• Tanıdık Yüzler •

40 6 7
                                    

"Her şeyi zamana bıraktık. Zamanımız var mı bilmeden." diyordu Türk şair Özdemir Asaf. Aslında yaşadığımız tam olarak buydu. Zamanımız var diyerek hep erteledik. Oysaki biliyorduk bir gün öleceğimizi. Şu an ise ölmüş değiliz fakat Dünyanın çivisi çıktı. Bir gün diyerek ertelediğimiz şeyleri artık yapamayacak durumdayız. Bu acınası yani sanırım.

Önceki hayatımda kitap okumayı severdim. Aslında halâ seviyorum ama bunun için vaktim yok. Dünya bu hale geldikten sonra çok nadir kitap okumuşumdur. Biraz bencil olabilirim çünkü yalnızca arkadaşım kalmadığında okuyorum artık. Kolay kolay da kitap bulamıyorum maalesef. Olanların üzerinden 7 yıla yakın geçti. Her şey tükendi ve bir topluluğun lideriyim. İşleri idare etmek gerçekten zor.

Elimdeki kitabın kapağını kapatarak kurgusal hayattan çıkıp dış dünyaya dönmeye çalıştım. Bir süre sonra evden çıkarak dışarısını denetlemeye koyuldum. Burada evler, hayvanlar, tarlalar ve seralar bulunuyor. Ekstra olarak birkaç yer daha var.

Şimdi ise ilk olarak yemeklerin yapıldığın yere gidiyordum. Orada yemekler ile Sofia ilgileniyor.

Sofia ile bundan üç yıl öncesinde tanışmıştım. Şu anda kırk iki yaşında olmalı. Kocasını olaylar başladığında kaybetmiş, bir grubu varmıl fakat onunla tanıştığım zamandan bir süre önce yaratıklar tarafından saldırıya uğramışlar. Onu bir ormanda bulmuştum. Kendini savunamıyordu, hâline üzülüp yanıma almıştım ve yemekleri de gerçekten mükemmel ötesi.

"Kolay gelsin."

"Kolaysa başına gelsin diyeceğim ama senin halin benden beter. O yüzden yalnızca teşekkür ediyorum."

Hafifçe gülerek cevap vermiştim bu dediğine ve bahsettiği konuda sonuna kadar haklı.

"Ah, o kadar haklısın ki. Yardım lazım mı diye sorucaktım."

"Aslına bakarsan biraz süt iyi olabilir. Çocuklar sütlaca bayılıyor."

"Pekâla."

Şimdi ise süt almak için ineklerin yanına gidiyordum. İnekler ile de Alvin ilgileniyor. Alvin'den bahsetmek gerekirse o benden önce de buradaydı. Burayı kuran ben değilim. Buranın ilk lideri de ben değilim.

Aslında Russell adında bir arkadaşım vardı. Buranın ilk lideri oydu. Onunla olayların başında tanışmıştık, yeni insanlar topluyordu. Burası önceden askeri üst olarak kullanılıyormuş fakat askerlerin neredeyse hepsi bu olaylar için gitmiş bir daha geri dönememişlerdi. Yalnızca 13-14 kişi kalmışlardı. Onlarsa burayı bir yerleşim haline getirip yeni insanlar arıyordu.

Ormanda ise Russell ile tanıştık, olanları anlatmış ve onlarla kalıp kalmayacağımı sordu. Bende kabul etmiştim. Böyle bir dünyada dışarıda yaşamak oldukça zor olurdu. Zamanl Russell ile olan bağımız ilerlemişti. İnsanlar da çoğalıyordu. Russell ile yakın olmam sayesinde insanlar beni de liderleri olarak görmeye başlamıştı.

Bir gün yani iki buçuk yıl önce Russell yeni bir topluluk kurmak istediği ve burayı benim yönetmem gerektiğini söylemişti. İlk başta bunu kabul etmesem bile daha fazla insanın kurtulmaya ihtiyacı vardı. Bunu düşünerek kabul ettim.

İyi yaptım mı? Orasında şüpheliyim.

Uzun süredir ondan bir haber alamamıştım.

"Hey."

"Hey!"

"Biraz süt gerekiyor. Sofia tatlı yapacağını söyledi."

"Tamamdır, sütü ben götürebilirim. Sen işine bak."

"Teşekkürler Alvin."

Burada insanlar yardımseverdi. Hiçbir konuda zorluk çıkarmıyorlardı. Bunun için mutluydum.

En yakınımdaki banka gidip oturdum. Bazı şeyleri çok düşünürdüm. Yine o anlardan biriydi. Fark ettim ki düşünerek vakit kaybedemem. Hemen eve gidip eşyalarımı aldım. Ormana gidip biraz avlanacaktım.

Eşyalarımı aldım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıda Adel ve Darla duruyordu.

"Seninle gelmemi ister misin, Dap."

Adel genelde bana bu şekilde hitap ederdi.

"Teşekkürler Adel ama tek başıma kalsam daha iyi olabilir."

"Nasıl istersen."

O sırada Darla da kapıyı açmıştı.

Av işleri ile ilgilenen bir ekip vardı zaten. Ara sıra kafamı dağıtmak için bende çıkardım. Bu konuda mükemmel olmasam bile yaptıklarım iş görürdü.

Biraz ilerledim, ormanın derinliklerine doğru girmeye başlamıştım. Şimdiye kadar karşıma yedi tane yaratık çıkmıştı.

Avengers

"Hey, Darla sesleri duyuyor musun?"

"Evet, kendini hazırda tut. İyi niyetli olmaya bilirler."

"Jack, kapıyı aç."

Kapılar açılıyordu. Gelen kişilerden bir haber bekliyordu Avengers halkı.

"Merhaba."

Adel "Kimsiniz siz?"

"Ben Rick, Rick Grimes."

Daphne

O kadar dolaşmama rağmen hiçbir şey yakalayamamıştım. Sadece birkaç parça giysi buldum. Muhtemelen buradan geçip giderken yaratığa dönüşen kişiler düşürmüştü.

Şimdi eve  geliyordum. Benş gören Adel hemen kapıyı açtı.

"Hey, Daphne sevinir misin bilmiyorum ama misafirlerimiz var."

Buraya kimseyi almak istemiyordum, insanlara en ufak bir güvenim kalmamıştı. Önceden herkese çok kolay güvenirdim fakat bu olaylar başladıktan sonra yaşadıklarım bana bunu öğretmişti.

Hızlıca yeni gelen insanları aldığımız eve gittim.

Kapıyı açtığımda başlarında Jack ve Darla duruyordu.

Beni görünce anında bir tanesi ayaklandı, liderleri o olmalıydı.

____________________________________________________

İlk bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum, umarım beğenmişsinizdir.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 16 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Don't Give Up (Daryl Dixon)Where stories live. Discover now