Geride kalan

261 14 46
                                    

Akşam olmasıyla Gedelli'nin buz gibi soğuğu sarmıştı her yanı, rüzgarın  etkisiyle tozlar uçuşuyordu hava da. Bir adam, üstünde takım elbisesi, tek başına oturuyordu bankta. Mavileri raylarda, acı var o bakışlarda.

Saatlerce soğukta, tren istasyonunda acısıyla baş başa oturdu genç adam.

En sonunda Bekçi gelerek onu burada kalamayacağı konusunda uyarana dek hiç hareket etmeden izledi rayları. Sonra yavaşça kalktı ve nereye gittiğini bile bilmeyerek ilerledi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Evdekilere ise çok daha farklı bir telaş hakimdi. Muammer kasabalının diline düşecekleri hakkında yakınıyordu. Cemile birbirinden farklı felaket senaryosu üreten Döndü'yü sakin tutmaya çalışıyordu. Kapının sesiyle hepsi olduğu yerden kalktı.

Kapı sesinden birkaç dakika sonra merdivenlerin başında Veysel göründü.

"Bakmadığım yer kalmadı, yok hiçbir yerde." Dedi sarışın adam. Sesindeki hissedilebilir endişeyle. "Telefonunu da açmıyor, deliricem ya."

"Jandarmaya haber verelim!"

"Anne bir dur, daha erken onun için."

Veysel ne kadar endişeli olsa da henüz birkaç saattir ortada olmayan koskoca adam için ortalığı ayağa kaldırmaya gerek olmadığını düşünüyordu. Döndü onun kadar sakin olamıyordu.

"Rıfat'ın halini hatırla." Dedi Döndü, o zamanları hatırlamasıyla daha da bir endişeyle dolmuştu yüreği. "Çocuk ne haldeydi, ya onun gibi olursa?"

"Hah işte o zaman iyice milletin diline düşeriz." Kalktığı koltuğa söylenerek oturdu Muammer. Şimdiden çıkacak dedikoduları düşünebiliyordu.

"Ben çıkıp bir daha bakıyım." Dedi Veysel ve geldiği gibi hızlı adımlarla indi merdivenleri. Her ne kadar belli etmese de abisine birşey olacak diye korkuyordu, çok korkuyordu.

Gedelli de ışıklar bir bir sönerken Veysel tekrar tekrar dolaştı kasaba sokaklarını, çaresizce aradı abisini.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yıldızların aydınlattığı gecede bir göl kenarında oturuyordu genç adam. Buraya neden gelmişti? Galiba eve gitmek istemediği için buradaydı.

Kimseyi görmek istemiyordu, kimseyle karşılaşmak, konuşmak, birşeyleri açıklamak istemiyordu. Bunun için gücü de yoktu zaten.

Yere uzandı, yıldızların aydınlattığı gökyüzüne baktı. Kayıp giden bir yıldız gibi kaybolmak istedi, varlığı silinsin istedi dünyadan.

Yaklaşan adım seslerini duydu, birinin yanına uzandığını hissetti, hiçbir tepki göstermedi. Yalnızca gökyüzüne baktı.

Sarışın adam nihayet abisini bulduğu için rahat bir nefes aldı. Onun sessiz hali biraz korkmasına neden olsa da konuşmadı. Abi kardeş geceyi dinledi, rüzgarın uğultusunu, gölün sesini.

"Dağılmışsın." Dedi Veysel, en sonunda mavileri abisi gibi gökyüzüne takılı bir halde. Gülme sesiyle birlikte kolundan destek alarak doğruldu, abisine baktı Veysel. Bir an için ciddi ciddi kafayı yediğini düşünmüştü.

"Elif gitti." Dedi Kenan, sanki hiç canı yanmıyormuş gibi soğuk bir tonda.
Gülüşü yavaş yavaş soldu, ifadesiz bakışlar yeniden yerleşti derin bir okyanusu andıran gözlerine.

"Mahvoldun tabi."

Veysel yeniden uzandı çimenlere, bu defa abisine daha yakındı. Onu nasıl kendine getirecekti bilmiyordu. Zaten Kenan'ın kendine gelmek istediği de yoktu, bu ayrı bir konuydu. Yine de güçlü kalmaya çalışıyordu, Veysel anlamıştı bunu.

"Bağır, çağır, ağla. Böyle sessiz kalma abi, düşmekten korkma bu kadar, ben yanındayım yeniden kalkarız." Dedi Veysel, başını abisinin omzuna yasladı.

Önce sessiz gözyaşları süzüldü Kenan'ın mavilerinden, sonra acı haykırışlara bıraktılar yerlerini. Hıçkırıkları gecenin sesine karıştı. Kalbindeki tüm acıyla ağladı adam.

Veysel sımsıkı sarıldı abisine. Yalnızca yanında olduğunu hissettirmek için.

Kalbinde kocaman bir yara kalacaktı belki ama toparlayacaktı Kenan, her ne kadar inanmasada acıya alışacaktı. Kardeşi yanında olduğu sürece o hep güçlü bir adam olacaktı. Kalbinde bu yarayla yaşamayı bir gün öğrenecekti. Elif'i ise bir ömür boyu unutmayacaktı.

Çünkü insanlar gider ama terk edişleri daima kalır...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

                                Son.

Ufak Bir SeriWhere stories live. Discover now