4.6-İmkansız-

1.3K 129 78
                                    

Ormandaki Avcı'nın kırk altıncı bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Sırtımdaki sızı ile kalktım. Gözlerimi ilk geldiğim gündeki kaldığım yerde açtım. Bu lanet olası yerden bir an önce kurtulmak istiyordum.

Olduğum yerde doğrulacak halim bile yoktu. Vücudumda birçok noktada ağrım varken hiç ayağa kalkamazdım. Elf ülkesi genelde sıcak olurdu ama bu yıl fazla soğuktu. Heryerim soğuktan titriyordu.

Bileğimdeki kırık son birkaç saattir kendini belli ediyordu. Ben buradayım beni unutma dercesine acıyordu. Öte yandan sırtımda duran dün geceden kalma ağrılar hala vardı ve gittikçe artıyordu.

Dün gece kraliçenin ölüm haberi tüm krallığa yayılmıştı. Saraydaki bütün herkes şok içinde kalmıştı. Kapımda duran muhafızlar sürekli bana değişik bakışlar atıyordu.

Dün geceyi tekrar hatırladığımda sırtımdaki yaralar daha çok acıdı.

Hala ıslak olan elbisem yüzünden çok üşüyordum. Tepede bir yerde kaldığım için rüzgar esiyordu ve kapıdan olduğu gibi üzerime geliyordu. Islak başımı duvara yaslamış yatıyordum. Bacaklarımı hareket ettirecek halim bile yoktu.

Dün gece olanlar hala zihnimi kemirirken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Beni buz gibi suyun altında boğmaya çalışırken hiç bağırmadım. Sırtımı acımasızca kırbaçlarlarken hiç ağlamadım. Yüzüme yediğim tokatlardan sonra tek kelime etmedim. Çünkü biliyordum ki ne kadar bağırsam da kimse gelmeyecekti.

Sarayın bahçesinden gelen seslerle duvardan destek alıp ayağa kalktım. Camın kenarına tutunup camdan baktım.

Halk sarayın devasa kapısına yaslanmış bağırıyorlardı.

"Neler oluyor?" diye sordu benim olduğum yere koşan bir muhafız. Kapının yanındaki diğer muhafızlar konuşmaya başladılar.
"İsyan çıkmış."
"Neden ki?"
"Veronica ve Prens Justin yüzünden." diye fısıldadı. Camdan dışarı bakıyormuş gibi yaparak onları dinlemeye devam ettim.
"Kız ülkeyi karıştırdı. Kim bilir Prens Justin'e neler yaptı da kalbini çaldı." Aralarındaki hafif güler gibi bir ses çıkardı. "Yatağına girmiştir."

"O kızdan beklenir." Duyduğum cümle donup kaldım. Gerçekten bu kadar mı düşmüştüm? Yada onlar neden bu kadar iğrençti?

Halk kapıya dayanmış bağırıyordu. Ne dediklerini duyamıyordum ama askerler kapıyı tutmaya çalışıyordu. Kraliçeyi öldürmek gerçekten yürek istermiş...

Evet bir isyan çıkmıştı ve o kapı açılırsa beni öldürmeye çalışacaklardı. Hiçbir kaçış yolu olmadığı için camdan ayrılıp yere oturdum. Başımı tekrardan duvara yaslayıp gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda buradan kurtulmuş olmayı dileyerek uykuya dalmak istedim. Ama birinin kapımı açıp içeri girmesi ile gözlerimi açtım.

Gelen kişi Kral Luis'ti. Arkasında iki mhafiz vardı.

"Oğlun bitti şimdi sıra sana mı geldi?" dedim hafif alaycı sesimle. Yanıma doğru geldi ve tam da ayaklarımın önünde durdu. Hiç duruşumu bozmadan ona baktım.

"Karımı öldürdün Veronica." Güldüm.
"Bunu biliyordum zaten." Sinirle yüzüme baktı. "Hiç vicdan yok mu sende?"
"Siz bende vicdan bıraktınız mı? Özellikle oğlun olacak herif? Bende vicdan bıraktı mı?"

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin