Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kısa bir bakışın verdiği o hissi biliyor musunuz? Damarlarınızda ki akan kan vücudunuzun her köşesini bir ilmik edasıyla dolaşır.
Şu an ki saniyelerde hissettiğim kan bütün bedenimde dolaştı ve istemsizce ona gülümsedim. Bu aslında ona karşı ilk yıkışımdı. Yani kendime.
Kapıyı açtığında beliren nilüfer çiçek kokusuyla ferahladım. Belki saniyelik bir ferahlamaydı, yaşayacaklarımın bir kaç saniyesi güzel olması içindi, açıkçası bilmiyordum. Sadece yüzümde beliren o minik gülümsemeyle etrafta gözlerimi dolaştırıyordum.
"Ah kimler gelmiş Magnus." Sarı saçlı kadın önümde belirirken pahalı kabanıyla kollarını açtı. "Kralımızın böyle güzel bir haber vermesi bizi çok fazlasıyla mesut etti." Nasıl bir haberdi bu? Daha hamileliğim teyit edilmemişken.
Kadın bana hızlıca sarıldığında bende ona karşılık verdim. Çağırdığı adam el hareketiyle dur derken kadın onu gözleriyle adeta takmayıp ikimize doğru gülümsedi.
Buraya geldiğimde beklediğim yakınlık kesinlikle nu değildi.. Belki kısık bir bakış, sert bir ses tonu ve ima barından uzun gülüşler gibi.
"мать оставила дочь," Gözlerim söylediği kelimeyle dolgun pembe dudaklarına kayarken kaşlarımı kaldırdım. Kadın itinayla ortamıza yaklaşıp hafifçe eğildi. Sanki kimsenin duymayacağını ister gibi fısıldadı.
"В твоём чреве находится правитель," Kadın kısa bir gülüş yapıp bizden uzaklaştığında başımı yeraltı kralına çevirdim.
Sanırsam konuştukları dil Rusçaydı. Sert bir tonlamadan anlaşılıyordu nitekim dilin karanlık şivesinden de.
Krala kısa bir bakış atıp yutkundum. Kurduğu cümlenin kötü olmasından korkuyordum. "Ne dediğini anlamadım."
Bana ulaşmak için hafifçe eğildi. "Dedi ki, karnında bir hükümdar yatıyor." Küçük bir gülümsemeyle söylemişti bunu.
Dudaklarının kenarında beliren minik ama belirgin gamzeleriyle gözümde adeta büyülenirken başımı salladım. Ses tonunda ki belirgin o naiflikle elini kaldırdığında, önümüzde beliren bu sefer siyah saçlı bir adam oldu
Sanırsam kırklarına merdiven dayamış, boynunda bir kaç büyük yara izi olan, giydiği siyah kürklü kabanıyla asiliğini belirten, fakat en önemlisi uzun boyuyla dikkat çekmişti. Bu saydıklarıma rağmen; yüzünde masum bir gülüş yoktu.
"Ailemizin toplantısına gelmeni beklemiyordum, küçük kardeşim." Kalbim hızla çarparken dudaklarımı ısırdım. Bunun gerçek bir iş yemeği olduğunu sanıyordum, aile yemeği değil.
