BÖLÜM 3: AİLEMİZİN YENİ ÜYESİ

36 2 0
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım.
Umarım beğenirsiniz.
Satır aralarına yorum yapmayı unutmayın...
Hadi başlayalım o zaman.
Sizi şöyle aşağıya alalım efendim.
💫💫💫

Çalan kapının sesi ile gözlerimi açmış yataktan kalkmıştım. Komodinin üzerinde olan silahımı almış kapıya doğru ilerlemiştim. Odadan çıktığımda ara salonda ki duvar saatinden saatin 09:30 olduğunu görmüştüm. Üç buçuk saat olmuştu yatalı, en fazla ne olmuş olabilirdi ki. Kapının önüne gelip delikten kim olduğuna bakmış, Mehmet'in olduğunu görünce hemen kapıyı açmıştım.
''Lan oğlum delirdin mi sen? Böyle kapı çalınır mı? Alacaklı gibi.'' Diye azarlamıştım.
''Asrın.''demişti kesik kesik aldığı nefesler arasında ve bu beni tedirgin etmeye yetmişti. Tekrar derin bir nefes alıp devam etmişti cümlesine. ''Eylül, doğum... Doğumu başladı sanırım. Ben, ben ne yapacağımı bilemedim Asrın. Hemen senin yanına geldim. Eylül dedi, senin yanına gelmemi söyledi.'' Art arda sıralamıştı kelimelerini. Ufak çaplı şaşırmamın ardından hemen kendime gelmiştim.
''Tamam ben hemen üzerimi değiştirip geliyorum. Sen de sakin ol. Eylül'ün yanına git, kızı yalnız bırakma. Ben hemen arabayı alıp geliyorum. Ben gelene kadar aşağıya inmeye çalışın.'' Demiş Mehmet'i göndermiş kıyafetimi değiştirmek için hemen odaya geçmiştim. Zaten mesleğimin de alıştırdığı hızlı hareket etmem şuan çok işime yarıyordu. Hemen siyah kot pantolonumu giymiş üstüne de bordo bir kazak giymiş silahımı, çantamı ve arabanın anahtarını alıp çıkmıştım. Garajdan arabayı hemen çıkarmış biraz ileri de olan Mehmet gilin evine sürüyordum. Ben gelene kadar onlar da aşağıya inmişlerdi. Arabadan inip Eylül'ün binmesine yardım etmiş, Mehmet de binince sürücü koltuğuna geçmiş hemen yola koyulmuştuk. Hastanenin oturduğumuz polis evlerine yakın olması çok büyük bir avantajımızdı. 20 dakika içinde hastaneye gelmiştik. Doktorlar Eylül'ü doğuma almışlardı ben Yasin başkomiseri arayıp Mehmet ve kendim için izin almıştım. Yasin başkomiser acil bir operasyon emri gelmediği sürece bugün için aldığımız iznin geçerli olduğunu söyleyip telefonu kapatmıştı. Aslında izni almamın sebebi ben değil Mehmetdi. Sonuçta Mehmet'in Eylül'ün yanında olması gerekiyordu. Ben de zaten doğumdan sonra karakola gidip Ömer hakkında istediğim belgeleri alıp dönerdim. Eylül'de Mehmet gibi yetimhanede büyümüştü. Onun da bir ailesi yoktu ve Eylül her ne kadar alıştığını düşünse de ailesinin yokluğunu bugün çok hissedecekti. Eylül bizim gibi değildi, çok daha hassas biriydi. Doğumhanenin önünde ne kadar bekledik bilmiyorum ama Eylül'ün doktorunun kucağında bebek ile çıkmasıyla onlara doğru gitmiştik. Arkadan da hemşirenin yardımıyla Eylül geliyordu.
''Anne de bebek de oldukça sağlıklı. Anneye bir tane serum takalım, birkaç tane de tahlil yapalım akşam çıkabilirsiniz.'' Demiş bebeği Mehmet'e uzatmıştı. İlk önce alıp almamakta tedirgin olan Mehmet, Eylül'e bakmış Eylül'ün gülümseyerek kafa sallamasından sonra dikkatlice bebeği kucağına almıştı.
''Ama bu çok küçük.'' Demişti Mehmet dolan gözleriyle kızına bakarken. Mehmet'in bu dediği doktor da dahil hepimizi güldürmeye yetmişti.
''Eylül Hanım sizi de odaya çıkaralım dinlenin.'' Demişti doktor.
''Tamamdır Çiğdem hocam.'' Diyerek Eylül'ün yanına geçmiş hemen karşıda olan odaya doğru yürümesine yardımcı olmuştum. Odaya gelip Eylül'ü yatırdıktan sonra hemşire bebek için de bir ayaklı kuvözlerden bir tane getirmiş, dikkatlice içine yatırdıktan sonra odadan çıkmıştı.
''Ee şimdi adını ne koyacağız bu güzel kızın?'' diyerek dönmüştüm kızlarına hayran hayran bakan çifte.
''Aslında ben bir isim düşündüm.'' Demişti Eylül
''Nedir hayatım?'' diye sormuştu Mehmet.
''Mercan.''
''Çok güzel isim... Mercan.'' Diyerek onaylamıştı Mehmet.
''Mercan nereden aklına geldi Eylül?'' diye sormuştum.
''Yetimhanedeyken, bir kız vardı abla. Çok tatlı görsen böyle bembeyaz, pamuk gibiydi. Onun adı Mercandı. O zaman demiştim eğer ilerde kızım olursa adı Mercan olacak ama bu şanslı olacak. Çünkü onu çok seven annesi ve babası olacak.'' Diyerek cevaplamıştı buruk bir sesle beni Eylül.
''Bana hiç bundan bahsetmemiştin.'' Demişti Mehmet. Şaşırmıştı.
''Bilmem. Konusu açılmamıştır.'' Diyerek cevaplamıştı Eylül.
Kapının çalınması odada ki muhabbeti durdurmuştu. Gelen doktor ve hemşireydi. Hemşire hemen serumu takmak için hazırlıklarına başlamış doktor da bir yandan açıklamalarda bulunuyordu.
''Sadece kuvvet kazanman için bir serum takıyoruz. Tahlil sonuçları temiz hiçbir sorun yok. Serum bitince çıkabilirsiniz. Geçmiş olsun.'' Diyerek odadan çıkmışlardı. Doktor ve hemşirenin çıkmasıyla ben de ayaklanmıştım.
''Mehmet sen bugün izinlisin. Yasin başkomiser ile konuştum ben. Benim de karakoldan almam gereken bir dosya var onu alıp geleyim. O zamana kadar Eylül'ün de serumu bitmiş olur. Eve geçeriz.'' Demiş kapıya doğru ilerlemeye başlamıştım.
''Abla, teşekkür ederim.'' Eylül'ün sesi durmama sebep olmuştu
''Teşekkürlük bir şey yok Eylül. Benim sizden başka kimsem yok. Sizin yanınızda olmayacağım da kimin yanında olacağım.'' Demiştim Eylül'e dönüp.
''Olsun abla. Bizim de senden başka kimsemiz yok. Ama sen bunu yapmayabilirdin yani.'' Demişti sesi titremişti Eylül'ün.
''Ben hep sizin yanınızdayım.'' Demiş kolumda ki saate bakmış, bakarken de gece elimin bıçakla çizilen yarasını görmüştüm. Komple unutmuştum ben bu yarayı, zaten önemli bir şey değildi kanaması da durmuştu ama mikrop kapmaması için sarsam iyi olurdu sanırım. ''Şimdi karakola gidiyorum, gecikmeyeyim.'' Diyerek gülümseyip odadan çıkmıştım. Hastaneden çıkmadan önce bir hemşireden pansuman için yardım istesem iyi olurdu. Hemşirelerin olduğu odaya kapıyı çalarak girmiştim.
''Buyrun bir şey mi isteyecektiniz?'' diye sormuştu bir hemşire. Elime bakıp
''Bir pansuman vardı da yapabilir misiniz?''
''Tabii. Sizi karşı odaya alabilirim.'' Diyerek oturduğu sandalyeden kalkmış karşıda olan odanın kilidini açıp içeri geçmemizle kapıyı kapatmıştı. Dolaptan pansuman için malzemeleri çıkarmış.
''Montunuzu çıkarıp sedyeye oturun.'' Demiş malzemelerle beraber yanıma gelmişti. Çok dikkat ederek pansumanı yapıyordu.
''İzin verirseniz bir şey sorabilir miyim?'' diyerek sormuştu çekingen bir sesle
''Tabii ki.'' Diyerek cevaplamıştım.
''Bu yaranız... Bıçak yarası, dikiş atılacak kadar değil ama biraz derin bir kesik. Bu kesiğin kanını pansumansız durdurmak zaman alır. Ve evde yemek yaparken kesildiğini sanmıyorum.'' Demiş susmuş, soracağı soruyu sormaya cesaret edememişti. Gülümseyerek konuşmaya başlamıştım ben de
''Polisim ben. Bu kesik benim için hiçbir şey. Nasıl kanaması durduğu hakkında bir fikrim yok. Üzerinden yaklaşık 9-10 saat geçmiş olmalı yani anlayacağın kendiliğinden kanaması durmuş. Sormak istediğin şey eğer bu yara nasıl olduysa, gece gittiğim bir operasyonda oldu. Mesleğe başladığımdan beri aldığım yaralardan en hafifi bu oldu. Daha ağır yaralar da oldu, hepsi bir şekilde geçiyor işte.'' Demiştim. Hemşire pansumanını bitirip eşyaları toplamıştı.
''Yaralar çok can acıtır. Eğer böyle bir yaraya bu cümleleri söyleyebiliyorsanız sizin canınızı acıtan çok daha büyük bir yara olmalı ama fiziki bir yara değil. İçinizde olan, bir yara.'' Demiş kısa bir süre sustuktan sonra devam etmişti cümlesine ''Geçmiş olsun. Pansumanı değiştirirseniz iyi olur. Yara mikrop kapmaya müsait dikkat etmeniz gerekiyor.'' Yüzümde oluşan acı bir gülümseme ile cevaplamıştım
''İşte ona söz veremem. Ama dikkat etmeye çalışırım. Teşekkür ederim.'' Demiş ayağa kalkıp montumu giymiştim.
''Rica ederim. Tekrardan geçmiş olsun.'' Demişti çıkmadan önce. Başımı sallayıp odadan çıkmıştım. Aşağıya inip arabama binmiş karakolun yolunu tutmuştum. Yol boyunca hemşirenin söyledikleri aklımda dolaşıyordu. Haklıydı, bu yara benim içimde ki yaraya göre hiçbir şeydi. En azından bu yara kapanabilirdi. Peki ya içimde ki yara, işte o asla kapanamayacak bir yaraydı. Annesinin ve babasının sevgisini alamayan birinin yarası kapanamaz bir yaraydı.
Karakola gelmiş arabayı park edip inmiştim. İçeriden sabah Ezgi'den istediğimiz Ömer hakkında ki belgeleri alıp geri hastaneye dönecektim.
''Ezgi. Belgeler hazır mı?''
''Evet komiserim. Ömer hakkında doğumundan itibaren bu yaşına kadar olan her şey.'' Diyerek masanın alt çekmecesinden çıkardığı dosyayı verdi.
''Tamam. Sağ ol Ezgi.'' Diyerek elimdeki dosyayla karakoldan çıkmış arabaya binip tekrardan hastanenin yolunu tutmuştum.
Arabayı park edip dosyayı torpidoya yerleştirmiş, yukarı odaya çıkmıştım.
''Hoş geldin abla.''
''Hoş buldum Eylül. Mehmet nerede?''
''Çıkış işlemlerini yapayım dedi.''
''Tamam. Sen nasıl oldun. Ağrın var mı?''
''Biraz ama genel olarak iyiyim.''
''Anladım. İyi o zaman Mehmet gelsin gidelim.''
''Tamam abla.'' Demiş kısa süre sessiz kaldıktan sonra Mehmet gelmiş, çıkacakken tekrar konuşmuştu Eylül ''Abla.''
''Efendim Eylül.''
''Mercan'ı sen alabilir misin?''
''Tabii alırım.'' Mercan'ı ben almıştım. Mehmet ilk aldığında 'Bu çok küçük' demişti. Gülmüştük ama haklıydı gerçekten de bu çok küçüktü. Yavaş hareket ederek aşağıya inmiştik. Eylül arkaya oturduktan sonra dikkatlice Mercan'ı vermiş, Mehmet'de yanlarına oturduktan sonra ben de yerimi almış arabayı çalıştırmıştım. Gelişimiz gibi dönüşümüz de kısa süreli olmuş siteye gelmiştik. Hava yavaş yavaş kararlamaya başlamıştı, malum kış şartları işte günler kısaydı ve koşuşturma olduğu zamanlar günün nasıl bittiğini anlamıyordun. Arabadan inip binaya girmiş eve çıkmıştık. Eylül'ü koltuğa oturttuktan sonra Mercan'ı da beşiğine yatırmıştık.
''Eylül ben yemek hazırlayayım. Özellikle istediğin bir şey var mı?'' diyerek oturduğum koltuktan ayaklanmıştım.
''Yok abla. Ben hazırlardım sen zahmet etme.''
''Ne zahmeti. Ben şimdi hazırlarım bir şeyler.'' Diyerek mutfağa geçmiştim. Mehmet de benimle beraber mutfağa gelmek için kalksa da oturmasını söyleyip mutfağa gelmiştim. Kısa sürede pişirebileceğim yemekleri düşünüp malzemeleri çıkarmış yapmaya başlamıştım. Bu süre içinde Mercan'ın da ağlayışları evin içini doldurmuştu. Yemekler de piştikten sonra masayı da hazırlamış yemeklerimizi yemiştik. Bulaşıkları da yıkayıp odaya geçmiştim.
''Abla sana da zahmet oldu. Ben yapabilirdim.'' Demişti Eylül mahcup sesiyle.
''Zahmet filan olmadı. Hem sen kızına bak, bu çok mızmız bir şey çıktı.'' Diyerek de güldürmeyi başarmıştım onları.
''Sanırım öyle valla. Bizim bu fındık burunla işimiz var.'' Diyerek de bana katılmıştı Mehmet. 1 saat daha oturduktan sonra gitmek için ayaklanmıştım.
''Ben artık gideyim. Yarın mesai var malum. Size iyi geceler.'' Demiş ''Sana da iyi geceler fındık burun.'' Diyerek Mercan'a da iyi geceler demiştim.
''Ben seni geçireyim Asrın.'' Diyerek benimle beraber ayaklanmıştı Mehmet de. Kapının önüne geldiğimizde
''Asrın ben Eylül'e söyleyemedim.'' Demişti Mehmet, ben ayakkabılarımı giyerken.
''En yakın zamanda söylemelisin Mehmet. Ne zaman emir gelir bilemiyoruz. Bu gece bile çağırabilirler biliyorsun. Çok zor olduğunu da ben biliyorum.'' Demiştim. Biliyordum zordu.
''Biliyorum Asrın biliyorum. Bugün söylemeye çalışacağım. Üstünden ne kadar zaman geçerse o kadar zorlaşıyor söylemek.''
''Tamam. Bir şeye ihtiyacınız olursa ararsınız. Daha incelemem gereken dosya var.'' Diyerek gitmek için hareketlenmiştim.
''Asrın.'' Diyerek durdurmuştu beni Mehmet.
''Efendim.''
''Dinlenmen gerekiyor biliyorsun değil mi? Sen de insansın ve senin de uykuya ihtiyacın var.''
''Ben böyle alıştım Mehmet. Günlük 3 saat yatmak bana yetiyor. Hem şu Ömer'in dosyasında bir şey çıkacak eminim. Bu çocuğun konuşmamasına sebep olan her neyse bulmam gerekiyor.''
''Tamam biliyorum. Söylemedim say. Ama şuan operasyon var. Bu yüzden güçsüz düşmemen gerekiyor.''
''Sen merak etme. Ben ne yapmam gerektiğini biliyorum. Bir şey olmaz bana. Hadi iyi geceler.'' Diyerek çıkmıştım binadan. Arabaya binip eve gelmiş kıyafetimi değiştirip dosyayı incelemeye başlamak için masaya oturmuştum.
Ömer Dilsiz, 3 Mayıs 2002 yılında Bitlis Devlet Hastanesinde doğmuştur. 8 yaşında yaşadığı köye yapılan saldırıda babası Remzi Dilsiz'i kaybetmiştir. 2021 yılında yaşanılan bir trafik kazasında annesi Halime Dilsiz felç kalmış, bakıma muhtaç olmuştur...
Tabii ya annesi. Annesi ile tehdit ediliyor. Halime Dilsiz, bütün bilinmezliği çözecek kişi annesi.
Dosyayı biraz daha okuduktan sonra saat 03:45 olduğunu görmüş, yara kanadığı için pansumanı yenilemiş sabah 08:00'da iş başı yapacağım için yatmıştım.

Bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi şuraya 👉🏻 belirtiniz lütfen 😁
Bölümler hakkında bilgi edinmek için ve editleri izlemek için Instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın
Instagram ~ uyurve_yazar

GÖZYAŞI DUVARLARI Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ