5.4-Yanan Yıldızlar-

1K 94 29
                                    

Ormandaki Avcı'nın elli dördüncü bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

"Biraz dinlen Veronica." Başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. "Devam etmeliyim." Violet memnun olmuşçasına gülümsedi. Onun gülümsediğini görünce içim ısındığını farkedip yüzümü sıcak bir ifade aldı. Bunu o da farketmiş olacak ki ciddi ifadesine geri döndü.

Fiona ile olan kavgamızın üzerinden günler geçmişti. Salver benim için tehlikeli olur diye Fiona'yı sürgün ettirmişti. Violet başta buna izin vermemişti ama bana dediklerini ve yaptıklarını söyleyince kendisi de bir tane tokat atmıştı. Bana karşı hala aynıydı ancak önceki günlere göre beni koruyordu. Beni seviyor muydu bilmiyordum ama sanırım beni gelini olarak kabul etmişti.

Albert dün gece gelmişti ve biraz hasta olduğu için odasında dinleniyordu. Salver ise kraliyet işleri ile ilgileniyordu. Albert'ın yokluğunda bütün işler ona düşmüştü. Andrew ise önemli bir sefere çıkmıştı ve düğünümüzde olmayacaktı. Günlerdir saray sakindi. Hayatım yavaş yavaş düzene giriyor, bütün sıkıntılar geride kalıyordu. Bu sefer bitmişti sanırım.

Violet ile saatlerdir dövüşüyorduk. Daha doğrusu dövülüyordum. Violet canımı acıtmıyordu ama hamleleri ile saniyeler içinde alt ediyordu. O tanıdığım en güçlü kadındı. Hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak çok güçlüydü.

Ok atma derslerini iyi olduğum için azaltmıştı. Onun yerine daha fazla savunma dersi koymuştu. Elf olduğum için vampirlerden güçsüzdüm. Bu yüzden kendimi korumam daha önemli olduğu için sürekli savunma teknikleri yapıyordum.

Aralıksız çalıştığımız için bu birkaç günde kendimi orta düzeyde koruyabiliyordum. Bu beni yeterince tatmin etmese bile Salver kendimi yormamamı defalarca dile getirmişti ama ben onu dinlemiyordum.

Violet ile iki saat kadar daha çalıştıktan sonra nefes nefese kaldığım için kendimi yere atıp su içmek için matarayı elime aldım ve kapağını açtım.  Alnımden küçük küçük ter damlaları süzülürken gelen adım sesleri ile başımı o yöne çevirdim. Bu sırada Violet lavaboya gideceğini söyleyerek saraya doğru yürüdü.

Salver tüm heybetiyle yanıma geliyordu. Violet onun yanından geçerken yumuşak bakışlarını annesine çevirdi. Aralarında ufak bir bakışma geçerken derin nefes aldım. Violet yanından geçip giderken bana döndü. Bütün hayranlığım ile ona bakarken gülümseyerek yanıma gelip oturdu.
"Dalgın kızım benim." diye fısıldadığında kaşlarımı çattım. Bakışları ile elimi gösterdi. Oraya bakınca yüzümü buruşturdum.
"Ben su içecektim!" diyerek matarayı kafama dikip saatlerdir olan susuzluğumu giderdim.

"Sen su içecektin?" Matarayı dudaklarımdan çekip ona baktım ve tebessüm ettim.
"Ben de susadım." diyerek elimdeki matarayı aldı ve kalan suyun hepsini içti.

Saçlarımdaki tokayı çıkarıp tekrar topladım. Oldukça gevşemişti.

Sırtımda örtü hissedince arkama baktım ve Salver'ın üzerime kendi pelerinini örttüğünü farkettim. Güzel yüzüne bakınca sırtımdaki pelerini düzeltti ve gülümsedi.
"Güzel kızım üşümesin." Kıkırdadım.

"Çalışmaların nasıl gidiyor?" diye sordu kolunu omzuma atarak göğsüne çekerken. Derin nefes alıp temiz havayı ciğerlerime doldurdum. "Güzel."

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin