𓍯2𓂃

27 24 3
                                    

Karanlık. Şu an gözlerimi ne kadar uğraşsam da açamadığım için tek gördüğüm şey karanlıktı. Bir adam sesi duydum, "O iyi mi?" Dedi adam. Yaşlı değildi ama çok genç de değildi sesin sahibi. "Bilmiyorum gözlerini açmıyor, hareket etmiyor, bizi duyduğundan bile emin değilim" dedi çatallı bir kadın sesi. "Hasta mısın? Sesin değişmiş gibi" dedi adam. Kadın, "Evet biraz hasta oldum" Dedi. Gözlerimi açmak için daha fazla zorladım. Ben kıpırdanınca ikisi de sustu. Gözlerimi açmayı başardığımda ilk gördüğüm şey sarı bir ışıktı. "Bunun beyaz ışık olması gerekmiyor mu ya?" Diye kendi kendime konuştum. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp en sonunda gözlerimi açmayı başardım. İlk gördüğüm bir yatakta yattığımdı. Sonra 40-46 yaşlarında bir adam gördüm adamın saçları, sakalı, bıyığı ve kaşları kırmızıydı gözleri ise maviydi. Üzerinde simsiyah bir takım vardı ama en dikattimi çeken kravatındaki ay resmiydi ayın yanına ufak bir parıltı konmuştu. Adamın yanında bir kadın vardı o ise 50 yaşında olmalıydı. Kadının kahve rengi uzun saçları ve saçlarıyla aynı renk gözleri vardı. O bembeyaz giyinmişti doktor veya hemşire olmalıydı. Adamın hafifçe öksürmesiyle onları incelemeyi bırakıp gözlerimi adamın gözlerine çevirdim. "Merhaba küçük hanım adınız nedir?" Diye sordu. Birkaç saniye düşündüm, onlardan zarar gelir miydi? Altı üstü adımı söyleyeceğim. "Balçiçek" dedim. Adam gülümsedi, "Benim adım da Sarp bu okulun müdürüyüm ve senin gibi Türk'üm" dedi. Kafamı salladım ama ben hangi okuldaydım? "Buraya nasıl geldin Balçiçek?" Diye sordum ona herşeyi anlattım. Gülüşü genişledi ve gamzeleri ortaya çıktı. "Balçiçek burası Slumwonia büyücülük okulu, burada sadece kanında sihir olan kişiler okuyabilir sende onlardan birisin eğer normal bir insan olsaydın masibu kapısı sana açılmazdı" dedi. Büyük bir şaşkınlıkla profesör Sarp'a baktım. "Peki burada bizim gibi Türkler mi var?" Sadece bunu mu merak etmiştim cidden. "Hayır bu okulda Amerika, İspanya, Fransa ve Rusya'nın öğrencileri de var ama sadece 20 tane Türk öğrencimiz var Türk öğrencileri çok az" dedi. Harikaaaa peki ben nasıl onlarla konuşacağım? Profesör sanki zihnimi okumuş gibi, "Bu okulun özel bir dili var herkes bu dil sayesinde birbiriyle konuşabiliyor" dedi. Şaşkınlığım daha fazla arttı. "Ben o dili bilmiyorum ki?" Dedim. Profesör sakince işaret parmağını başıma getirdi. Birşeyler mırıldanıp parmağını iki kaşımın ortasına dokundu bir kez. "Artık biliyorsun" dedi profesör. Yanındaki kadın ne ara gitmişti bilmiyorum ama profesörün yanına baktığımda orada yoktu. Profesör beni süzüp, "Carla'ya birazdan senin eşyalarını odana bırakmasını söylerim okul öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor" dedi. Kafamı salladım. Profesör kapıdan tam çıkacakken, "Neredeyse unutuyordum! İstersen çıkabilirsin dersler 1 Şubat'ta başlıyor 14. Numara senin odan akşam yemek salonuna inmeyi unutma!" Diye hızlı hızlı konuşup gitti. Bense o gidince yataktan zıplayarak kalktım. Üstümde hala aynı kıyafetlerim vardı. Kapıdan çıkıp kocaman koridora baktım. Ben bu okulda kaybolurdum çok büyüktü! Acilen bir arkadaş bulmam lazımdı.

***
Merhabaaaa! 2. Bölüm nasıldı?

Buraya kitabıma ilk destek olan kişiyi etiketlemek istiyorum jnfvjnfvrugbgb4r çok teşekkür ederim💗

Yıldıza basmayı unutmayın!

Keyifli okumalar!

En Parlak GeceWhere stories live. Discover now