mi? Yani tamam, kızmayın. Sarhoşluğumdan faydalandı derken onu kastetmiyordum, suçun büyük tarafı onda değil sanırım ama yine de, of... boş verin. 

   "Evet?" dedim Murat'a devam edip beni buradan alıp götürmesi için. 

   "Ama söz veriyorum gayet güzel bir tatil olacak! Masaj karın ağrılarına da iyi gelir. İlaç içersin, sıcak su torbamız da var!" Ellerini omzumdan çekip yatağın üstünden aldığı sıcak su torbasını sevimli sevimli sallarken çok çaresizdim. Anlamaya niyeti yoktu. Burada kalmak istemediğimi açıkça söylüyorum, o ise bana sıcak su torbası uzatıyor. Allah aşkına be adam, ben dün gece otel sahibiyle birlikte oldum! Sen ne sıcak su torbasından bahsediyorsun! 

   "Murat! Anlamıyor musun, burada kalmak istemiyorum diyorum sana!"

   "Ne oldu birden Nefes? Bu oteli sen seçtin, unuttun mu? Benim seçtiğim otelin rezervasyonunu benden habersiz iptal ettirip burayı daha çok beğendiğin için yine benden gizli bu otelde rezervasyon yaptıran sendin. Ne çabuk unuttun? Sen istediğin için buradayız." Oh Tanrım... Bunu nasıl unuttum! Murat'ın yer ayırttığı otele gitmeyi kabul etseydim bunlar başıma gelmeyecekti! Tanrım, kendimden nefret ediyorum, nefret! Döndüğümde hatırlatın, ismimi N efes'ten Nefret'e değiştirmek için mahkemeye başvuracağım. 

   "Ben... yani... ah! Belki de ilk rezervasyon yaptırdığımız otele gitmeliyiz! Belki de orası bizim kaderimiz! Yani kaderimizde tatilimizi orada geçirmemiz gerektiği yazıyordur. Ben de, eh, bilirsin işte, gizli işler çevirerek kaderimizi bozmaya çalıştım ve şimdi içimde oluşan bu huzursuzluğun sebebi tamamen bu!" Ne saçmalıyorum ben? Anlayacak! Saçmalamama dayanamayıp bir şeyleri sorgulamaya başlayacak ve onu aldattığımı öğrenecek ve beni terk edecek. Beni bir başıma burada bırakıp annesinin yanına dönecek ve ona şöyle diyecek, "Anneciğim, sen haklıydın..." Devam edemeyeceğim, kabus gibi! 

   "Hayır! Öyle düşünme. Kaderimizde burada tatil yapmamız gerektiği yazmasaydı sen buraya gelebilmek için bu kadar uğraşmazdın, ayrıca gitmek istediğimizde bedava tatil kazandığımızı da öğrenemezdik. Burada kalmamız gerekiyor hayatım. Hem ben buraya bayıldım! Arka bahçedeki yapay gölü gördün mü? Kocaman! Üstünde bir köprü bile var. Her yerini ışıklandırmışlar. Çok romantik. Akşam yemeğinden sonra köprüde, o ışıkların altında biraz yürürüz diye düşündüm. Nasıl fikir? Hem sana bir sürprizim var."