prologue

146 28 75
                                    

. . . ⇢ ˗ˏˋ PROLOGUE ࿐ྂ

 ⇢ ˗ˏˋ PROLOGUE ࿐ྂ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ancak kıvılcımların ardındaki ölüm feryadım öperdi sizin günahlara kör kütük aşık dudaklarınızı."

⪩⪨

➢ On sekizindeydi, daha yapacak çok şeyi vardı. Hayatının başındaydı henüz sarışın genç kız. Yıllar öncesinde kötü talihinden yakındığında babasının söylediği sözler geldi aklına: "Savaş var, Elizabeth... Savaş var."

O kadar küçüktü ki savaşsız dünyayı hemen hemen hiç hatırlamıyordu bile. Her şeyin altüst olduğu bu yerde hemşire elbisesinin içine gizlediği kitaplar, anı kutusundan hiç çıkarmadığı babasının vesikalıkları gibi kafasında da anılardan oluşan bir fotoğraf albümü saklıyordu. Subaylar tarafından sürekli kontrol edilmeleri sebebiyle dikkat çekmemek için neredeyse hiç konuşmazdı. Telden yapılmış çivilerle duvara asılan resimleri bile kaldırıp gizli bir şey var mı diye altlarına bakıyorlardı. O rutubet ve küf kokulu çadırı kolaçan eden muhafızların gürültüsü vardı sadece kulaklarında. Bir de koku. Savaşın acı kokusuydu bu. Gözlerini yumdu ve korkunun olmadığı bir dünyayı hayal etmeye çalıştı. Az da olsa hatırlayabildiği kadarıyla, barış dendiğinde çocukken cuma gecesi pişmeye bırakılan ve buram buram huzur tadı veren tavuk çorbası geliyordu aklına. Dahası, Miranda ve hafızasından silinmeye başlayan diğer sınıf arkadaşlarıyla öğleden sonra oynadıkları seksek ve saklambaçlar... Ta ki her şey tepetaklak olana dek.

Takvimler 15 Mart 1939'u gösteriyordu. Çekyanın başkenti Prag büyük bir sarsıntıyla açmıştı gözlerini güne. Küçük Elizabeth dokuz yaşındaydı lakin damarlarına akın eden korkunun haddi hesabı yoktu. Belediye meydanında bulunan astronomik saatin yakınından geçen üniformalı adamların sessiz bir geçit töreniydi. Kimseden ne tebessüm, ne uğultu ne de ıslık vardı. Nedenini anlayamamıştı çünkü evlerdeki insanlar boşaltılıyor ve muharebe araçları tarafından teyit ediliyor, onların peşi sıra da fillerin ağırlığıyla boy ölçüşecek büyüklükte tanklar geçiyordu. Süslü rugan ayakkabılarıyla hızlıca eve doğru koşturduğunda yakınlarındaki sinagogun kırık dökük kalıntılarıyla bakıştı bir süre. Nihayet eve girmesiyle, pencereden önce o askerleri, sonra fa babasının titreyen bedeni ve umutsuzluk dolu simasını görmesi bir oldu. Geç kalmıştı küçük kız. Çoktan pençeleri altına almışlardı babasını. Geride sadece birkaç yıl içinde solacak anılar, dayanmakta güçlük çeken evleri ve pişmanlıklar bırakmıştı. Küçük kız işte o günden sonra eski hayalet hikâyelerinden ve iskeletlerden değil, insanlardan korkmaya başlamıştı.

Prag, 1939

↳ Prag, 1939

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

gamzelerindeki melankolik vaveylalar ❀ c. sanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin