9☼(+18)

1.7K 32 7
                                    

Gölgesiz- Bir Yeraltı Kralı; Bölüm: 9

Küçük bir Bedel,

Hayal meyal hatırladığım bir nini var;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hayal meyal hatırladığım bir nini var;

Uyan,uyan güzel kız, gökyüzüne bak;
Sabah olduğunda, unutulacak her şey,
Aynı rüyalar olduğu gibi..

Annem o zamanlar bunu fısıldardı kulağıma. Gökyüzüne baktığımda küçük bir yıldız kayardı gözümde. Belki mutluluktan belkide değil, gözyaşlarımdan saniyelerce damla akardı.

Uyan uyan Lina, gökyüzüne bak! Gözlerimden akmaya başlayan bir kaç yaş. Aynı eskisi gibi. Bulutlar yok, ne de kayan bir yıldız. Sadece boş bir duvar, duvarın arkasında ise yaşayacaklarım.

Kapıya yöneldim, aldığım soluk yarıda kesildi. Güçlü olmak zorunda olduğumu biliyordum. İnce bir kumaş verilmişti, siyah bralet tarzında. Aslında onun içindi. Ayaklarım buz keserken hızlıca girmek istedim. Soğuk koridor, içimi titreti adeta.

Kapıyı açtım ve etrafa bakındım. Orada duruyordu, arkası dönük bir şekilde karanlık bir kızın çıplak halini izliyordu. Korkunç muydu? Kessinlikle. Ama bir yanım bunu çekici buldu. Hemde istemeden...

Başını hafifçe yana çevirdi, odaya girdiğimi anladığında tekrardan düzeldi. Kapının kulpunu kapattığımda kilitlenme sesini duydum. Göğüs kafesim saniyelerce hızlıca yükseldi. Ama buna aldırış etmedim, çünkü onun sesini duydum. Yeraltı Kralının..

"Darkness." Kısa bir tıslama, ama normal bir şekilde değil.. Bir erkeğe göre. Yavaşça ona ilerlediğim de elini bana doğru uzattı. Titrek bedenimin daha da titrememesi için kendimi sıktım ve elini tutum. Buz gibiydi, ama bir o kadar yumuşak.

Yutkunarak resme baktım.. Resim zihnimde canlandıran bedenim dikenlendi. Resmin üstünde duran küçük ışık, alta ulaşmadığı için gölge sunmadı. Al tabanda ne mi vardı? Kan, ve beden..

Gözlerimi hızlıca iki kez kapattığımda korkunun gitmesini bekledim, ardından hafifçe başımı ona doğru çevirdim.

Tam yanındaydım, bana göre fazla uzundu, şehvet veren kendine has kokusu ve yanında duramayışım. Adeta kendimi ona ait etmek istiyordum. Neden bu kadar çok istek olduğunu da şimdi anlamıştım.. Onu istemeyen aptaldı.

"En sevdiğin ressam kim, Darkness?"

Başımı kaldırdığımda karanlık gözleri beni buldu. Bunu soracağını tahmin etmemiştim. "Kont." Dudaklarımdan çıkan o kelime. Belki de beklemediğim bir şekilde net ve keskin çıktı.

"Peki ya kontun en sevdiğin resmi?" Ardı ardına sorulan sorular. "Vahşet," başını salladığında gözlerimi ondan alıp yere çektim. "Vahşet," Kısa bir fısıldama. Çıplak ayaklarımın soğukluğu bütün bedenimi doldurduğun da bana döndü.

Onun yüzünü artık görebiliyordum. "Vahşet, " tekrar ve tekrar dudaklarından çıkan o kelime.. İnandığım o tablo yüzüme geldi, o söyledikçe bedenimde daha da hissetim.

En son beni belimden tutup kaldırdığında ona sarıldım. İstemsizce mi yaptım, bilmiyorum. Fakat bedenim tir tir titrediği bariz bir şekilde belliydi.

Saçlarımı geri ittiğinde karşıda ki aynaya baktım. "Vahşet güzel bir resim. En sevdiklerimden. Anlamını biliyor musun Lina?" Lina, bana ismimle seslendi!

Kafamdaki o sesi kesip başımı salladım, gözlerinin içine bakıyordum. Koyu karanlık gözlerinin içine. "Özgürlük.. " Dudaklarımı yalarken yaklaştı. "Sana özgürlüğünü vereceğim Lina." Bedenimi yatağa fırlattığında kemerini çıkarttı.

"Darknessa değil." O saniyeleri zar zor hatırlıyorum.. Belki zihnim o anı yaratmayı kesti. Açıkçası bunu eğer yapmışsa normal karşılarım. Çünkü yaşadıklarımın hepsi fazlasıyla anormal.

"Darkness," Kısa bir tekrar ediş. Dehşet verici bir söz gibi geldi, zihnime. Aynı anlamı gibi. Üstümde ki ince kumaşa dokundu. İplikten yapılmıştı, varlığı yokluğu resmen bedenimde birdi.

Gözlerini kapatırken, küçük bir gülümseme bıraktı etrafa. Ne hisseti bilmiyorum, ama bedeni diken diken oldu. "Lavanta kokusunu sever misin?"

Nefes alırken göğüsümü sıktı. "Evet, evet." Korku dolu şekilde söyledim. "Severim." Başını salarken aşağıya doğru ilerledi, sakin ve yavaşça.

"Bende severim, hatta favorim. Senin bedenin de istiyorum. Hatta her yerinde.." Her cümlesi şehvet, bir fısıltı sanki.. Kalçalarımı sıktığın da otuz iki diş güldü.

O anı zar zor hatırlıyorum ama her yerine büyük sert ve kalın öpücükler bıraktı. "Küçük Lina." Göğüsümü avuçlamadan önce söylemişti bu cümleyi. Ağzının içindeki inlemeleri duydum. Kocaman elleri diğer göğsümü sıkarken küçük çığlık attım.

Altımda onun bedenini daha da hissetmeye başladım. "Sert olmuş mu?" Karanlık ruh elini geçirmiş gibi soru sordu. Cevap alamayınca daha da bastırdı. Bastırdıkça büyüklüğünü ve sertliğini hissetim.

Bedenimi kaldırdığında bacaklarımı açtı. Başını soktuğunda eliyle çenemi tutu. "Küçük inlemelerin benim melodim olacak, Lina," Azan bedenime girdiğinde ruhum bedenimden çıkıp inledi sanki.

İçime daha da girdikçe büyük ellerini tutum. En dibine kadar sokmaya çalışmıştı. En son duraksadı ve beni izledi. Git geleri içimde harabeler oluşturmuştu, ben bu şekilde ona acıyla bakıyordum.

Sakin ve yavaşça menini bırakırken üst bedenimi dibime getirdi ve oturacak şekilde bastırdı. Acı bir gülüş ile dudaklarımı açtı. İnlemelerim durmazken dilini dudağıma ardından içine soktu.

Bedenim onun bedeniyle alev alırken sırtını acıdan ve zevkten cırmalamıştım. Yavaşça geri çekilirken dudaklarını yaladı. "Artık özgürsün Lina."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
GÖLGESİZ (+18) ❆Where stories live. Discover now