Evet, anne bugün Hendery ile kalacağım."
"Evet, anne yani eve gelmeyeceğim."
Yangyang, sıkılarak derin bir nefes vermişti.
"Hayır, anne! Sana özel hayatımı anlatmayacağım..."
Bir annenin bir tanecik oğlu hakkında bu kadar meraklı olmasını anlayabiliyordu evet, ama bir annenin oğluna utanmadan sevgilisiyle yatmak için mi eve gelmeyeceğini soruyor olmasına cidden anlam veremiyordu Yangyang.
"AY ANNE! Ne çok sordun yine... Hendery'nin iyi bir adam olduğunu ve beni incitmeyeceğini zaten biliyorsun. Bilmediğin tek şey bu gece eve gelmeyeğim çünkü doğum günümü Hendery ile kutlayacağız. Babacığımı öp ve gece beni 10 milyonlarca kez aramayı aklından bile geçirme tamam mı?"
"Ben de seni seviyorum birtanem... Tamam, söz yarın beraber kutlayacağız. Evet, gelecek yılda beraber kutlayacağız. Hayır, anne! ANNE! Tanrı aşkına biraz ağzını tut be kadın iş yerindeyim hala!"
"EVET ANNE HENDERY İLE SEVİSECEĞİZ!"
Genç adam en sonunda annesinin sorularına daha fazla dayanamayarak içindekini çıkarmıştı. Fakat annesinin alışık olmadığı derin sessizliği yüzünden anında pişman olmuştu bile.
"Özür dilerim anne... Sana öyle bağırmak istememiştim. Ama sen de beni çok sıkıştırdın, sorma diyorum sana... Dinlemiyorsun ki beni! Neyse gerçeği de öğrendiğine göre huzurla babama, teyzemlere, komşulara felan yetiştirebilirsin... İstediğin buydu zaten."
"B-bilmiyorum! Ciddiyiz sanırım. Yani ben ciddiyim sanırım henüz Hendery ile hiç evlilik konuşmadık..."
Annesi nihayet babasının 'Çocuğu rahatsız etme artık..." diye seslenişinden sonra telefonu kapatmıştı.
Yangyang ise küçük odasındaki askıdan kabanını ve çantasını alıp hem en yakın arkadaşı hem de iş arkadaşı olan üniversiteden beri birlikte oldukları Jaemin'e veda ederek onu dışarıda gülümseyerek bekleyen biricik sevgilisinin kollarına koştu.
Hendery, onu kollarıyla sarmaladığında Yangyang kaybolmuştu resmen. Kafasını kaldırıp müptelası olduğu sıcak öpücüğü bekledi. Hendery, onun bu hallerine alışıktı, Yangyang ilgiyi severdi. Özellikle de Hendery'nin ona karşı olan sonsuz ilgisine hep açtı.
Hendery, küçük olanın çenesini kavrayarak dudaklarını birleştirdiğinde Yangyang iyice uzun olana sokulmuştu. Hendery onu uzun paltosu ve arabanın arasına alarak dışarıdan görünmeyecek hale getirmişti. Elbette biricik sevgilisi onu bu kadar aç bir şekilde öperken kimsenin Yangyang 'ı görmesini istemiyordu. Zaten Yangyang fazlasıyla ilgi çeken biriydi bu bile Hendery 'i hayli zorlarken onun öpüşürken ki çekiciliğini herkese sergileyemezdi.
Zorlanarak sarışın olanın dudaklarından ayrıldığında Yangyang'ın onu ikinci bir öpücük için çekeceğini tabiki biliyordu. Hatta dudaklarından geçen gülüşe engel olamayınca Yangyang 'dan koluna minik bir yumruk yemişti.
"Hey! Ne yaptım bunu hak edecek?"
Hendery, onun kızgın bakan gözlerine inat gülmeye devam ediyordu.
"Hoşuna gidiyor demi beni sana karşı bu kadar istekli görmek?"
"Seninle ilgili hoşuma gitmeyen tek bir şey var mı ki bebeğim?"
Hendery, onu daha fazla üşümemesi için arabaya bindirirken sarışın olan hemen yelkenleri suya indirmişti bile...
"Çok beklemedin demi? Erken çıkacaktım aslında ama annem arayınca biliyorsun ki asla kapatmaz..."
