30. SEZON FİNALİ

261 8 3
                                    



Kendi kaderini yazan hayat senaryosunda yaşanan acılar bir gülümseme ile kazanılırdı.

vazgeçmemek en büyük mücadelenin zaferiydi. yaşanan bu kadar mücadele hayat tarafından verilen bir mesaj ise onlar acı çekerek yaşadıklarına razı gelirdi. çünkü acı insanı hem olgunlaştırırdı hem de yaşadıklarının kolay olmadığını gösterirdi. bir iz gibi hayat çizgisinde kazılırdı.

Bir bahçemiz var bir taraf çiçekli bir tarafsa çöl

Bir tarafta gök kuşağı öbür tarafsa körSınırda kalmışlardanız biz hep sınıfta kalmışlardan çok uzaktayızSıkıntı çekmişlere yakın bi' yerdeÇölde kazanılan zaferler hepsi kanla yazılırAhmak olmasaydın insan tüm zaferler dostça kazanılırdıHer gün doğumundan gün batımınaHer geceden gündüze işlenen bir suç varHer bi' yerde bahçemiz varCümle derde ol deva diye dua ederdi günde bin defaFayda yok bu çok fena çare yok bu bir belaSanki yoktu başta hepsi kalsınAleminde Sagopa ve Ceza Rap için bir pranga.

Adaletin kırık çarkı insanın en büyük hayattaki kaybıydı. yaşanan bunca acı bu yüzden işlenmemiş miydi?

suç neydi? mahkumiyet neden vardı? ıslah etmek için kurulan sistem daha çok suça teşvik etmez miydi?

insan yapılan hatanın cezası olarak dört duvar arasına sıkıştırdı. halbuki insanın doğasında aykırıydı tutsaklık.

insan bunu kabul etmedi isyan etti. bu isyanı yine cezalandırıldı. yine kabul etmedi. bu sefer ortalık mahşer alanına dönüştü.

savaştığımız ve uğuruna verdiğimiz mücadele kendi özgürlüğümüzdü. bunu kabul etmedik. insanlar da bu yüzden taşkınlık çıkarttı. yönetim demokrasi adı altında hiyerarşi sistemini insanlara dayatmaya çalıştı. kabul edilmedi yasaya karşı çıkıldı. isyan edildi. ve sonunda özgürlük kazandı.

Fincan kahvem hatrına saydım
Bir yudumluk aşkım deli sarhoşKomplo ordularının gardiyanlarıNeyim var ki Rap'ten gayri?

Fincan kahvem hatrına saydım
Bir yudumluk aşkım deli sarhoşKomplo ordularının gardiyanlarıNeyim var ki Rap'ten gayri?

AVLU

kaç acı ömür  sığar bir avluya?

3 YIL SONRA...

Elindeki bavulu ile kapıyı açan askere baş hareketi yaparak dışarı çıkan genç adam gözlerini mavi gökyüzüne çevirdiğinde dudaklarında bir tebessüm oluştu.

"sonunda bitti he demir  "dediğinde derin bir nefes aldı. yavaş adımlar ile cezaevinde uzaklaştığında ilerde ona doğru gelen siyah araba genç adamın önünde durdu. arabanın içinden çıkan tanıdık yüz ile kaşları havalandı genç adamın.

"abi kusura bakma hepsi bu gerizekalı akifin yüzünden geç kaldık "diyen cafere gülümseyerek baktı.

"oğlum gerek yoktu sizin burada ne işiniz var asıl  "dediğinde arabanın ön koltuğuna bindiğinde sürücü koltuğuna geçen cafer arabayı çalıştırdı. 

"senin özgürlüğüne kavuştuğun gün yanında olmayacaksak biz nasıl arkadaşız biz nasıl dostuz "dediğinde demir caferin koluna vurdu.

"adamsınız yemin ederim eyvallah kardeşim "dediğinde cafer başını sağ ol dayı gibisinden salladı.

"önce nereye gitmek istersin abi açsan yemek yiyelim mi "diyen cafere baktı demir.

"yiyelim ya ben çok açım "diye arkadan başını uzatan akife kaşlarını hafif çattı cafer.

"dünyaları yedin lan daha ne yiyeceksin "dediğinde akif gözlerini devirdi.

"abartma be amına o kadar yemiyorum "dediğinde cafer hasbinallah diyerek önüne döndü.

"önce hastaneye gidelim "diyen demire baktı ikili.

"akın abinin yanına mı "dediklerinde demir başını salladı. arabayı çalıştıran cafer arabayı hastaneye doğru sürdü.

bundan üç yıl önce akının kalbi durmuştu fakat doktorların yaptığı son müdahale ile hayata dönmüştü ama bu seferde komaya girmişti.

süleyman kara ise hayatını kaybetmişti. onu öldüreni kendisi olduğunu kimse bilmiyordu ve bilmeyecekti.

on dakika sonra hastaneye gelen üçlü direk danışmana giderek akının hangi odada kaldığın onun arkadaşları olduğunu söylediğinde sorumlu doktor ve hemşire tarafından akının bulunduğu ünite odasına girdiler.

yatakta öylece yatan adamın  bedenindeki kablolar çok tuhaf hissettirdi.

cezaevinde herkese kök söktüren o adamın burada böyle ölü gibi yatması kötü hissettirmişti özelikle de demire.

"abi biz dışlardayız "diye konuşan cafere başını sallayarak yatağa yaklaşarak gözleri kapalı adama baktı.

"akın "diye zar zor konuşan adam ellerini nereye koyacağını bilemeden yatakta yatan adama bakarken onun bu halde görmek canını acımasına sebep oldu.

yavaşça yatağın kenarına oturarak uyuyan adama bakarken ağlamamak için dişlerini sıkıyordu.

"seni koruyamadım "dediğinde elini genç adamın elinin üstüne koyduğunda teninin soğuk olması gözünden bir damla yaş düşmesine sebep oldu.

"ama inanıyorum bir gün uyanacaksın ve ben seni ziyarete geleceğim yine "dediğinde cihazlardan gelen sesler demirin sinirini bozuluyordu. hastaneleri sevmezdi. akın için sevmediği bir yere gelmişti.

"ben her gün olmasa da sık sık seni ziyarette geleceğim sen de bir an önce uyan olur mu"dediğinde gözlerindeki yaş sert bir şekilde silerek derin bir nefes alıp arkasını dönüp odadan çıkacaktı ki son bir kez yatakta yatan genç adama baktı.

kapıyı açıp odadan çıktığında onu bekleyen ikiliye bakıp hastaneden çıktıklarından demir asla akını unutmazdı unutamazdı.

Yatakta cansız bir şekilde uyuyan adamın sol elinin orta parmağı sanki demirin söylediklerini hissetmiş gibi kıpırdarken bu demirin deyimi ile bir umuttu.

Fincan kahvem hatrına saydım
Bir yudumluk aşkım deli sarhoşKomplo ordularının gardiyanlarıNeyim var ki Rap'ten gayri?

Fincan kahvem hatrına saydım
Bir yudumluk aşkım deli sarhoşKomplo ordularının gardiyanlarıNeyim var ki Rap'ten gayri?

DEVAM EDECEK...

KAFES: AVLU-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin