Bilim ve ruhsallığı nasıl bağdaştırabiliriz?

7 2 0
                                    

Bilim ruhu ve tanrıyı bulabilir mi?

Bilimin amacı tanrıya ulaşmaktır, tanrı olmaktır. Kendimize yetmek ve var olan her şeyi bir üst noktaya çıkarmaktır.

Bilim, insanlığın görebildiği ve yaptıkları ile sınırlıdır. İnsanların gördükleri ve yaptıkları değişir, gelişir, bazen de zayıflar. Sürekli bir değişim içindedir ve böyle olacaktır. İnsanlık, ruhu henüz kanıtlayamamıştır diyebiliriz. Meditasyonların ve ruhsal uygulamaların insan psikolojisindeki yeri kanıtlanmıştır.

Maneviyata, bilimsel yaklaşılmalıdır.
Gözlem, deney, sonuç. Meditasyonlarınızda ve ruhsal gelişiminizde zayıf olan inancı bırakıp gücünüzü hissettiğinizde ve bu enerjiler hayatınızda tezahür ettiğinde bu yoldaki ilerleme isteğiniz artacaktır. Eyleme geçmeden ne maddi dünyadan, ne ruhsal dünyadan bir şey beklememelisiniz.

Dünyanın çoğunluğundan ayrı olarak,  dünyayı ve insanı aydınlatan unsurları göreceksiniz.

Yüksek bilinç, epifiz bezinin, altıncı çakranın ve üçüncü gözün gücünün birleşiminden oluşur.

Epifiz bezi, vril gücünüzü sürekli yaratma kapasitesine sahip bir kaynak gibidir. Saftır, güçlendirilebilir ve bu süreklilik daha güçlü bir hale gelebilir.

Altıncı çakra zihnimizi yönetir. Bilinçaltımızdaki düşüncelerin enerjileri burada depolanır.

Üçüncü gözü anlamak zor değildir. İki gözle görülmeyeni görmek, görülmeyeni yaratmakla ilgilidir. Geleceği görmek, bazı büyü türleri ve varlıklarla olan iletişimler sadece üçüncü gözle alakalı değildir. Başlıca üst çakralar olmak üzere, zamanla ya da anda, bütün çakralarımız yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı etkiler.

Korkunuzu, "paranormal" olayları yönetmek. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin