10. Bölüm

12 5 6
                                    


Evet biri tam olarak şu anda kafama silah dayamıştı. Kim olabirdi ki? Kafamı yavaşça yan tarafıma  Atıgay'a doğru çevirdim. O da bana bakıyordu. Tam o sırada arkadan bir ses duyduk "Efendim, türkler bölgedeki üstünlüğü sağlamak üzereler bizimkiler daha daynamazlar gitmeliyiz" dedi bi adam sesi çokta uzaktan gelmiyordu büyük ihtimalle çadırın arka taraftaki yırtığından girmişlerdi. Ben bunlardan kurtulmak için plan yaparken belime eş zamanlı bir darbe aldım ve tok bir erkek sesi işittim "kalkın lan ayağıya. Sakın! , sakın! yanlış birşey yapıyım demeyin!" Dedi gür bir ses ile. Yavaşça ayağıya doğru kalktım göz ucuyla tekrardan Atıgay'a baktım onunda göz ucuyla bana baktığını fark ettim. "Elinizdeki silahları atın hemen!" Yine aynı tok sesi işitim ama elimdeki silahı yere atmadım tam aksine duruşumu dahada dikleştirdim. Şuan atıgayla hemen arkamızı dönüp ateş edebilirdik ama vurulma riskimiz epey yüksekti aynı zamanda kaç kişi vardı bilmiyorduk tok sesli adam cümlesini birdaha gür bir sesle söyledi "Lan. Ben. Size. Elinizdekini. Atın. Demedim mi?" Tek tek konuşuyor  Sinirle soluyordu muhtemelen sinirden tek tek konşuyordu "Çok pişman olucaksınız çook! Özelliklede sen Atıgay sen! Bize katılmalıydın bize. O şerefsizlere değil!"sinirle soluyor cık cıklıyordu. "SENSİN LAN ŞERFSİZ YEMİN EDİYORUM SENİ KENDİ ELLERİMLE ÖLDÜRECEĞİM ACIYLA  ÖLDÜRECEĞİM DUYUYORMUSUN LAN BENİ? SENİ GEBERTECEĞİM" dedi Atıgay. Evet, haklıydı benimde şuan içimde inanılmaz dercede bi öldürme isteği vardı lakin her zaman yaptığım gibi duygularımı arka planda tutmayı yine başarmıştım en son, en son bu adamla özel olarak bizzat kendim ilgileneceğim ama şuan olmaz soğuk kanlı olmam lazım. Sinirle derin bir nefes aldım ve elimdeki silahı  yere fırlattım tam o sırada Atıgay'ın gözleri gözlerimi bulmuştu şaşkın bir şekilde bakıyordu sanırım böyle bir şey yapacağımı tahmin etmiyordu Atıgay kafasını onaylayamazcasına sağa sola doğru iki yana salladı. Ona bana güven dercesine gözlerimi kırptım bunun üzerine atıgay benimde az önce yaptığım gibi derince nefes aldı veridi sakinleşmek istercesine ve elindeki silahı yere attı. Evet bi planım vardı umarım iyi bi şekilde başarılı olurdum nedensizce kendime pek güvenemiyordum tek olsam sonunda ölüm bile olsa umrumda olmazdı bu kurduğum planımı gerçekleştirirdim ama yanımda Atıgay vardı ellbette onun güçlü bir türk askeri olduğunu biliyorum ama dedim ya içimde bi sıkıntı var bi endişe. Kulaklarımı yine o iğrenç tok ses doldurdu "ani bi hareketi yapmayın yürüyün çadırdan çıkın"dedi sesin sahibi. Yavaşça ellerimi teslim olurcasına kaldırdım ve arkamı döndüm arkamda 2 kişi ben ve atıgayın kafasına silah doğrultuğunu gördüm ortalarında ise esmer tenli kısa kilolu 40-45 yaş arası kırışık suratıyla  bi adam duruyordu. Benim gibi atıgay da arkasını yavaş bir şekilde döndü ve ellerini kaldırdı nedenini bilmiyordum ama bana güveniyordu bunu bilyordum zaten TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR BUNUDA ÇOK İYİ BİLİYORDUK İKİMİZDE. Yavaş ve temkinli adımlarla çadırın arkasından dışarı çıktık ve askerlerimizin bizi göremiyeceği bir yöne doğru ilerlemeye başladık önde benle atıgay arkada ise o üç adam vardı silahları sırtımıza dayatmış zorla ilerliyorduk daha doğrusu istemsizce. Belimde silahın ucunu hissedebiliyordum. Sanırım aklımdaki planı uygulamıyacağım bilemiyorum aklımdaki plan ne miydi bizi nereye götüreceklerini öğrenip destek çağırmak evet buydu böylelikle ahmonun yerini öğrenirdik çünkü ahmo en son burada görülmüştü fazla uzağa gidemezdi değil mi? Giriş çıkışlarda adamlarımız vardı ama son dakika planımdan vaz geçtim yaralanmamalıydık çünkü daha iyi bi planım vardı göz ucuyla Atıgay'a baktım tam o sırada onunda bakışları beni buldu gözlerimi yavaşça onaylarcasına kapatıp açtım sağ elimle altan saymaya başladım yumruk yaptığım elimden paş parmağımı yavaşça açtım 1 derin bi nefes aldım işaret parmağımıda açtım 2 tekrardan nefes aldım bu sırada atıgay'ında gözleri elime kaymıştı orta parmağımıda açtım 3 ve hızlıca kafamı yukarı aşağı salladım zaten atıgayda elime bakan gözlerini yüzüme çevirmişti böylelikle işaretimi anlamıştı. Atıgayla eş zamanlı  olarak arkamızı döndük bana silahı doğrultan adamın elinde tabanca vardı tabancanın bulunduğu elinin bileğine sağ elimle hızlıca vurdum bu sırada sol elimlede tabancaya vurdum adamın elinden tabanca tam düşüyordu ki tabancayı tutup adama 2 el ateş ettim tabancada susturucu takılıydı bu yüzden ses çıkmamıştı 2 kurşunda adamın kafa tasına girimiş böylelikle adam yere serilmişti yan tarafıma baktım hızlıca Atıgayın da adamı yere sermiş ortada tok sesli adama silah doğrultuğunu fark ettim adam silahını yere atmıştı ancak ellini beline doğru yavaşça götürdüğünü fark ettim bu sırada Atıgay bana bakıyordu  dolayısıyla  fark etmemişti. Bende hızlıca elimi postallarıma attım saklamış olduğum çakıyı seri bir şekilde çıkarıp adamın eline attım adam ise sadece acı dolu inleme ve ağız içinde gevelediği küfürlerle karşılık verebilmişti Atıgayın gözleri karşısındaki adama kaydı. Soğuk ve sert olan sesiyle konuştu Atıgay "Nereye göyürecektin lan bizi!?"sesi fazlasıyla gür çıkmıştı. Adam elindeki çakıyı çıkardı çıkardığında da acı dolu bi inleme bıraktı geriye. Bense bu olaya seyirci kalmış olanları izliyordum bilmediğim bişiler vardı ama çözemiyordum aklımsa çeşit çeşit farklı farklı sorulara ev sahipliği yapıyordu örneğin: bu adam çadırda iken atıgaya ne demek istemişti? Yada Atıgay neden esir düşmüştü? 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KANLI TOPRAKWhere stories live. Discover now