•Bölüm 10•

50 16 6
                                    

Medya: Jimin&Jungkook&LAW - Who

...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

...

Arabamı birden şirketin önünde durdurarak hızla indim. Kapısını bile açık bırakırken direkt olarak güvenliklerin kontrolünden kaçarak danışmaya geldim. Arkamdan gelen güvenlikler beni uyarırken onları umursamadan sinirle konuşmaya başladım.

"Park Jimin ile görüşmek istiyorum!" Sinirle bağırmam sonucu etraftaki çoğu kişi bana bakarken sekreter kız korkuyla bana baktı.

"Randevunuz var mıydı efendim?"

İşte şimdi dalga geçiyor olmalılardı. "Randevu mu? Randevuda mı lazım? Devlet başkanı ile mi görüşüyorum ben? Çabuk beni ona götürün!"

Sinirden ve stresten ne yapacağımı bilemezken ellerim ve ayaklarım titriyordu. Korku, endişe ve gerginlik benim üzerime gelirken ben bu işi halletmek için elimden geleni yapıyordum.

"Ama efendim, randevunuz yoksa-"

"Randevuya ne gerek var?! Haberleri görmedin mi? Onunla konuşmam gerek." Sekreter şimdi anlamış olacak ki bana baktı ve duraksadı. Daha sonra daha da şaşırarak başını salladı ve önündeki telefona elini uzattı.

Birisiyle konuşmaya devam ederken telefonu kapatır kapatmaz bana döndü ve konuştu. "Efendim. Sadece iki dakika beklemenizi rica ediyorum. İsterseniz şurada oturabilirsini-"

"Gerek yok." Sinirle ikide bir çalan telefonumu elime aldım. Ekranda yazan isim ile kanım çekilmiş gibi hissederken telefonumu sıkıca tuttuğumu fark ettim.

Telefon kapanırken ardından tekrar çalmaya başladı. Her şey üzerime üzerime gelirken kendimi en son taşmış buldum ve telefonu yere fırlattım. Etrafımda ki insanlar bana deli gibi bakarken şu anki halim o kadar küçük düşürücüydü ki...

Yalan yanlış haberler ile ailem tekrardan beni dışlayacaktı. Bunu umursamıyordum. Zaten ben dışlanılmıştım. Önemsediğim tek şey annemin anlaşmamızı bozup soyismimizi kardeşime vermemesiydi. Ve gerekirse o çocuğu süründürürdü bile.

Bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum. Bebeğimi bile koruyamıyordum. Üzerime bile alamıyordum, ona soyismini veremiyor, ailemize katamıyordum.

"Oh, Bayan Kim." Seslenilen adım ile yerimde döndüm. Önümde yerde olan telefonumu eğilip alırken benimle konuşan kişinin kim olduğunu anlamaya çalıştım.

"İsterseniz yukarıya çıkalım ve konuşalım-"

"Beni Park Jimin ile görüştürün. Bu meseleyi çözmemiz gerekiyor." Burnumdan solurken bana anlayışla bakan kişi ile daha da sinir oluyordum.

"Anladığım kadarıyla hediyeyi de almışsınız. Mutlu oldum açıkçası. Resmiyete dökmeye hazırız sanırım. Bu tür durumlarda resmileştirmek önemli."

The Fate of New Year |Park Jimin|Where stories live. Discover now