5.2-Şefkat-

1.1K 101 58
                                    

Ormandaki Avcı'nın elli ikinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

"İlk dersimiz okçuluk. Sonrasında biraz kılıç eğitimi alacaksın." Başımı sallarken merdivenleri indik. Bahçeye çıktığımızda temiz havayı içime çektim. Rüzgar bağladığım saçlarımı savururken gülümsedim. Güneş yeni doğmuştu. Hava biraz serin olsa da katlanabilirdi. Salver binlerce kez beni tembihlemişti. Annesine güvenmiyordu. Haklıydı da. Violet zamanında Salver'a çok çektirmişti ama Violet'te farklı sebeplerin olduğunu düşünüyordum. Ve sırf bunu öğrenmek için onunla daha fazla samimi olacaktım.

Üzerimdeki bol siyah pantolon ve Salver'ın bol tişörtü ile kendimi çok rahat hissediyordum. Tişörtün üzerine attığım pelerinin içindeki hançer ben buradayım dercesine bacağıma değerken bunu Salver'ın koydurduğu aklıma gelince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Bu sırada aklıma gelen soru ile Violet'e döndüm.

"Kraliyet işleri ile, yani savaş mevzuları ile kraliçeler ilgilenir mi?" diye sordum. Violet başını salladı. "Eğer kraliçe kanunları vesaire biliyorsa tabiki ilgilenebilir." Siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Giydiği kırmızı eldivenin üzerindeki küçük taşlar göz kırparken sürekli eldiven giymesinin nedenini merak etmiştim.

"Akademik olarak sadece okuma yazma bilen bir kadın ise savaş mevzularına karışamaz. Ancak bu krallık daima kadınlarda eğitime önem verdiği için kraliçe olan kişi eğitimlidir." Ben sadece annemin sayesinde okuma-yazma öğrenmiştim. Bunun dışındaki şeyleri bilmiyordum ve kraliçe olunca odamda oturmaktan başka bir işe yaramayacaktım.
"Ben sadece odamda oturacağım öyleyse." diye mırıldandım. Başını iki yana salladı.
"Hayır. Seni bizzat ben eğiteceğim." Gülümseyerek ona dönünce gözlerini devirdi. Bu sırada sarayın oldukça tenha yerlerinden birine gelmiştik.

"Hiç heveslenme seni hala sevmiyorum. Salver ülkenin başına geçince çok güçlü bir kral olacak. Ne kadar güçlü olursa o kadar çok düşmanı olur. Kendini koruman gerekiyor. Seni sevdiğimi düşünme. Hala dün saraya baygınca gelen Elfsin." Bu kadının cebinden çıkardığı beyaz hançer şuan tam da göğsüme saplanmış paramparça etmişti. Tam ona karşı kanım ısınmıştı ama yine aramıza soğukluk koymuştu.

"Öyleyse beni neden düşünüyorsunuz? Ölürsem ölürüm." Hafifçe güldüm. "Bu sizin hoşunuza gitmez mi?" Ellerini göğsünde birleştirdi.
"Sana birşey olursa Salver çok kötü olur. Onun üzülmesini istemiyorum."

"Bu yüzden mi oğlunuza yıllarca işkence çektirdiniz?" dedim bir anda. Bunu dediğime ben bile şaşırmıştım. Gözlerim kocaman açılırken bana döndü.
"Sen ne demeye çalışıyorsun?" Salver'ın çocukken yaşadığı şeylerin hesabını sormak benim haddim miydi bilmiyordum ama laf ağızdan bir kere çıkmıştı.

"Küçük bir çocuğu ölü bedenle odaya kapatmak? Bunu hangi anne yapar?" Gözlerini kısıp bana bakıyordu. "O bunları hak etmedi." diye mırıldanınca haddimi fazlasıyla aştığımı farkettim.

Herşey bir anda oldu.

Violet cebindeki beyaz hançeri çıkarıp boğazıma dayadı. Kıpkırmızı olmuş gözleri ateş saçarken duvara yaslanmış sırtımdan terlerin aktığını farkettim.

"Sakın bir daha benim anneliğimi sorgulama!" diye bağırdı. Boğazımda hissettiğim garip acı ve kanın tenimde akması ile hançeri daha çok bastıracaktı ki bir el onun kolunu tutup geri çekti.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin