♤¹⁴ 'F

61 9 27
                                    

Minho gece 23:00'da varmıştı kağıtta yazan adrese. Kağıdın arkasındaki not sayesinde çıkması gerektiğini biliyordu otelin en tepesine.

"Lisemiz gibi olmasada, bizim mekanda bekliyorum."

Otele ilk girdiğinde resepsiyondaki lavantaları gördü, jisung kesinlikle buradaydı. Hızla asansörle en üst kata çıktı. Asansörden indikten hemen sonra yangın merdiveninden ulaştı çatı katına. Soğuk esen poyraz bir an irkilmesine neden olmuştu.

Şu an tam karşısında arkası dönük bir şekilde manzarayı izliyordu jisung. Onun geldiğini duyunca arkasını dönerek kocaman gülümsedi kendisine adım adım yaklaşan dedektife.

Minho sonunda aralarındaki mesafeyi kapattığında, jsung onun çatık kaşlarına aldırış etmeden dedektife sarıldı ve dudaklarını dudaklarına koydu. Ancak minho karşılık vermedi. Ayrıldığında elini tutmak için uzandı fakat minho hızla geri çekti.

"Hoş geldin sevgilim. Bir sorun mu var?"

Sanki kendisi bir şey yapmamış gibi bide sorması iyice sinirlendirmişti dedektifi.

"Onu sen öldürdün ve birde bir sorun mu var diye soruyorsun!"

"Sana herşeyi anlattı. Cezasını çekmeliydi. Ama ben onu ödüllendirerek sevgilisi ile buluşmasını sağladım. Ayrıca bunu yapmasam gelmezdin."

Minho derince yutkunarak kafasını öne eğdi. Siniri artık jisungu görünce bile artıyordu.

"Yapmasaydın da gelecektim..."

Jisung şaşırmışı böyle bir cevap beklemiyordu.

"N-nasıl yani?"

Minho sinirle başını kaldırarak devam etti sesi yükselmişti.

"Beynimi sikeyim ki merak etmiştim. Durumun nasıl iyimisin diye! Ama sen yine seviğim birini kaybetti!"

Jisungun kalbi acıyordu, minho ilk defa ona böyle bağırıyordu.

"Merak ettirdiğimi bilmiyordum. Sadece... ben düşündüm ki-"

"Ne düşündün! Bu çocuğun hayatının amına koyayım sonrada rahat rahat gezeyim diye mi düşündün!? Cevap ver!?"

Minhonun siniri git gide artıyordu jisung ne diyeceğini bilemiyordu.

"Ben hepsini beni sev diye yaptım. Senin için yaptım. Seni sevdiğim için öldürdüm onca kişiyi! Ancak beni bir kere bile sevmeyi deneseyd-"

"Yeter artık kapa çeneni! Ben senden böyle bir şey istemedim! Yeonjunun hiçbir suçu yoktu, bin sadece 17 yaşında bir kızdı. Peki orgeneral peter!? Sırf onun yerine geçmek için öldürdün o askeri. Ben seni liseden beri zaten seviyordum ancak sen beni kaale almadın! Keşke öldürdüğün her bir kişi gibi geberip gitsen!"

Minho sinirle saçlarını çekiştirerek arkasını dönerek sakinleşmeye çalıştı. Jisung bir an duydukları ile donakalmıştı ve gözleri doldu. Minhonun yüzüne, son görüşü olsada gözlerine tekrar bakmak istedi.

"Doğum günün için hazırlık yapmıştım aslında..."

Kendine dönen bedene gülümsedi. Neyapacağına karar vermişti artık.

"Gerçekten bunu mu istiyorsun, sevgilim?"

"Şu siktiğimin kelimesini söyleyip durma. Aramızdaki her şey bitti. Ayrıca evet istivorum, ne yapacaksın?

"Sadece bekle şekerpare."

Minho sinirlenerek o otelden çıktı ve yakınlardaki bir kafeye gitti. Olanları, dediklerini ve jisunga dediklerini düşündü. Kurmaya başladığını farkettiği anda kafeden ayrıldı. Jisunga ağır konuşmuştu. Bu kadar insanın ölümüne sinirlenip ondan sinirini çıkardığı için pişmanlık duyuyordu.

Otele gitmek için tekrar yolakoyulduğu sırada yanından geçen ambulansla düşüncelerinden kurtuldu. Ambulansın gittiği yöne baktığında jisung'un kaldığı otelin önüne gittiğini gördü.

"Hayır bunu yapmış olamazsın şekerpare!"

Koşarak ambulansın durduğu yere gitti ve sevdiği çocuğun yerde kanlar içinde yatarken gördü. Hızla yanına girderek dizlerinin üzerine oturdu. Bedenini yerden kaldırıp alnına yapışan saçları kenarı çekti. Tam gece yarısı olmuştu ama minho bunu umursamıyordu. Gözyaşları artık akmaya başlamıştı. İçinde ne bir öfke kalmıştı ne bir sinir.

"Şekerparem, jisungum neden yaptın bunu?"

Jisung yorgun gözlerini yavaşça araladı. Zor da olsa elini kaldırarak dedektifin yanağını tuttu, baş parmağı ile biraz sevdi yanağını. Yüzünde solgun bir gülümseme vuku buldu.

"Ölmeden önce güzel gözlerini görmeme izin verdiğin için teşekkür ederim dedektif. Lütfen son kez seni öpmeme de izin ver.

Minho göz yaşları içerisinde kollarındaki jisunga baktı.

"Bana bunu neden yaptığını söyle ben de sana izin vereyim."

"İstediğim bu demiştin. Doğum günün için güzel bir hediye olur diye düşündüm. İyi ki doğdun sevgilim. Üzgünüm bittiğini unuttum. Sen benden çoktanvazgeçtin."

"Hayır bitmedi, bitemez, bitemeyiz. Hayır ben senden vazgeçmedim. Asıl sen ogün benden vazgeçtin.

"Bitmememize sevindim ancak ben o gün senin için geri döndüm. Bem senden asla vazgeçmem dedektif. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum sevgilim."

Jisungun yüzünde oluşan gülümseme minhoyu daha da ağlatmıştı. Ardından sözünü tutarak dudaklarını birleştirdi. Jisungun dudakları eskisi gibi sıcak değildi. Ayrıldığında jisungun da gözleri yaşarmıştı.

"Teşekkür ederim sevgilim. Hayatını iyi bir şekilde yaşa, şekerpare."

O an hala minhonun yanağındaki eli kucağına düştü. Yüzünde bir gülümseme ile sevdiğinin kollarında ölmüştü jisung. Minho sağlık ekiplerinin onlara yaklaştığını görünce tekrar öptü jisungun soğuk dudaklarını. Daha sıkı sardı sıcak olmayan bedenini. Onu kendinden almalarını istemiyordu. Sağlık ekiplerini yaklaştırmıyordu. Uzakta onları şimdiye kadar izleyen chan yanlarına gelerek devreye girdi ve jisungu sağlık ekipleri götürürken minhoya sıkıca sarıldı. Jisungun kendini attığını kabul etmek istemiyordu.

"Endişelenme buradayım."

"Chan bir şeyler yap. Onu götürmesinler, ben onsuz yapamam. Jisungumu geri versinler chan birşey yap."

Chan minhoya daha sıkı sarıldı. Minhonun sırtına attığı yumtuklara ve daha acı bağırışlarına aldırış etmeden.

"Chan yalvarırım engel ol onlara. Jisungumu götürmesinler, ben onsuz yaşayamam chan nolu bir şey yap"

"Şşş~ tamam minho sakin ol. Geçecek."

Chanın da gözleri dolmuştu. Minho vurmayı bırakmış chana sarılarak ağlamaya başlamıştı. Jisung ambulansla giderken ambulansın sireni çalmıyordu. Bu ambulansın ölü taşıdığı anlamına geliyordu.

"Chan onu kaybettim ben onsuz yaşayamam chan. Nolur bana geri getir chan sana yalvarırım."

Chan da artık dayanamamış ve gözünden yaşlar akmaya başlamıştı.

"Merak etme, geçecek."

"Geçmeyecek, ben onsuz nefes alamıyorum. Ben onu çok seviyorum. Bana hayatı iyi yaşa dedi ama ben onsuz yaşayamam, chris."

"Ben burdayım, biz senin yanında olucaz, merak etme geçecek."

"Ben şekerpare olmadan yaşayamam."

O gün her şey silindi.

Herkes kendi istekleri ve çıkarları için bir başkasını kullanır. Reddetsekte, inkar etsekte bu bir gerçek. İstediğimiz olduktan sonra ne anlamı vardı söylediğimiz özrün?

Sözünü umursamazca söylemişti minho en başta, bilmiyordu hikayesi bitecek aynı satırlarla.

Ağır sözler söyledi düşünmeden, sevdiği öldü kollarında telafi edemeden.

İskambil kağıdında maça (♤) ölümü temsil eder. Onların hikayesi de en başında maça kartı ile başlamıştı.

Farklı bir ficde/ hikayede/ kurguda görüşmek üzere...

Dirty LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin