7 ◇ Savaş kahramanı

71 20 43
                                    

Keyifli Okumalar
Oy vermeyi unutmayınızzz

***

"Göremiyorum, göremiyorum,"

Jeongguk'un sesiyle Taehyung hızlıca uzanıp yakaladı onu ve önüne çekip eliyle ağzını sıkıca kapattı. Jeongguk bu ani hareketle başta korksa da sonradan Taehyung'un kendisine yakın davranması bir nebze olsun içini yumuşatmıştı. Kaplan çocuğunun kendisine küsmesini hiç sevmemişti. Bir an için artık Taehyung kendisini düşünmeyecek, yanına gelmeyecek, onu sevmeyecek sanmıştı. Bu düşünceler yüreğinde o kadar büyük bir acı yaratıyordu ki küçük çocuk elinde olmadan ağlayacak gibi görüyordu.

"Piçler," diye söylendi Yoongi. Kullandığı kötü sözcüğe kimse laf edememişti çünkü karşılarındaki çocuklar için hepsi aynı şeyi düşünüyordu. Kento ve Ahyeon yan yanaydı. İkisi de spor salonunun zemininde, kollarını geriye yaslamış, ayaklarını uzatmış, önlerindeki manzarayı yüzlerindeki eğlenen gülüşle izliyorlardı. Kento, iki parmağının arasında incecik sarılmış pahalı marka sigarasını tutuyordu. Arada bir gri dumanı usulca dışarı salarken Ahyeon başını onun omzuna yaslıyor, dumanın ağır kokusundan rahatsız olmadığını gözlerini huzur içindeymiş gibi kapatarak belli ediyordu. Jay ve Hanbin ise ayaktaydı. Kollarını güvensizce kendisine sarmış kızın yanında durmuş, onunla uğraşıyorlardı. Rheo isimli kızın dudak kenarından süzülen kan bulundukları yerden bile görünüyordu. Diğer üçü; Woong, Joshua ve Jaemin de öylece kendi hallerindeydiler. Arada bir rahatsız ettikleri kıza doğru bakıp gülüyorlardı.

Ryeo'nun iç çekişleri ve hıçkırıkları salonda diğerlerinin gülüşlerine karışırken Yoongi yumruklarını sıkmıştı. Jay ve Hanbin, sordukları sorulara cevap alamadıkça kızı itip kakıyor, bazen de kollarını şıkıştırıyorlardı. Aşağılayıcı sözcükleri ve korkutucu dokunuşları ise bulundukları yaşa göre fazlasıyla ağırdı.

Gerçi daha ağırlarını yapmışlardı...

"Neyi bekliyoruz?" diye gördüklerine dayanamadığını her halinden belli eden ses tonuyla konuştu Seokjin. Bir tarafı hüngür hüngür ağlamak isterken diğer yanı oraya gitmek ve onlarla hunharca dövüşmek istiyordu. Düşman sitenin çocukları onun dahi içindeki yumuşak tarafı yok etmişti. Seokjin'i en hassas noktasından vurmuşlardı çünkü genç çocuk, kendisinden küçüklere zarar gelmesine asla dayanamazdı. Çocuk kavramı onun için her şeyden daha anlamlıydı.

"Ahyeon," diye fısıldadı Namjoon kardeşlerinin duyacağı şekilde. "Kento'nun yanından kalktığı anda saldıracağız. Bir kızı kurtarırken diğerine zarar veremeyiz. Unutmayın, biz saldırıya geçtiğimizde Taehyung sen Ahyeon ile ilgileneceksin. Jeongguk sen de Jaemin'i ya da Joshua'yı etkisiz hale getireceksin. Büyükleri bize bırakacaksınız. Eğer zorda kalırsanız arkada bizi bekleyen Jimin'in yanına kaçın. Biz başımızın çaresine bakarız. Zaten Kento itini en baştan saf dışı bırakacağız, Yoongi onunla ilgilenecek," hepsi başını sallamıştı. Tam o sıra Jay, yüksek bir sesle bağırıp spor salonunu inteletecek kadar güçlükte bir kahkaha atmıştı.

"Bu da ne? Kanıyor bu?"

Hepsi sesin çıktığı yöne odaklandı bir anda. Ryeo tir tir titriyordu. Yüzündeki utanç kıpkırmızı kesilmesini sağlamıştı. Ellerini altındaki eteğe sarıp dizlerini sıkıca birbirine bastırsa da iki bacağının arasından süzülen kanın görülmesini engelleyememişti. Hanbin, arkasına doğru yanaşıp gülerken kızın bacaklarına yakından bakmıştı.

"Yoksa adet kanaması mı bu?" Ahyeon da gözlerini şokla açıp seslice gülmüştü. Kento ise dudakları arasındaki sigarayı son bir kez içine çekip ileriye doğru fırlattı. Eğlencesi artmış olsa gerek onun da yüzüne dalga geçtiğini bellirten küçümseyici bir gülüş yerleşmişti.

Laboratory Rat Where stories live. Discover now