~6~

33 10 17
                                    

Annemi sadece iki dakika görebilmiştim. Bu tabiki yetmemişti. Ama gitmem gerekiyordu. Çünkü baştan beri ödev için herşeyi göze alıp,buzdağı'nı oraya getirmeye zorlamıştım. Şimdi gitmesen kötü olurdu. Ödev hem tarihle ilgili olduğu için daha bir özenle yapmalıydık. Tarih hocası gerçekten de çok ama çok titiz bir insandır. Özellikle sınav ve ödev konusunda. Buna benzer birkaç hocam daha vardı ama bu kadar titizini ilk defa görüyorum cidden.

Bu kadar da olmaz kardeşim!

Kütüphaneye geldiğimde buz dağı şey pardon yani oğuz çoktan gelmişti.
Masada kahve yudumlayarak oturuyordu.

Ben bir daha gelmez diyordum. Bu benden önce geliyor!!!

Neyse...

Bende kütüphaneden içeri girip,oturduğu masanın karşısına oturdum. Benim geldiğimi görünce oturuşunu düzeltti.

Sessizlik beni gerdiği için konuşmak istedim.

"Gelmezsin zannediyordum." Dedim ani bir sesle,sanki bu cümleyi kuracağımı biliyormuşçasına gülümsedi. Açıkçası bu gülüş sinirimi bozmuştu.

Kollarını masaya yasladı ve konuştu,"senin için gelmedim merak etme" kahvesinden bir yudum aldı ve devam etti. "Biliyorsun ki ders notlarım çok düşük eğer bu ödevi yapamazsam benim için kötü şeyler olabilir" evet doğru söylüyordu. Dersleri zaten kötü gidiyordu. Bu ödevden de zayıf not alırsa bu onun için çok kötü olabilirdi. Açıkçası hak vermiştim.

Konuyu değiştirmek adına,"neyse, ödev de nerede kalmıştık." Yanındaki sandalyeye bıraktığı çantasının içinden dizüstü bilgisayarı çıkardı. Biraz araştırmadan sonra devam edecektik.

Hemen ödevi yapıp babam gelmeden eve gitmek istiyordum. Yoksa benim ve annem için iyi şeyler olmazdı. Hadi ben her neyse de anneme bu kötülüğü yapamazdım. Zaten gece gündüz çalıştığı için perişan halde. Bir de babamın onu incitmesini , dövmesini asla ama asla istemezdim.

Kafamdaki kötü düşüncelerden sıyrılıp yapacağımız ödeve döndün. Ben araştırmaya devam ederken buz dağı bize yandaki kafeden iki kahve alıp gelmişti. Açıkçası kahve beni kendime getirmişti. Yorgundum ama eve gidip çalışmam gerekiyordu. Kendime bir söz vermiştim ve bu sözü tutacaktım. Annemi kurtaracaktım. En azından bunu yapabilirdim.

Başım ağrımaya başlamıştı. Neyse ki saat dolmuştu ve gitme vaktim gelmişti. Yavaş yavaş toparlanıp çıkışa doğru ilerledik.

Buz dağı bu sefer beni evime bırakmayı teklif etmemişti.

Kaba ne olucak

Zaten teklif etse de kabul eden yoktu. Yolda oksijeni içime çeke çeke ilerliyordum. Ani bir şekilde telefonuma bildirim geldi. Şu an hiç o bildirimlere bakamazdım. Zaten kader yine saçmalamıştır.

Eve yaklaşmıştım. Bilerek yavaş yavaş yürüyordum çünkü oksijen bana çok iyi gelmişti. Başımın ağrısını dindirmişti.

Telefonuma yine bir kaç bildirim geldi. Bu sefer merak ederek telefonumu çantamdan çıkartıp, açtım. Bildirim şaşırtıcı bir şekilde annemden gelmişti. Diğer bildirimlerde annemden gelmişti. Açıkçası endişelenmiştim. İçimden inşallah benden önce gelmemiştir diye dua etmeye başladım.

Ama malesef geç kalmıştım

*

Tek şansım: kızım baban eve geldi

Tek şansım: çabuk eve gel

Tek şansım: kızım baban seni soruyor

Tek şansım: neredeysen hemen eve gel elini çabuk tut

Tek şansım: kızım cevap versene bana

Tek şansım: seni bekliyorum

Gece: tamam anne geldim sayılır

Gece: bi beş dakika oradayım.

Tek şansım: tamam bebeğim sen yine de acele et

Gece: tamam

*

Adımlarımı hızlandırarak eve doğru adeta koştum. Dedikoducu sinem teyze arkamdan bir şeyler dedi ama ben duymazdan gelerek koşmaya devam ettim. Şu an sinem teyzenin boş dedikodularını dinleyecek durumda değildim. Çünkü başımda daha büyük bir dert vardı.

Binanın içerisindeki merdivenleri ikişer üçer tırmanarak kapının önünde durdum. Duran başım sitresten tekrar ağrımaya başlamıştı. Hafif soluklandıktan sonra zile bastım. Kapıyı açan annemdi. Yüzünde o kadar da büyük bir endişe yoktu. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı.

"Kızım babanın misafiri var" kulağıma fısıldar gibi sessiz söylemişti az daha sessiz söylese duymayacaktım. "Kimmiş" nedenini bilmiyordum ama merak etmiştim. Annem başını olumsuz yönde salladı. Bu merakımı git gide arttırmıştı.

Beraber içeri girdik. Annem elime çay tepsisini tutuşturdu. Ne kadar gitmek istemesem de gitmek zorundaydım. Salona girdiğim de babam yaşında bir adam vardı. Ama daha önce hiç karşılaşmamıştık.

Ben içeri girince konuşmaları kesilmişti. Çayları önce tanımadığım adama daha sonrada babama uzattım. "Teşekkür ederim" "rica ederim" tanımadığım biriyle konuşmak adetim değildir ama bir cevap vermem gerekiyordu. Bende kısa cevap verdim. Salondan çıkacakken,"bu da benim kız"dedi babam.

Adam bana bakıp pis pis sırıttıktan sonra çayından bir yudum aldı. Bu beni çok rahatsız etmişti. Artık salona gitmek istemediğim için tüm her şeyi anneme devredip odama gittim. Sadece bir saat uyusam iyi gelecekti.

Yorgun olduğum için gözlerim hemencecik kapanıverdi.

                                                                                                   

Bölüm sonu❤️

Evet bu bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım.

Daha sık atmaya çalışıyorum ama dersler malum biraz zorluyor. Ama elimden geleni yapacağım.

Seviliyorsunuzzzzzz💖

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 12 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÖDEV ARKADAŞIM | 👉TEXTİNG 👈 Where stories live. Discover now