49 9 24
                                    


"Ben senden vazgeçemem."

Severek ayrılmak.

En kötü ayrılık çeşidi. Hayata, insanlara, aşka küsersin, her şeye inancını kaybedersin, umut etmeye bile güç bulamazsın kendinde. Ama onunda aynı durumda olduğunu bilirsin değil mi? Severken ayrıldıysan asla unutamazsın onu, sadece o beyninin bir köşesinde bekler, en ummadığın anda küçükcük bir şeyden yeniden canlanır zihninde, ayağa kalkar, yeniden canını yakmak için...

Kalp kırmak kolay ama kalp kazanmak zordur. Kalp kazanmak zordur diyorum çünkü bir kişiyi kalbi anlamda razı edebilmek uğraş gerektirir. Bu da kişiyi yorar. Ama Kalp kırmaksa söz konusu olunca oldukça kolaydır.

Bir insanı kırdıktan sonra onu tekrar eski haline getirseniz bile çatlaklar olacaktır.

İşte Liu Yangyang'ın kalbinde, ruhunda hissettikleri buydu.

Kalbi kırıklarla dolu olsa bile sevdiği adamı görünce yine yerinden çıkarcasına atıyordu.

Hendery'nin Yangyang'a olan sevgisinden şüphe ettiler, ona karşı çok koruyucu olduğunu ve bunun aşk değil takıntı olduğunu söylediler, gittikleri her yerde herkes Yangyang'ın boynuna atlamaya hazırsa, nasıl aşırı koruyucu olmayabilirdi? Yangyang'ı seviyordu ve onu korumak için her şeyi yapmaya devam edecekti.

Ve tüm bu yalanlar, yerine getirilmemiş vaatler, onu başkalarının şerrinden korumak için yaptığı her şey Yangyang'ı daha da incitmişti.

Onu incitmişti, başarısız olmuştu.

Ama ne? Ne yanlış gitmişti? Yeni evinin her yüzeyini kaplayan Yangyang'ın fotoğraflarına bakarken günün her saatinde bu soruyu kafasına takmıştı. Onu yeterince sevmemiş miydi? Onun için yeterince iyi değil miydi? O yanında kendini yeterince güvende hissetmiyor muydu?

Hendery, gün ışığında ve gecenin karanlığında Yangyang'ı aradı, onu geri getirecek getirecek şey bulmak için umutsuzca dolaşıyordu fakat hepsi boşunaydı, Yangyang geri gelmeyecekti. Hendery'e geri dönmeyecekti.

Gecenin bir yarısı sevdiği adamın adını seslendi, dudaklarından sadece onun ismi yankılandı. Kırmızı yüzü, parlak gözleri, yarı kapalı dudakları, alnına doğru uzanan saçları aklına gelen tek şeylerdi.

Elini yatağın diğer tarafına uzattı, sıcak tenine dokunmayı umarak ancak artık kimsenin doldurmadığı, dolduramadığı bir boşlukla karşılaştı.

Yangyang artık orada değildi, artık onun değildi.

Yaptığı hatalar yüzünden sevdiği adamı kaybetmesi ve aklındaki sesler yüzünden çığlık atmak bağıra bağıra ağlamak istiyordu.

Onu asla unutmayacaksın.

Ama itiraf etmekten her ne kadar nefret etse bile aklındaki ses haklıydı. Aradan bir yıl geçmesine rağmen Yangyang'ı unutamamıştı.

Belki de unutmak istemiyordu.

Her 14 Şubat mutlu sonla bitmez

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।

Her 14 Şubat mutlu sonla bitmez.

-der uranus

henyang valentine specialsजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें